MÜSTAFİ
Bu hafta deplasmanda ligin en pahalı takımı Kahramanmaraş İstiklal’e konuk olduk.
Yazıma öncelikle başlıkta belirttiğim “müstafi” kelimesinin anlamıyla başlayacağım. Bu kelimenin diğer anlamını yazınca pek üstüne alınan olmuyor, bir de farklı anlamını yazayım, belki bir şeyler değişir.
Dilimize Arapça’dan girmiş olan müstafi “Kendi isteğiyle işinden çekilmiş, istifa etmiş” anlamına gelen bir kelimedir. Bir kişinin kovulmasından ziyade istifa etmesi, hem onun için hem de onu göndermeye çalışanlar için daha şık ve güzel bir davranış olacaktır. Toplum karşısındaki değeri de çok düşmeyecektir.
Müstafi kelimesi burada kalsın, birazdan kimlerden bahsettiğime değineceğim.
BU 11’E RAĞMEN İYİ OYUN
Maça çok ofansif bir kadro ile çıktık. Rakip alt sıralarda olsa böyle bir kadroyu anlardım ama üzerimizdeki bir rakibe karşı, hem de deplasmanda böyle kadroyla çıkmak cesurca bir davranıştı. Bu maç özelinde orta sahayı kalabalık tutup oyunu daha çok orta alanda oynamaya, kamptan beri çalıştığımız geçiş oyunlarını uygulayarak gol aramaya çalışırız diye düşünmüştüm. Yani orta sahada Emre Keleşoğlu- Fırat- Sergen üçlüsü olabilirdi. Böylece daha mücadeleci bir yapımız olabilirdi. Haftalardır formsuz olan Osman ve kaçak oynayan Nurettin’i de yedek bırakabilirdik. Defans göbeğinde de geçen hafta sonradan oyuna giren ve fena oynamayan Adem’i bekliyordum.
Hocamız defansta Nuri Melih’e yer verirken orta sahayı da tek Emre Keleşoğlu’na bırakmıştı. Behlül 10 numaraya geçmiş, Osman sağ kanata gelmişti. Bahattin de ilk kez 11’de şans bulmuştu. Maçın hemen başında golü yedik. Kırılgan bir takım olmamıza rağmen ilk yarı çok da kötü oynamadık. Yani beklentimin üstünde bir mücadele vardı. Tabii yine pozisyon anlamında önemli sıkıntılar yaşadık.
DEĞİŞİKLİK GELMEDİ
İkinci devreye aynı kadroyla başlayan takımımız Seyit’in sağ bekten bindirmesi sonucu penaltı kazandı. 56.dakikada Bahattin ile penaltıdan golü bulduk. İstiklal de biz gol atana kadar çok da iyi oynamıyordu. Skoru korumaya çalıştılar. Golden sonra üzerimize gelmeye başladılar ve biraz baskı yemeye başlamıştık. Orta sahamız da yorulmuştu. O dakikalarda orta sahaya Sergen ya da Fırat hamlesini beklerdim ama yapmadık. Sonrasında 66.dakikada golü yiyince oyundan tamamen düştük ve bana göre haksız bir penaltı golüyle sahadan 3-1 mağlup ayrıldık.
HOCA NE YAPABİLİRDİ?
Orta sahası kalabalık ve mücadeleci bir 11’le başlayabilirdi. Aslında takımımız 60 dakika kafa kafaya oynadı. Bu 11 ile başlıyorsak da biz gol attıktan sonra düşen orta sahamızda oyuncu değiştirebilirdi. Bunlara rağmen hocanın takıma bir şeyler kattığını düşünüyorum ama hocayı da aşan bazı konulardan dolayı bir türlü randıman bulamıyoruz.
OYUNCULAR
3.ligin en fazla prim veren 3-4 takımından birinde forma giyiyorsunuz. Tesislerdeki eksikliklerden şikayet edenler olduğunu da duyuyorum. 4-5 milyon para ve maç başı 30-40 bin prim mi yoksa 1 milyon para ve maç başı 7500 primle beraber iyi bir tesiste mi konaklamak isterdiniz? Birincisi cazip geldiği için buradasınız. Ayda 4 maç var. “2 maçı kazanıp primi alayım, diğer 2 maçı almasak da olur” mantığında olan çok oyuncu var. Oynadıkları oyundan, gösterdikleri mücadeleden bu çok açık belli oluyor. Çoğunun da sıralamadaki yeri umursadıklarını sanmıyorum. Sezon bitse de gidelim düşüncesine giren çok oyuncu var.
TRANSFERLER
Yakın zamanda sayfamda bir anket düzenledim ve Youtube yayınımda da bu anketi değerlendirdim. Taraftarın yüzde 92’si transfer yapılması gerektiğini düşünüyordu. Yapılan transferlerden de çoğunluk memnun değildi.
SORULAR
Bu senenin en çok sorulan sorusu “Bu transferleri kim yaptı?” oldu. Her mağlubiyetten sonra da bu soru iyice alevleniyordu. Yine sorulan diğer sorular da şöyleydi:
İkinci devre transfer yapılırken bütçemiz var mıydı?
Neden hazır olmayan oyuncular alındı?
Teknik direktörümüzün istediği oyuncular alındı mı?
Ortada bir transfer başarısızlığı var mı? Varsa kim sorumluluk alacak ve gereği olarak ne yapacak?
CEVAPLAR
Kulüp başkanımız sene başlarken “Alamayacağımız oyuncu yok” dediğine göre bütçemiz vardır diye düşünüyorum. Bahattin, Behlül gibi isimleri alabiliyorsak yine bütçemiz hatırı sayılır derecede vardır.
Bütçemiz varken oynamaya hazır oyuncu alınmama sebebi transfer komitesinin iyi araştırmamasından kaynaklıdır. Bu yüzden de aldığımız 5 oyuncudan yalnızca 2 tanesi oynayabiliyor, onlar da hiç hazır durumda görünmüyorlar.
Hocamız Bülent Akan’ın istediği oyuncular alınmadı. Bu oyunculara hoca tamam demiş olabilir ama kendi istediği oyuncular kadroya katılmadı. İstedikleri katılsa zaten oynatırdı. Kendi istediği oyuncuların alınmadığı bir ortamda hocadan başarı beklemek de güç olacaktır.
Ortada bir transfer başarısızlığı var. Transfer komitesi de bu başarısızlığın sorumluluğunu almalıdır.
NE YAPILMALI?
Başkan canlı yayında 21. hafta lideriz demişti. Sonradan 25 olarak düzeltildiği söylenmişti. Liderle şu an 13 puan, play-off ile de aramızda 5 puan fark var. Lider olmamız artık imkansızlaştığı gibi play-off da elden gitmek üzere. Ortada karanlık bir tablo var.
Bu tabloyu biraz aydınlatmak için başkanın ilk iş olarak transfer komitesini yenilemesi gerekiyor. Başlıkta belirttiğim “müstafi” burada devreye giriyor. Transfer sezonu 11 Şubat’ta bitiyor. Takımlarından ayrılan oyuncular, ayrılmak isteyenler ve boşta olanlar hala mevcut. Bu transfer komitesinin başına da gelecek ve hakkıyla yapacak bir isim var. Geçmişte bu takıma Aykut Çift, Ali Kemal Özkan, Yasin Reis, Mehmet Albayrak, Uğur Ayhan, kaleci İlker Günay ve sayamadığım birçok başarılı ismi düşük bütçelerle kazandıran Tolga Özkan bu komitenin başına getirmelidir. Bu oyuncularla beraber sayamadığım birçok oyuncu şu an iyi takımlarda şampiyonluk mücadelesi vermektedirler.
İkinci iş ise takımdaki çoğu oyuncu ile yollar ayrılabilir. Artık bu ticarette 3’e 5’e bakmamak gerekiyor. Bu oyuncu grubuyla daha önce de yazdığım gibi 2 maç kazanıyorsak bir maç kaybederiz. 1 kazanıyorsak 2 beraberlik alırız, bir istikrar sağlayamayız. Hangi hoca gelirse gelsin bu değişmeyecek. 3.hocayla devam ediyoruz, 5 hoca da olsa çok fazla değişiklik olmayacak gibi görünüyor. Biz yine hocaların hatalarını yazacağız ama genel tablo büyük oranda değişmeyecektir. Bülent Akan da buraları iyi idare edecek bir hocadır ama bu oyuncu grubuyla onun da işi çok zor. Eğer play-off hedefine ciddi şekilde eğilmek istiyorsak kadronun yüzde çoğuyla yollar ayrılmalıdır. Kadromuzda isimli, piyasası olan oyuncular bol miktarda var. Kendilerine takım bulmakta zorlanacaklarını sanmıyorum.
Başkan oyuncularla bir toplantı yapıp “Gitmek isteyen, oynamak istemeyen her oyuncu gidebilir. Gitmenizde kolaylık sağlayacağız, eğer kalacaksanız da primler iç saha 5000 dış saha 7500 olacak. Kabul etmeyen gidebilir” tarzında bir konuşma yapmalıdır. En azından gerçekten oynamak isteyen, kendini verecek oyuncu grubu takımda kalır.
Oyuncular gidince yerine oyuncu alamazsak da önemli değil. Takımın bu noktadan sonra zaten küme düşmez. Çıksın alt yapıdan 4-5 oyuncu oynasın. En azından ruhunu ortaya koyan bir takım izleriz. Başkan da en azından sezon sonunda 2.lige çıkma başarısı gelmezse “Kırıkkale’ye alt yapıdan oyuncular kazandırma başarısı gösterdik” diyebilir. Kendini sahaya veremeyen oyuncu grubunu izlemekten, kadroya iyi takviye yaptıramayan transfer komitesini görmekten yorulduk.
EDİRNE MAÇI
Kağıt üzerinde bakınca kolay görünen ama aslında öyle olmayan bir maça çıkacağız. Edirnespor hafta içi transfer yasağını kaldırarak 10’un üzerinde transfer yaptı. Son 7 maçında yalnızca bir puan alabilen takım, geçen hafta evinde Niğde ile berabere kaldı. Toplanma sürecine girebilirler. Şehirdeki esnaftan da maddi manevi ciddi destek gördüler. Onlardaki birlik ve beraberlik şu an için bizden çok daha iyi durumda. O yüzden kolay bir maça çıkmayacağız. İçeride Edirne’den sonra Zonguldak’ı da ağırlayacağız. Üst üste 2 maç kazanırsak play-off umudumuz devam eder ama yukarıda yapılması gerektiğini yazdığım şeyleri yapmazsak o umut da kısa sürede sona erer.
Yenilik ve ciddi adımlar görebildiğimiz bir hafta olması dileğiyle…
