Tarih: 12.12.2012 06:02

Türkiye demokratik bir ülkedir

Facebook Twitter Linked-in

AVUKAT, ÖZMEN ATMAN ?ANAYASANIN 2. MADDESİNDE İSE TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN İNSAN HAKLARINA SAYGILI, ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNE BAĞLI, DEMOKRATİK, LAİK VE SOSYAL BİR HUKUK DEVLETİDİR? DEDİ.

Türkiye demokratik bir ülkedir

Kırıkkale?nin Çelebi İlçesi?nde, Kırıkkale Barosu avukatları tarafından İnsan Hakları ve Demokrasi konulu seminer verildi. Seminerde konuşan Avukat Özmen Atman, demokrasinin insanlar için önemli ve vazgeçilmez bir hak olduğunu söyledi.

DEMOKRASİ SEMİNERİ DÜZENLENDİ

Çelebi İlçesi?nde düzenlenen İnsan Hakları ve Demokrasi seminerine katılım yüksek oldu. Seminerde konuşan Avukat Özmen Atman, demokrasinin insanlar için önemli bir hak olduğunu söyledi. Gelişmiş ülkelerde demokrasi sisteminin işlediğini belirten Atman, bu konuda anayasaların önemli olduğunu söyledi. Atman konuşmasının devamında, ? Ben de sizlere 1982 anayasasında insan hakları kavramından, insan haklarının korunması için ulusal bazda kurulmuş olan komisyon ve kurullardan ve 2010 değişikliği ile gündemimize giren anayasa mahkemesine bireysel başvurudan bahsedeceğim. 1982 Anayasasında düzenlenen hükümler ulusal bazda diğer yasal düzenlemeler karşısında hiyerarşik olarak üstün bir konumda bulunurlar.?

ANAYASANIN ÖNEMİ

?Anayasa bu düzenlemeleriyle belli bir anlayış şeklini ifade ederek, insan onuru kavramının çok önemli bir evrensel bir değer olduğunu vurgulamış, bireylerin sırf insan olmaları dolayısıyla doğuştan ya da yaradılıştan itibaren sahip oldukları hak ve özgürlüklerinden faydalanacaklarını belirtmek istemiştir. İnsan hakları kavramının özü olan keyfi ayrımcılık yasağı Anayasanın 10. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre herkes, kendisi dışında ve gayri iradi olarak sahip olduğu ikincil nitelikteki dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.  Zira önemli olan insanın asli kimliği olan insan olma özelliğidir ve sırf bu özelliği dolayısıyla hak sujesi olan insanlar arasında başka özelliklerine dayalı olarak farklı muamele yapılması yasağı vardır.?

ANAYASADAKİ HÜKÜMLER

?Anayasada düzenlenen bu hükümler, gerek İnsan Hakları Bildirisi, gerekse de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi` nin öngörmüş olduğu insan hakları çeşitlerinin birçoğunu somut bir içeriğe kavuşturmuştur. Yine Anayasanın 12. maddeye göre  `herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir` ve devlet  kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmakla, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamakla yükümlü kılınmıştır. Bireyler açısından getirilen anayasal hakların kullanımının gerçek (fiili) anlamda sağlanması 5. madde dolayısıyla bir devlet görevidir. Buna göre; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlamaya çalışmak devletin temel amacı ve görevidir.?

ANAYASA KONULAN MADDELER

?Anayasaya bu maddenin konulması, insan haklarına ilişkin hükümlerin havada kalmamasını, uygulanabilirliğini sağlamak için sosyal devletin bu görevi yerine getirmekle yükümlü olduğunu belirtmiştir. Yine 1982 Anayasası ilk hali ile kalmamış, uyum yasaları çerçevesinde yapılan değişiklerle insan hakları alanında değişiklikler yapılmıştır. İdam cezası kaldırılmış, ifade hürriyetleri biraz genişletilerek, parti kapatmalar biraz zorlaştırılmıştır.  Türk toplumunun temeli olarak nitelenen ailenin bundan böyle eşler arasında eşitlik ilkesine dayalı olacağı kabul edilerek (md. 41/1), "ev kadınlığı" aile modeli yerine partner eşitliğine dayalı çağdaş bir aile yapılanması anayasa koyucu tarafından benimsenmiştir.  Temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına dair 13. maddeye yapılan bir ek ile temel hak ve özgürlükler yasa ile sınırlanırken, özgürlüğü sınırlayan yasanın temel hak ve özgürlüğün özüne dokunamayacağı prensibi kabul edilmiştir.?

KANUN DEĞİŞİKLİKLERİ

?3056 sayılı Başbakanlık Teşkilâtı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanununa dayanılarak çıkarılan yönetmelik ile ; toplumda ve kamu görevlilerinde insan hakları bilincini geliştirmek, insan haklarını korumak, ihlal iddialarını incelemek ve araştırmak, insan hak ve özgürlüklerinin kullanılmasının önündeki engeller ile hak ihlallerine yol açan sosyal, siyasi, hukuki ve idari nedenleri incelemek, araştırmak ve bunların çözümüne ilişkin önerilerde bulunmak üzere, illerde ?İl İnsan Hakları Kurulu? ile ilçelerde ?İlçe İnsan Hakları Kurulu kurulmuştur.  Bu Yönetmelikteki görevleri yerine getirmek üzere İlçe Kurulu, kaymakamın başkanlığında; İlçe belediye başkanı veya başkan yardımcısı ve kanunda yazılı diğer üyelerden oluşur.?

ANAYASA İHLALİ

?Ayrıca ihlal edildiği iddia edilen hakkın hem Anayasa?da, hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi?nde yer alması gereklidir. Anayasa Mahkemesine başvuru hakkı, bireyin hak ve özgürlükleri bakımından ek bir güvence sağlayan ve birçok devlet tarafından kabul edilen bir yoldur. Öte yandan yeni bir iç yargı yolunun kurulmasıyla, amaçlandığı gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuruların sayısında da önemli bir azalma olabilecek midir? Bunu ancak yaşayarak göreceğiz. Bireysel başvuru için ilk koşul başvurucunun, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi çerçevesinde korunan Anayasal hakkının bir kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiası olmalıdır.?

HUKUKİ YARAR OLMALI

?Başvurulan konuda Hukuki yarar olmalıdır. Hukuki yararın varlığı yalnızca başvuru anında değil, AYM tarafından kararın verildiği tarihte de aranır.  Bir kamu işleminde Anayasaya aykırılığın tespitindeki kamusal yarar, bu açıdan yeterli kabul edilemez. Dolayısıyla davacının başvuru konusu ettiği idari işlem sonradan ortadan kaldırılmışsa o zaman yasanın aradığı güncel ve doğrudan bir yarar unsurunun varlığı söz konusu olamaz. Bireysel başvuru yoluna başvurulmadan önce ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için; Kanunda öngörülmüş idarî ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmesi zorunludur.?

BİREYSEL BAŞVURULAR

?Bireysel başvurunun, kanunlarda zorunlu idari ya da yargısal başvuru yolu öngörülen işlem veya kararlar için, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlâlin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.(m. 47)

Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuruda bulunulmamış ise, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve kanunda öngörülmüş mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilir. Bu takdirde Mahkeme, öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek talebi kabul veya reddeder. Bu harcın miktarı 492 sayılı Harçlar Kanununun 5/A maddesi gereğince 150 TL?dir. Bireysel başvuruların harca tabi tutulmasının nedeni, Mahkemenin büyük iş yükü ile karşılaşması neticesinde amacını yitirmesi endişesidir. Ancak, bu harcı karşılamaya gücü olmayanların hukukumuzda tanınmış bulunan adli yardım kurumundan yararlanma imkânları her zaman mevcuttur? dedi.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —