YUNUS PEHLİVANLI

Tarih: 17.12.2013 02:30

MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜNÜN SABRI

Facebook Twitter Linked-in

Yerel seçim çalışmalarının yoğunlaştığı şu günlerde, sizler için bu konu ne kadar önemlidir bilmiyorum ama bu gün Milli Eğitim Müdüründen bahsetmek istiyorum.
Milli Eğitim Müdürü Hacı Ali Okur’u, bir arkadaşımın işi için ziyarete gittiğimizde tanıdım.O arkadaş bir okuldaki öğretmenin öğrencilere karşı olumsuz bazı olumsuz tavırlarını bildirmek için giderken ( beraber gidelim ) deyince gittik ve Müdür beyle o zaman tanışma ortamımız oluştu.
Ama ne ortam.
Milli Eğitim Müdürünün odasına girdiğimizde başörtülü bir bayan öğretmen ve yanında da sakallı bir vatandaş Müdür beye hararetle bir konuyu anlatıyorlardı. Bizde mecburen oturarak o bayan öğretmenin anlatımının bitmesini bekledik.
Konuşmadan anladığımız kadarıyla bu bayan öğretmenin bir başka bayan öğretmen arkadaşı vardı. O bayan öğretmeninde sanırım okul değiştirme konusunda bir talebi vardı.Arkadaşına vekaleten arkadaşının talebini ve sıkıntısını anlatan öğretmen konuyu belki 5-6 kere anlattı.
Konuyu 5-6 kere anlattı ama her anlatışı herhalde 5-6 dakika sürüyordu.Ve Milli Eğitim Müdürü Hacı Ali Okur bu bayan öğretmene her anlatışının sonunda mevzuatları anlatıyor ve bu işin neye göre olup neye göre olamayacağını tek tek izah ediyordu.
Aradan 5 dakika ,10 dakika ,15 dakika geçiyor ama ne öğretmenin kaseti başa sararak anlattığı konu bitiyor nede Milli Eğitim müdürünün izahatı bitiyordu. Müdür bey bazen telefonu açarak ,bildiği yada bilipte teyit ettirmek istediği bazı konuları yardımcılarına soruyor ve tekrar tekrar o bayan öğretmene izahatta bulunuyordu.
O bayan öğretmen “şöyle olsa şöyle olmaz mı yada böyle bir şey olursa şöyle olur mu ?” diye o öğretmen arkadaşının talebinin illa da olabilmesi için her kapıyı zorluyordu.

Bu ortamda iki garabet vardı aslında.
1- Bu bayan öğretmen kendi talebi için değil bir arkadaşının talebi için orada bulunuyordu.
2- Bu bayan öğretmen söz konusu talebin olabilmesi için, olur-olmaz her kapıyı ısrarla zorluyordu.Ama görüşme süresince çoğu zaman adeta bir ortaokul talebesinin anlayışı ve mantığıyla konuşuyor ve hareket ediyordu
Biz bu konuşmaları belki de 15-20 dakika süren bu görüşmeyi üzüntüyle ,sinirle ve kendimizi frenlemeye çalışarak zoraki dinledik. Üzüldük. Çünkü konuşan bir öğretmendi ve karşısındaki müdür konuyu defalarca anlatmasına rağmen hiç anlamıyor du. Müdür bey bu konuyu resmi prosedüre kavuşturmak için bir dilekçe yazılması gerektiğini belirtiyor ve bu dilekçede nelerden bahsedilmesi gerektiğini anlatıyordu.Ancak o öğretmenin ne sorusu bitiyor nede Müdür beyin sabrı taşıyordu.
Sinirleniyorduk, anlatılanları anlıyorsa şayet, on kere tekrar ettiriyordu.Ve bu bir öğretmendi. İnsanlar çocuklarını bu öğretmene bir şeyler öğretsin diye gönderiyordu.
(Öğretmenlerimizi tenzih ediyorum elbette.Bu ülkede eli öpülesi yüz binlerce öğretmenimiz olduğuna da inanıyorum.)
Evet.
20 dakikalık görüşmenin sonunda ne mi oldu?.Bu kadar izahattan sonra o bayan öğretmen en sonunda Milli Eğitim Müdürüne “ Peki müdürüm biz nasıl bir dilekçe yazacağız” deyince bizim sigortalar attı. Ve arkadaşımla ayağa kalkıp neredeyse odayı terk etmeyi düşündük.
Pekiyi, şimdi bunları niye hatırlattın ve niye hatırladın diyebilirsiniz.Bu görüşmeye şahit olduğumuzda Müdür bey görevi vekaleten yürütüyordu.Şimdi basından Milli Eğitim Müdürlüğüne asaleten atandığını duyunca bunu hatırladım ve sizlerle paylaşmak istedim.
Kırıkkale’de eğitim kalitesinin ve eğitim düzeyinin artması dilek ve temennisiyle , bir vesileyle de sabrına şahit olduğum Milli Eğitim Müdürü Hacı Ali Okur beyi göreve asaleten atanmasından dolayı tebrik ediyorum.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —