Özellikle kurumsal olmayan, “küçük işletmecilerde” yaşanan “Üç kuruşluk alışverişe de kart mı çekilir kardeşim?” sorunu yüzünden birçoğumuz küçük işletmelerden alışveriş yapmaz olduk.
Şehrimizin “küçük işletme” durumunda olan yerli esnafı bu duruma sitem etse de gerçek ortada! Sabit gelirli insanımız, maaş günü “internet kuryesi” gibi maaşını kartlara, otomatik ödemelere ve banka kredilerine dağıttıktan sonra elde nakit para kalmadığından döngü yine başa sarıyor ve bir aylık alışveriş yine kartla yapılıyor.
Aslında konunun başlangıcı şu: Bazı esnaflarımız (birçok esnafımızı tenzih ederim!) bir yandan vergi kaçırmanın planlarını yapıp tek kuruş vergi ödemezken (Vergi Levhası asmanın zorunlu olduğu dönemlerde üç yıl boyunca MATRAHSIZ ya da ZARAR beyan eden sarraf bile görmüşlüğüm var!) diğer yandan sabit gelirliye ya da asgari ücrete yapılan üç kuruş zammı “kıskanıyor.”
Bu tür esnaflar şunun bilincinde değil: Benim cebimde ne kadar çok param olursa o kadar çok alışveriş yaparım. Hem de sadece kartla değil, nakit parayla da alışverişimi yaparım. Böylece bana ürünü satan esnaf başta olmak üzere tedarikçi, toptancı, imalatçı, hammaddeci, vs. aklınıza gelen ne kadar silsile varsa kazanır.
Ama gel de böyle insanlara bu durumu anlat!
Ayrıca kartlı alışverişin bankalara sağladığı “komisyonlar” yanında devletin de parayı kayıt altına alma şansı artıyor. Yine biraz önce bahsettiğim “bazı esnafları” kastederek, şunun da iyi değerlendirilmesini rica ediyorum: Sabit gelirli, henüz eline maaşını almadan, %60’ın üzerinde bir vergi peşinen brüt maaşından kesiliyorsa bu ülkede para kazanan herkes, payına düşen vergiyi ödemeli!
Bilmem kaç milyonluk otomobil ve gayrimenkule sahip olup devlete vergi ödemeye gelince MATRAHSIZ ya da ZARAR beyan verilmesi ne kadar ahlaki, varın bunun değerlendirilmesini de siz yapın!