Okullarımız yeni eğitim ve öğretim yılına başlarken müfredattaki karmaşıklık, eğitimin kalitesi, velilerimizi, öğrencilerimizi, toplumumuzun büyük bir kısmını derin endişelere sevk etmektedir. FETÖ denilen hain terör örgütünün haince, sinsice yıllardır neler yaptığı on beş temmuz darbe girişimi ile hainliği göz önüne çıkmışken aynı yolu izleyen diğer cemaat ve tarikatların varlıklarını güçlendirerek devam etmeleri hepimizi derin endişelere sevk etmektedir. Bugün bu yapılanlar birilerine siyasi getirisi olabilir, şirin gözükebilir. Fakat ileride ülkemizin başına neler getireceğini, ne çoraplar öreceklerini kimseler kestiremez.
Elin oğlu küçücük başı ile dünyaya kafa tutup, nükleer denemeler yaparak, dünyanın dikkatini üzerine çekerken, biz hala başörtüsünü siyasetin bir numaralı malzemesi yapıyorsak, bunları herkesin bir daha, bir daha düşünmesi gerekmez mi?
Milli eğitimde otuz yedi yıl çalıştıktan sonra emekli olan bir eğitmci olarak, eğitimimizin çağdaş ve bilimsel olmasıyla ilgili derin kaygılar taşımaktayım. Halkımızın ve velilerimizin büyük bir kısmın da aynı duyguları taşıdıklarını çevremizdeki insanlarla ikili görüşmelerden anlıyorum.
Özellikle Atatürk ilke ve inkılâplarıyla, Atatürkçülük konusunun her sınıf ta seviyelerine göre değil de sekizinci sınıfta müfredata konması çok insanımızı derinden üzmekte ve ileriye dönük derin endişeler taşımaktadırlar.
Eğitimimiz in çeşitli dernek vakıf ve cemaatlerin elinden kurtarıp devletimizin yüzde yüz denetiminde olduğu bir eğitim sisteminin ne kadar önemli olduğu On Beş Temmuzda yapılan darbe girişimi ile acı bir şekilde öğrenmiş olduk. Ogün bu darbeyi yapanlar da Allah adını kullanarak millete darbe yapmaya çalışmışlardır. Bugün hoş gördüğümüz cemaat ve tarikatlarında sinsice büyüyüp aynı yolları izlemeyeceklerini nereden bileceksiniz?
Sayın yetkililer:
Bugün göz yumduğunuz tüm bu tarikat ve cemaatler yakın zamanda sizlere siyasi getirisi olabilir. Ama yârinki ülkemizde sadece bizim çocuklarımız, bizim torunlarımız yaşamayacak. Aynen bugün olduğu gibi yârinde yine çocuklarımız ve torunlarımız ülkemizde bir ve beraber mutlu bir şekilde yaşamalarını istiyorsak yarınki kargaşalara ülkemizi teslim etmemek için eğitimimizi milli, ilim ve fen üzerine kurarken tüm öğrencilerimizi de temel dini bilgilerini en iyi şekilde almalarını sağlamalıyız.
Şunu hiçbir zaman unutmayalım:
Soran, sorgulayan, bilme ve ilme dayalı bir eğitim uygulamadığımız müddetçe, elin yaptığı arabaya binerken caka sattığımızı sanarken, tankımızı topumuzu, uçağımızı dışarıdan alarak ta her zaman? Emperyalizmin? esiri olduğumuzu bile anlamamıza fırsat vermeyeceklerdir.
Özellikle Atatürk ilke ve inkılâplarıyla Atatürkçülük konularının sekizinci sınıfa kadar gösterilmemesi vatandaşlarımızı derin endişelere sevk etmektedir. Bu konuda yetkililerimizin kararlarını tekrar gözden geçirerek öğrencilerimizin yaş ve sınıf seviyelerine göre ilkokulun ilk sınıflarından başlaması vatandaşlarımızın büyük bir kısmının arzu ve isteğidir.
Bugün bizi yönetenler, her meslek grubundan herkes, kadınımız, kızımız, bütün ülkemiz, özgür ve çağdaş ülkeler içinde yerimizi aldıysak veya yönümüz o tarafaysa, bu ülkede hür ve bağımsız yaşıyorsak, bu ülkenin, bu cumhuriyetin kurucusu ve kurtarıcısına büyük sorumluluk ve vefa borcumuzun olduğunu bir daha hatırlatırken, yeni eğitim ve öğretim yılının ülkemize ve tüm insanlığa hayırlı olmasını dilerim.
