Bu şehr-i stanbul ki…
Bu şehr-i stanbul ki bî-misl ü bahâdır
Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedâdır
Bir gevher-i yek-pâre iki bahr arasında
Hurşîd-i cihân-tâb ile tartılsa sezâdır
Altında mı üstünde midir cennet-i a'lâ
El-hak bu ne halet bu ne hoş âb û havâdır
İnsaf değildir ânı dünyaya değişmek
Gülzârların cennete teşbihi hatâdır
İstanbul'un evsâfını mümkün mü beyân hiç
Maksûd heman sadr-ı kerem-kâra senâdır
(Nedim)
*
Dünyada başka bir şehir var mıdır uğruna kasideler yazılsın, uğruna âşıklar aşkını unutsun, Mecnun “mecnunluğundan”, Leyla “leylalığından” utansın?
Ve öyle bir şehir var mıdır ki betonlaşmış ruhları kadifeye, taşlaşmış kalpleri ipeğe çevirsin?
*
Şiir niçin yazılır?
Şiir İstanbul için yazılır…
Ve şiir İstanbul’da yazılır…
Çünkü İstanbul’un…
Bizzat kendisi şiirdir!
*
Yedi tepesinde yedi ayrı âlem…
Salacak’ta aşk bir başkadır…
Boğaz’a nazır…
Sarayburnu’nun arz-ı endamından daha haşmetli Topkapı Sarayı’nın gözyaşlarına yazılır şiir…
Mazinin yâdına…
*
Şiir, İstanbul’a yazılır…
Çünkü İstanbul’un…
Bizzat kendisi şiirdir!
*
Bu şehr-i stanbul ki ona bir tepeden bakıp da şair olmamak var mı kader-i ilahîde?
Her bir lâlesi ayrı bir âlem, her bir lâlesi bir Elif olan İstanbul’u sevmemek var mı?
*
Son aşığı Fatih’e selam olsun…
Atının yeleleri Boğaz’la yoldaş olup
Edirnekapı’dan heybetle giren yirmi birlik yiğide selam olsun…
*
… Ve aşkın
… Ve sevdanın
… Ve kavganın
… Ve Türk’ün İstanbul’una selam olsun
Ezelî 571 sene
Ve ebet boyunca…