CÜNEYT TÜRKOĞLU


AĞA

Bu hikayede anlatılanların gerçek kişiler ya da kurumlarla hiçbir alakası yoktur.


AĞA

 

Bu hikayede anlatılanların gerçek kişiler ya da kurumlarla hiçbir alakası yoktur.

 

 

Zamanında birbirine komşu iki köyde köylerin ağaları birbirleriyle rekabet halindeymiş. Parslı(Anadolu’da bir hayvan) köyün ağası ile Horozlu köyün ağası büyüklüğün ve mutluluğun parayla olup olmayacağı konusunda anlaşamıyorlarmış.

 

Parslı köyün ağası varlık içinde ve çok zengin biriymiş. Halk az çalışıp çok yiyor ve bu kadar fazla parayı ne yapacağını da bilemiyormuş. Köy ağasındaki maddi rahatlık, halka da yansımıştı. Kışın diğer köydekiler yakacak odun, yiyecek ekmek bulamazken bunlar sobayı parayla yakacak kadar refah içerisinde yaşıyorlarmış. 

 

Horozlu köyde ise durum oldukça kötüymüş. Diğer köydekiler hiç çalışmazken bunlar sabahtan akşama kadar tarlada çalışıyor, akşam ise pazarda satacakları ekmekleri sabaha yetiştirmekle uğraşıyorlarmış. Sefalet içinde yaşıyorlar ama hayata dair umutlarını, mutluluklarını da bir an olsun kaybetmiyorlarmış. 

 

Yıllar böyle geçerken Horozlu köy sürekli çalışıp üretim yaptığı için hem vücutları dinç kalıyor, hem de yaşam süreleri uzuyormuş. Artık kendi kendilerine yetecek duruma geliyorlarmış.

Parslı köydekiler ise hep yattıkları ve hazır yediklerinden tarlalarda ekinleri soldurmuş, vücutlarını dirençsiz bırakmışlardı. Köydeki yaşamları da oldukça zorlaşmaya başlamıştı. 

 

Bir gün bu iki köy arasında bir maç düzenlenmiş. Parslı köydekilerin paraları çok olduğu için kibirleri de oldukça yüksekmiş. Horozlu köydekiler ise sürekli tarlada çalışmalarına ve yorulmalarına rağmen inançları oldukça yüksekmiş. 

 

Maça  diğer köylerden çok fazla seyirci gelmişti. Tüm köylerin asıl en büyük ağası da maça gelmişti. Ağa  bu maça kazanana maddi ve manevi değeri çok yüksek olan ONUR madalyası vereceğini söylemişti. 

 

Kibir içindeki, tembelliğin zirve yaptığı Parslılar maçta da vurdumduymaz bir oyun oynuyorlardı. Horozlar ise son derece disiplinli ve mücadeleci oynuyorlardı.  İçinde inancı son derece yüksek olan, sürekli çalışan ve vefa duygusunu en üstte tutan Horozlular beklenenin aksine maçı farklı kazanmıştı.

 

Bu sonuç karşısında turnuvayı düzenleyen asıl büyük ağa kürsüye çıkmış ve şu sözleri tüm köylülere söylemiş:

“Belki burada birçok kişi bu sonuca şaşırmıştır ama ben hiç şaşırmadım. Çünkü Parslılar büyük bir gaflet ve rahat içinde yaşıyordu, her istedikleri oluyordu. İmkanları oldukça fazlaydı, para ve yemek sorunları hiç yoktu. Kibirleri, tembellikleri de oldukça fazlaydı. Yokluk nedir bilmiyorlardı. Bu yüzden bu maçı da umursamayacaklarını biliyordum. Turnuvayı da bu yüzden düzenlemek istedim. Çünkü karşı taraftaki köylülerden alınacak bir ders, bir ibret olacaktı. 

Onların elektriği suyu yoktu,

Onların yakmaya odunları yoktu,

Onların yiyecek yemekleri de yoktu,

Onlar sürekli çalışıyordu,

Onlar inanıyor ve çabalıyordu. Çalışarak ve inanarak nelerin yapılacağını bizlere çok iyi göstermişlerdi. Horoz köylülerine zaten içlerinde bu duyguyu yaşatan, maddi değeri kadar manevi değeri de yüksek olan bu ONUR madalyasına takdim etmek istiyorum. Onurlu yaşayan bu halk bu madalyayı sonuna kadar hak etmiştir. “

Horoz köylüleri gözyaşları içinde bu madalyayı almış ve gurur ve büyük bir ONUR ile Parslıların yüzüne bakarak alandan ayrılmışlardı.

 

****

 

10 YIL SONRA

 

Yıllar sonra artık işler değişmişti. Horozlu köylüler o gün o madalyayı aldıktan sonra daha çok çalışmış ve daha çok üretmişlerdi. Köye fabrikalar kurulmuş, maddi rahatlıkları ise son derece artmıştı. 

 

Parslı köyde ise işler çok kötü gitmişti. Hazıra dağ dayanmamıştı. Ellerindeki para bittiği için ne yapacaklarını da bilemiyorlardı. Köyde de zamanında çalışma yapmadıkları için üretecek bir şey de kalmamıştı. Onlar da artık Horozlu köye gidip onların fabrikalarında işçi olarak çalışmaya ve hayatlarını zar zor devam ettirmeye başlamışlardı. Zamanın sefalet çeken köylüleri artık patron, diğerleri ise işçi olmuştu.

 

Bir tarafta onurlu bir mücadele, diğer tarafta ise kibir bu sonu hazırlamıştı. Başkasına kibir ve yüksekten bakarsanız gün gelir siz o bakılan konumuna düşebilirsiniz. Hayatta hiçbir zaman ne oldum dememek gerektiği bir kez daha görülmüş oldu. Ne olduğunuzdan çok ne olacağınız ve ne ile hatırlanacağınız çok daha önemlidir. 

 

Onurlu yaşayabilmek ve onurla hatırlanabilmek dileğiyle…

  • Çarşamba 19.8 ° / 6.6 ° Güneşli
  • Perşembe 20.2 ° / 7.3 ° false
  • Cuma 21.4 ° / 6 ° Güneşli