HABİLHAN PEHLİVANLI

Tarih: 14.04.2014 10:37

Gül-zâr, Çimen-zâr değil de neden Lale-zâr?

Facebook Twitter Linked-in

Hani dedik ya bu dünya kaktüsle dolsun…

Dikenlerinden değildi kastım…

Zira diken gülde de var!

Dikeni var diye gülden uzak durmak niye?

Ya cümle âlemi kaktüs bahçesine çevirmek de ne ola?

Dikene olan bu merak da ne?

Bu dünyayı gül-zâr eylemek varken

Diken de neyin nesi?

 

Neyin peşindesin ey Âdemoğlu?

Bu hırsın neye?

Bir elma uğruna düştüğün bu zindanda

Bir kuru defne yaprağıyla kaldığını ne çabuk unuttun?

Unuttun da zindanını yaşamak mıdır muradın?

Yoksa zindan etmek mi her bir âdeme?

“Babana” olan hırsın mı?

Yoksa isyan mı tüm olan bitene?

 

Ya bu yalan dünyayı gül-zâr eylesek el birliğiyle?

Ya da çimen-zâr?

Mesela dikenler hiç olmasa…

Kaktüsler

Ve gül dikenleri değil de,

Gül yapraklarıyla donansa dört bir yan?

 

Dikenleri değil de gülleri sulasak hep!

Ne bu diken sevgisi güller dururken!..

Ve neden lale-zâr, gül-zâr dururken,

Ya da çimen-zâr?

 

Öyle ya,

Onca naif çiçek dururken,

Onca çiçek bahçesi dururken,

Ne bu dikene aşk?

Ne bu kaktüse aşk?

Ne bu laleye aşk?

 

Yalaka,

Elitist,

Sosyete

Ve riyakâr

Ve acımasız “lale”*ye aşkın nereden ey Âdemoğlu?

 

Zaten cennetin zindanı bu yalan dünyayı daha da zindan etmek için mi bu “lale-zar” merakın???

 

[* Lâle, bir çiçek adı olmasının yanı sıra, tarihte ağır hapis mahkûmlarının boynuna geçirilen demir halka anlamına da gelmektedir. (TDK Türkçe Sözlük, Ankara, 1988, C. II, S. 957)]


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —