Tarih: 21.12.2011 06:58
Türkiye?siz AB, küresel güç olamaz
AB?Yİ KIRIKKALE?YE ANLATMAK
Avrupa Birliği Bakanlığı?nca yürütülen ?İllerimiz AB?ye Hazırlanıyor? programı teklif çağrısı kapsamında desteklenen ?AB Yolunda Kırıkkale? projesinin kapanış töreni ve ?AB?yi Kırıkkale?ye anlatmak? konulu konferans dün gerçekleştirildi. İl Kültür Merkezinde düzenlenen törene Vali Hakan Yusuf Güner, AB Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Mehmet Cangir, İl Emniyet Müdürü Kadri Kartal, İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Peker, ilçe kaymakamları, il yöneticileri, STK yöneticileri ve vatandaşlar katıldı. Tören Kırıkkale Valisi Hakan Yusuf Güner?in değerlendirme konuşması ile başladı. Vali Güner, projenin içeriğini ve proje kapsamında yapılan çalışmaları anlattı.
ENVANTER KİTABI YAYIMLANDI
2005 yılında AB sürecinin daha da hızlandığını hatırlatan Vali Güner, ?AB projeleri ülke geniş kitlelere yayıldı ve yeni bir çağrışım ortaya çıkardı. 2011 yılında İllerimiz AB?ye hazırlanıyor projene katılarak ?Kırıkkale AB?ye hazırlanıyor? projesi hazırladık. Çok sayıda proje başvuru yapmasına rağmen ülke genelinde 25 proje arasına girdik. AB projesi ile Kırıkkale?de hissedilir derece de değişimler oldu. Projeye destek veren AHİ-KA, Kırıkkale Barosu ve Başarı, Hukuk ve Toplum Derneğine teşekkür ediyorum. Proje için envanter kitabı yayımladık. İçinde çalışmalar tek tek anlatılıyor. Kamu kurumları personelleri için birçok eğitim programları düzenlendi? dedi.
AŞAĞILIK KOMPLEKSİ
Leonardo da Vinci, Comenius ve Grundtvig programları ortaklığından bahseden Güner, ?Kamu çalışanları ve özel şirketlere bağlı kişileri proje kapsamında Avrupa?nın çeşitli ülkelerine gönderdik. Orada hem deneyim hem de eğitim aldılar. Ayrıca Kırıkkale?de bulunan stajyer avukat, hakim ve savcılara proje kapsamında gelişim seminerleri verildi? şeklinde konuştu. Vali Güner?in konuşmasının ardından kürsüye Avrupa Birliği (AB) Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mehmet Cangir çıktı. Cangir, Türkiye`nin 21. yüzyıla büyük bir dinamizmle girdiğini söyledi. AB sürecinin Türkiye`nin çok yönlü dış politikanın merkezinde olduğunu belirten Cangir, sürecin büyük bir öz güven içinde, `aşağılık kompleksine` düşmeden sürdürüldüğünü bildirdi.
ULUSLARARASI LİTERATÜRDE İKİ KAVRAM
"AB küresel bir güç olmak istiyorsa Türkiye`yi de içine almak zorunda. Çünkü Türkiye`yi içine almayan bir AB`nin küresel bir güç olma imkanı da yok" diyen Cangir, şöyle devam etti: "İşte bu tarih ve coğrafya Türkiye`ye AB için bu dinamizmi kazandıracak olan yumuşak gücü sağlıyor. Uluslararası literatürde de bildiğiniz gibi, iki kavram sıklıkla kullanılıyor, `hard power` ve `soft power` şeklinde... Yani sert güç, daha çok askeri güç olarak tanımlanabilecek olan güç ama yumuşak güç bu dönemde, demokrasinin, insan haklarının ve sivil toplumun geliştiği bir dünyada çok daha önem kazanmış durumda. İşte tarihin ve coğrafyanın bize bu bölgede kazandırdığı çok önemli bir yumuşak güç var. `Bizim bu gücümüz AB`yi de küresel bir güç yapabilir` diyoruz. AB`nin küresel bir güç olması Türkiye için önemli. Biz bu küresel gücün sıradan bir üyesi olmayacağız. AB`ye üye olduğumuz takdirde biz bu küresel gücün karar vericileri arasında olacağız."
TEPEDEN İNME REFORMLAR
40 yılda gerçekleştirilemeyen reformların AB`nin verdiği ivmeyle 8-10 yıla sığdırıldığını vurgulayan Cangir, "Bu süreç Türk milletine rağmen gelişen bir süreç değil. Aksine milletin önünü açan, milletin önüne suni olarak konulmuş bazı engelleri aşmada yardımcı olan bir süreç, AB süreci. Millete rağmen reform yapılmaz. Yapsanız bile tepeden inme reformların çok da sağlıklı olmadığını hepimiz biliyoruz" diye konuştu. Ekonomik olarak AB`nin ülkeye önemli kazanımları olduğunu belirten Cangir, 2002 yılında doğrudan yabancı sermaye yatırımı 1,1 milyar dolarken, 2008`de 18,2 milyar dolara çıktığını söyledi. Cangir, Türkiye`nin 2005 yılında katılım müzakerelerine başladığını hatırlatarak, yabancı yatırımların artması konusunda AB sürecinin de etkili olduğunu kaydetti. Dış ticaretin yaklaşık yüzde 45-50`sinin AB üyesi ülkelerle yapıldığına dikkati çeken Cangir, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının geçen yıl yüzde 85`inin, bu yılın ilk 6 ayında ise yüzde 92`sinin AB`ye üye ülkelerden gerçekleştiğini bildirdi.
`MEDENİYETLER ÇATIŞMASI`
21. yüzyılda dünyayı en fazla güvensiz yapabilecek hususun `medeniyetler çatışması` olduğunu ifade eden Cangir, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü tüm dünyayı, özellikle bulunduğumuz coğrafyayı çok yakın etkisi altına alabilen, dünya barışını, tüm insanlığı çok yakından, derinden etkileyebilecek bir husus bu. Bu nedenle diyoruz ki, Türkiye`nin AB`ye üyeliği, en kestirme cevabı teşkil edecek. Bu husus önemli. Çünkü bugün AB`de yaşayan Müslüman nüfusa baktığımız zaman, yaklaşık 15-16 milyon Müslüman nüfus var. Bunun 5,5 milyonu Türk. Yani birçok AB`ye üye ülkenin nüfusundan fazla, sadece Türk nüfus var orada. Bunlar zaten Avrupa`da yaşıyorlar. Nüfusunun çok büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin AB`ye üye olması, AB`nin bir Hristiyan birliği olduğu yönündeki yanılgıları sona erdirebilecektir."
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —