Daha önce bu konuda verdiği kanun teklifleri ve açıklamalarıyla kamuoyunun gündemine gelen Öztürk, geleceğin teminatı olan genç nesillerin korunması için sosyal medya platformlarına yönelik ciddi kısıtlamalar getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Sosyal medya aracılığıyla özellikle genç bireyler arasında özenti ve taklit davranışlarının yaygınlaştığını belirten Öztürk, bu durumun hem bireysel hem toplumsal düzeyde ciddi sonuçlar doğurduğunu ifade etti. Öztürk, “Bu uygulamalar gençlerimizi psikolojik, fizyolojik ve biyolojik olarak olumsuz etkiliyor. Bu da geleceğimiz açısından son derece kaygı verici bir tabloyu ortaya koyuyor,” dedi.
Topluma sosyal medya üzerinden dayatılan “kusursuz yaşam” algısının tehlikelerine değinen Öztürk, her kesimden insanın bilinçaltına mükemmeliyetçilik aşılanmaya çalışıldığını belirtti. “Bu algıya ulaşamayan insanlar ciddi psikolojik sorunlarla yüzleşiyor. Bu sorunların çözülememesi durumunda ne yazık ki intihara kadar giden sonuçlarla karşılaşabiliyoruz,” ifadelerini kullandı.
Bu tehdidin yalnızca kültürel değil, aynı zamanda sosyolojik ve ekonomik boyutları da olduğuna dikkat çeken Öztürk, aile yapısının dahi sosyal medya etkisiyle zedelenmeye başladığını söyledi. “Sosyal medyada gördüğünü ailesinden talep eden, isteği gerçekleşmediğinde hem kendisine hem çevresine zarar veren bir birey tipi oluşmuştur,” diyerek tehlikenin boyutunu özetledi.
Öztürk, geçmişte sundukları kanun tekliflerinde yer alan “sayaç uygulaması” ve “yaş sınırı getirilmesi” gibi somut önerilerin, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışmalarda değerlendirilmesinin önemine dikkat çekerek, bu adımların artık hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.