(Dünden devam)
...Bu söylediklerimden sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter bir devlet olduğunu, bu yüzden de Osmanlı’dakine benzer bir sürecin yaşanmayacağını düşünenlerin tarihten hiç ders almadıkları fikrine kapılmakta haksız mıyım?
Madem Türkiye üniter bir devlet, tek bir millet kavramı altında varlığını sürdürüyor, öyleyse her fırsatta dillendirilen onlarca etnik kimlik, bu kimliklerin dili ve kültürünün tanınması, hatta kendilerinin yoğun yaşadığı bölgelerde kendi etnik dilleriyle eğitim yapabilmeleri düşüncesi neyin ürünü?
Bu etnik kökenlerden özellikle bir tanesinin ön plana çekilip sürekli kamuoyunun da Kürtlerle ilgili haber ve gelişmelerle meşgul edilmesinin amacı nedir?
Bir yandan Kürtlerin haklarını savunduğunu iddia eden bir terör örgütüyle mücadele ederken, diğer yandan da bu örgütün istekleri olan “anadilde eğitim, anadilde televizyon, anadilde maç anlatımı olan canlı yayınlar, bölgenin özerk bir federasyon haline getirilmesi ve adının da Kürdistan olması” şeklindeki isteklerine boyun eğiliyormuş izlenimi verircesine verilen haklar ne anlama geliyor?
Hepsi bir yana, Irak’ta yaşanan trajedi sonrasında, resmen olmasa da bölünmüş bir Irak Devleti’nin özellikle Türkiye sınırı olan kuzey bölgesine konuşlandırılan (sözde) Kürdistan’ı nasıl kabulleniyoruz?
Kabullenmenin de yanında o bölgenin yöneticilerini nasıl muhatap alabiliyoruz?
O bölgedeki bir aşiretin reisi olan Talabani’nin Irak Cumhurbaşkanı yapılması oldukça manidar değil midir?
Zaten bir Amerikan planı olan bölünmüş Irak’ın belli bir bölümünün, özellikle de bize sınır olan bölümünün, terör örgütünü koruyan tavırlarına karşı bizim nasıl bir tavır geliştirmemiz gerekir?
Aynı şekilde Suriye’de de bir bölgenin PKK’nın o ülkedeki uzantısının emrine verilmesi ne anlama geliyor?
Peki, tüm bunlar meydana gelip, terör örgütünün bebek katili liderinin cezaevinden çıkarılma çalışmaları hızla sürerken bir Bakan’ın “Ben Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını tanımıyorum” ifadesi ne anlama gelmektedir?
Ya siz?
Siz hangi anayasayı tanıyor ve takıyorsunuz???