SEN TÜRKÜLERİNİ SÖYLE
Yıllardır ülke müziğinde çok da kaile alınmayan,
Müzik kamuoyunun çok da umursamadığı,
Belli “müzik” çevrelerinin neredeyse müzikten saymadığı Orta Anadolu türkülerine, olması gereken değerin verilmesini sağlayan “Sen Türkülerini Söyle” programına tüm Orta Anadolu adına minnetlerimi sunarım.
*
Oysa ne garip, değil mi?
Muharrem Ertaş’ın, Neşet Ertaş’ın, Çekiç Ali’nin, Bahri Altaş’ın ve sayarak bitiremeyeceğimiz nice ustaların yetiştiği, bu yüzden de müziğin başkenti olarak adlandırılan Kırşehir, bu yörede olsun…
Çorum, Orta Anadolu’dan Karadeniz’e uzanan geniş bir müzik ve kültür yelpazesine ve Şekip Şahadoğru gibi bir söz ve saz üstadına sahip olsun…
Yozgat, Nida Tüfekçi gibi, TRT arşivlerine sığmayıp taşan bir derleme üstadını ve Bayram Bilge Tokel gibi bir Neşet Ertaş dostunu yetiştirmiş olsun…
Yaren kültürünü hâlâ canlı bir şekilde yaşatan Çankırı, bu yörede olsun…
Kendine özgü kıpır kıpır oyunlarıyla Niğde ve Aksaray bu yörede olsun…
Her daim karlı başıyla “Erciyes”, “Hunat Mah’lesi”, “Gesi Bağları” Kayseri’de olsun…
Misket’in, Fidayda’nın, Şeker Oğlan’ın, Halkalı Şeker’in; Seymenlerin, Orta Anadolu Efelerinin ve güzel ülkemin başkenti Ankara olsun…
Konya Türküleri bambaşka duygulara götürsün bizleri…
Ve “Türkü Yozgat'ta doğar, Kırşehir'de oyun havası olur, Keskin'de elim elim elenir.” diyen üstatların; Hacı Taşanların, Seyit Çeviklerin yetiştiği ve yetiştirdiği söz ve saz ustaları, Abdal kültürünün genç ihtiyar tüm dostları ve “Başı pare pare karlı Dinek Dağı” Kırıkkale’de olsun…
Ama bu yörenin müziği hiçe sayılsın!
*
Yılların “ihaneti” nihayet bu programla son buldu…
Teşekkürler TRT,
Teşekkürler, “Sen Türkülerini Söyle…”
*
Ancak ne garip ki, programın sosyal medya sayfalarına gelen mesajlar bazen gözüme çarpıyor da ülkemizin kanayan yarası “etnik ırkçılığın” yanı sıra “etnik kültür ırkçılığının” da ülkemizde ne denli had safhada olduğunu üzülerek gözlemliyorum.
“Bozlak” söyleyenlere “torpil yapıldığını” iddia edenlerden tutun da başta İsmail Altunsaray olmak üzere jüri üyelerini “faşist” davranmakla itham edenlere kadar türlü saçmalıklar…
*
Ben de onlar gibi davranmak istemiyorum ama yıllarca bu ülkede, özellikle de TRT’de tek halay türünün “Doğu halayları” olduğunu zannetmedik mi? Çünkü “Türk Halk Müziği” denilince gözümüze hep aynı yöreler sokuluyordu!
Oysa her bir türkü, kendi yöresi içerisinde “evrensel” bir güce sahiptir.
Bozlak neyse Barak da odur…
Neşet Ertaş neyse Kazancı Bedih de odur…
Kırıkkale’nin ağırlama halayı neyse Elazığ’ınki de odur…
Deyişler, semahlar, horonlar, hepsi bizimdir…
Ege Türküleri olmadan yürekler nasıl kabarır…
Rumeli Türkülerindeki hüznü hissetmeyenimiz var mıdır?
Kars’ın âşıklamaları, Diyarbakır’ın yanık havalarına karışmadan bu ülke Türkiye olur mu?
Malatya’nın Arguvan’ı, Silifke’nin yoğurduna karışmazsa gönül lezzet bulur mu?
Türküler, bizi biz yapandır…
Ekmeğimiz, suyumuzdur türküler…
Ekmeği sudan, suyu havadan ayırmaya kalkanları kulak ardı et ve sen türkülerini dinlemeye, türkülerini söylemeye devam et...
12.12.2024