FAUL
Rüya gibi geçirdiğimiz bir sezondan sonra yaz dönemi Kırıkkale’miz için pek olumlu geçmemişti.
Kongre süreçleri, maddi sorunlar ve başkan çıkmazındaki kulübümüz kapanma noktasına kadar gelmişti. Sonrasında başta Kadir Yahşi’nin vermiş olduğu emeklerle takımımız lige katılacak duruma gelmiş ve Ankara’da kampa girerek sezonu açmıştı.
Takımın genel kaptanı, geçen sene de olması gerektiğini savunduğumuz Tolga Özkan, teknik direktörümüz de Kırıkkale’mizin en önemli değerlerinden birisi olan Nihat Baran’dı.
15 gün içinde transferler yapıldı, Ankara ve Bolu’da kamp yaparak olabildiğince hazır duruma gelmeye çalışmıştık. Çok özlediğimiz takımımıza hafta sonu kavuştuk.
Sezonun ilk maçında rakibimiz geçen seneki kadrosundan yalnızca 4 tanesi 11 olan, büyük oranda kadrosunu yenileyen Ağrı 1970 Spor’du.
Bizde geçen seneden sadece Adem ve Berkay 11’deydi. Yani 9 oyuncumuz yeniydi. İlk yarı genelde orta saha mücadelesi şeklinde geçti. İki takım da birbirine bariz üstünlük kuramadı. Buna rağmen golü daha çok arayan, daha üretken olmaya çalışan bizdik. Ağrı ilk devre neredeyse kalemize hiç gelemedi. İkinci yarı oyuna Buğra ve Muhlis girdi. Muhlis’in girmesiyle beraber biraz daha hareketlendik ve gol aramaya devam ettik. 62.dakikada Buğra’nın kaleye şutunda arkada topla buluşan Muhlis takımımızı öne geçirdi.
Golden sonra da 2’ye çıkarabilecek ataklarımız oldu ama bir türlü maçı koparacak golü atamadık. 80’de sahanın en çalışkan oyuncularından Bedirhan çıktı. 80’den sonra takımımız skoru korumaya çalışarak topu rakibe bıraktı ve savunmaya geçti. Uzatmanın son dakikasına kadar da uzaktan bir şutları dışında önemli bir pozisyona giremediler.
Ne olduysa da 90+5’te oldu. Son dakikada yapmış olduğumuz faul sonrasında duran topta tehlike yarattılar ve geçen sezonki kabusu tekrar yaşamış olduk.
Tarih: 26 Ocak 2025
Olay Yeri: Başpınar Stadı
Acı hatıraya geri dönelim.
Yıldıray’ın maçın hemen başında bulduğu golle Ağrı 1970 Spor’a karşı 1-0 öne geçmiştik. Hakem 9 dakika uzatma vermişti. Bu üstünlüğü uzatmanın son dakikasına kadar götürmüştük. 90+8’de frikik kazandık ve topun başına ne hikmetse stoperimiz Emre Tosun geçmişti. Kaleye de çok yakın bir yer olmamasına rağmen kaleye şut çekmiş ve top auta çıkmıştı. Aut sonrası başlayan atakta 90+9’da golü yemiş ve santra bile yapılmadan maçı 1-1 bitirmiştik. O zamanki “FRİKİK” isimli köşe yazımda da kaleye şut çekmek yerine son dakikada pas yaparak maçı bitirebileceğimizi eleştiren bir yazmıştım. O günden bugüne hata yapan isim değişti ama skor maalesef değişmemişti.
Buna benzer durumu da pazar günü yaşadık. Hakem 5 dakika uzatma verdi. Uzatmanın 4.dakikasında arkası dönük, herhangi bir tehlike yaratacak bir pozisyonda olmayan oyuncuya anlamsız bir faul yaptık. Faul sonrasında oluşan karambolde ise bomboş bıraktığımız Tayfun ile golü buldular ve elimizdeki maçı vermiş olduk. Tayfun golü atmasa arkasında 3 Ağrılı oyuncu da boş bekliyordu. Bu dakikada nasıl böyle boş bıraktık, o da teknik olarak ayrı değerlendirilecek bir konu olacaktır.
Gol öncesi faulü yapan 10 yıldır bu kulüpte olan, kulübün paralı parasız hallerini her şekliyle gören, bu kulübü, bu şehri en iyi tanıyan ve artık futbolun en olgun yaşları diyeceğimiz 29 yaşına gelen Buğra idi. Genç bir takımız. Bu faulü 20 yaşında bir oyuncumuz yapsa bu kadar değinmez ve üzülmezdim. Gençtir, hata yapar telafi edilir, kendini geliştirir deriz ama Buğra’nın bu faulü yapmasını bir türlü sindiremiyorum. Artık tecrübe kazandın Buğra. Son dakikada o faulü yapmayacağını, yapsan bile savunmaya gidip yardım edeceğini, hatanı telafi etmen gerektiğini bilmen gerekiyor. Faul dışında da hatalı pasların, gol atabileceğin müsait pozisyonda kaleye çok kötü bir şutun da vardı. Attığımız golde ise evet emeğin var ama orada da aslında asist yapmak istemedin, kaleye şut çekmiştin. Çektiğin şut asist oldu. Arkada Muhlis pozisyonu sezip koşmasa gol de olmayacaktı.
Maç sonrası yorumlara baktığımızda genel anlamda herkes takımı beğenirken en çok eleştiri Buğra ve Adem’e gelmişti. Adem bence özellikle ilk yarı iyi bir oyun sergiledi. Hatta 60’a kadar da fena değildi ama sonrasında yoruldu.
TFF bilindiği üzere bu sene 2000 ve üzeri doğumlu yalnızca 5 oyuncu oynatma kuralı getirdi. Yani Tff diyor ki, 2000 üzeri öyle 5 oyuncu seç ki bunlar senin en iyi, en tecrübeli ve en vazgeçilmez oyuncuların olsun. Bizim bu 5 oyuncumuz Adem, Buğra, kanat Çağlar, stoper Deniz ve forvet Tuğrul oldu. Malum durumlardan dolayı geç kadro kurabildiğimiz için oyuncu seçimlerimizi eleştirecek bir durumda değiliz.
Adem ve Buğra, bu sezon takımımızın lige katılması bile şüpheliyken, ortada hiç para yokken geldiler imza attılar ve bizde devam ettiler. Burada iki taraflı bir vefa söz konusu. Özellikle Buğra sana birkaç şey daha söylemek istiyorum. Yıllardır senin hakkında çok yazı yazmadım, yorum yapmadım. Hep ufak şeyler yazdım, ilk kez bu kadar uzun yazıyorum. Çok önemli bir kontenjan senin için kullanılmış durumda. Sen bu kadroda olduğun için belki de eksik olan çok önemli yerlere transfer yapamayacağız. Lütfen bunun farkına var ve bu yönetimin, bu takımın, cebindeki son parasını kulübe bağışlayan taraftarın emeğini boşa çıkartma. Gerekiyorsa en fazla antrenmanı sen yap ve herkesten daha fazla çalış. Yüzümüzü kara çıkarma. Böyle bir hatayı ve oynamış olduğun kötü futbolu bir kere daha görmek istemiyoruz. Sen yeter ki iyi oyna, seni gerek youtube videolarımda, gerek sosyal medyada gerekse de köşe yazılarımda en çok öven yine ben olacağım, bundan da şüphen olmasın.
Bu beraberliğe geçen sezonki beraberlikten daha çok üzüldüm. Çünkü geçen sezon Ağrı bizden çok daha iyi oynamış ve galibiyeti hak etmişti. Bu sene hem biz çok üstün oynadık, hem de geçen seneki gibi paralı bir takım değildik. Genç oyuncularımızın üstün özverisine çok yazık oldu. Futbolun doğrularını henüz 15 gün çalışan ve birbirini az tanıyan bir oyuncu grubu olmasına rağmen yerine getirdik. Bu maçtaki mücadele geleceğe umutla bakmamızı sağladı. Eksikler elbette var ama bunlar aşılamayacak eksikler değil. Tüm futbolcularımızı değil de özellikle birkaç oyuncumuza değinmek istiyorum. Değinmediklerime ise oynadıkça ve daha iyi tahlil ettikçe yer vereceğim.
Sağ bekte Yiğit, sol bekte ise Şerafettin neredeyse hatasız oynadı. Özellikle ikinci yarı hücuma da destek verdiler. Stoperde Deniz, özellikle defanstan oyunu başlatma adına ve yaptığı hamlelerle güven verdi. Ayağı çok düzgün, nazar değmesin. Bu 3 oyuncu da geçen seneki 150 milyonluk takımda da rahat oynayabilecek izlenimi verdiler. Hücumda da Bedirhan henüz hazır olmamasına rağmen kalitesini hissettirdi. Sadece hücumsal değil yaptığı preslerle orta sahamızı da rahatlattı. Maça sonradan giren Muhlis ise antrenmana bile çıkmadan ayağının tozuyla golünü attı. Form tuttukça ligin en iyi oyuncularından birisi olabileceğini düşünüyorum.
Bu kadar kısa zamanda böyle mücadeleci bir takım kurulmasında emeği olan Kadir Yahşi’ye, Tolga Özkan’a, Nihat Baran’a ve diğer tüm ekibe teşekkür ederim. Transfer sezonunun bitmesine kısa süre kaldı. Eksik yerlere özellikle de forvet bölgesine takviyeler gelirse, heyecanlı ve daha umutlu bir sezon bizi bekleyecektir.
Son olarak taraftarımıza değinmek istiyorum. Bu takım geçen sezon play-off oynadı ve 2.ligin kapısından döndü. Hava güzeldi, biletler de makul fiyattaydı. Neden böyle tribünler boş kaldı anlamak çok zor. Gelip stadı doldurmak için illa takımın zirvede mi olması gerekiyor? İlla biletlerin 1 TL mi olması gerekiyor? Bizlere yakışan böyle mücadeleci genç takımı sonuna kadar desteklemek ve tribünleri doldurmaktır. Gelin sonraki iç saha maçında haftaya skor ne olursa olsun bu takımın mücadelesi ve emeğini taçlandırmak için dolduralım.
Haftaya Malatya Yeşilyurt’a konuk oluyoruz. Kadro olarak bizden daha iyi bir takım değil, umuyorum ki puan ya da puanlarla döneceğiz. Takımımıza sonsuz başarılar dilerim…
