Aslında biliyor musun?
Rüzgârlara karşı dik durmaya çalışan,
Narin ve kırılgan,
Hayat bitirmeye çalışsa da,
İnat eden,
Mutlu olabilen,
Bir gelincik gibi olabilmektir tüm mesele!
Önemli olan varlığını göstermektir cümle âleme
Gerekirse önce tek tek
Sonra topluca
Gerekirse…
Yeri göğü ala, kızıla boyayarak…
Çayırlara, sokaklara, caddelere taşarak
Sağanak sonrası aniden bastıran sel misali
Bir gelincik gibi olabilmektir tüm mesele!
Çok mu zor?
Toprak ana besledi hem onu, hem seni,
O, azmiyle toprağın karnını yarıp çıktı haline bakmadan,
Senin çığlıkların aldı yeri göğü bu dünyaya geldin diye,
Bu topraklar senin de anan, gelinciğin de…
Bir ışıksa beklediğin,
Bir güneş ışığıysa,
Doğduğun gün o da doğdu üstüne
Daha ne beklersin ki?
Bir gelincik kadar da mı olamadın?
Oysa
Bir gelincik gibi olabilmektir tüm mesele!
Taşa, toprağa hayat veren,
Allar basınca yanaklarını daha bir güzelleşen,
Siyaha döndüğü günlerde zülüflerin,
Mutluluk naraları atan,
Ve…
Ve bir gün eriyip gitmeden,
Arz-ı endam ile perçemlerini
Nazlı bir gelincik olabilmektir tüm mesele!
Ruhu, “dokunsan eriyip yok olacak”
Yüreğinin güzelliği yüzüne yansıyan…
Bir sevgi çiçeği
Narin
Ama bir o kadar da yürekli
Bir gelincik olabilmektir tüm mesele!
Bir gün…
Boynunu büküp uçuşsa da yaprak yaprak
Bir bir yerine geleceğini tüm kaybettiklerinin,
Aşkı, aşkın doğurdu yeniden…
Yeniden serpildiği bu toprakta
Yeniden filizlenmektir tüm yüreklerde…
Bir gelincik olabilmektir tüm mesele!