MÜCADELENİN SİMGESİ
Dünya Öğretmenler Günü’nde öğretmenlerin zor şartlarda çalıştığını ve dünyanın tüm ülkelerinden daha fazla mesai uygulandığını belirten Şahin açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Dünya Öğretmenler Günü`nün önemi, uluslararası öğretmen örgütlerinin katkılarıyla 5 Ekim 1966 tarihinde ILO ve UNESCO tarafından "Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı"nın alınmış olmasıyla başlamıştır. Bu belge Türkiye tarafından kabul edilmesine karşın, Türkiye’de öğretmenlerin hak ettiği ilgi ve değeri gördüğünü, taleplerinin karşılandığını söylemek mümkün değildir. 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü, klasik anlamda sadece öğretmenler için "kutlanan" bir gün olmaktan çok, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin uluslararası alanda birlik, dayanışma ve örgütlü mücadelesinin simgesi olarak kabul edilmektedir”
OKULLARIMIZ FİZİKSEL OLARAK YETERSİZ
“Bizler biliyoruz ki eğitim süreci bir bütündür. Bu bütünün içinde öğretmenlerin sorunu öğrencileri, öğrencilerin sorunları ise biz öğretmenleri yakından ilgilendirmektedir. Bu nedenle, tüm uyarılarımıza rağmen AKP’nin "ben yaptım oldu" diyerek yürüttüğü eğitim politikalarının acı bedellerinin unutulmasını ve yeni ölümleri engellemek istiyoruz. Okulların fiziksel ve altyapı yetersizliklerini gidermeyen, çocukların kullanımına uygun güvenli okul alanları üretmeyen ve okulları ticarethane olarak gören Milli Eğitim Bakanlığı’nın söz konusu politika ve uygulamalarının, bugüne kadar 30’u aşkın çocuğun hayatını kaybetmesine neden olduğu gerçeğinin görülmesini istiyoruz. Dolayısıyla bu yıl 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü, yeni eğitim öğretim yılı içerisinde: Denizli’de anaokulunun içindeki oyun parkında kaydıraktan düşerek hayatını kaybeden 4 yaşındaki Arif’e, Muğla’nın Dalaman ilçesinde okul servisinin altında kalarak hayatını kaybeden 5 yaşındaki Dağlar’a, Mardin’in Kızıltepe ilçesinde üzerine dolap düşmesi sonucunda hayatını kaybeden 2. sınıf öğrencisi Reşat’a”
ÇALIŞMA YÜKÜ AĞIRLAŞTIRILDI
“ İstanbul Küçükçekmece’de kalabalık yüzünden öğrenciler arasında yaşanan arbede sonrasında hayatını kaybeden 13 yaşındaki Ahmet’e, ithaf ediyoruz. Bir taraftan çocuklarımızın, işsizlik kıskacında atama bekleyen öğretmenlerimizin hayatına kast eden politikalar can yakmaya devam ederken, diğer taraftan türlü fedakarlıklarla görevini yerine getirmeye çalışan öğretmenlerimizin içine itildiği sorunlar da giderek artmaktadır. AKP hükümetinin 11 yıldır benimsediği emek düşmanı politikalar sonucunda eğitim emekçilerinin yüzde 80’i borçludur ve üçte ikisi geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda bırakılmıştır. Türkiye’de öğretmenler, diğer ülkelerdeki meslektaşlarına göre daha çok çalışmakta, ancak bu çalışmaları karşılığında daha az ücret almaktadır. Özellikle eğitimde 4+4+4 dayatmasının ardından öğretmenler okullarda çok sayıda angarya iş yapmak zorunda bırakılmış, çalışma yükü daha da ağırlaşmıştır”
TÜRKİYE’DE ÖĞRETMENLER FAZLA ÇALIŞIYOR
“Türkiye’de eğitim sisteminin yıllardır çözülmeyen sorunları, öğretmenleri ve diğer eğitim emekçilerini, diğer ülkelerdeki meslektaşlarına göre çok daha fazla olumsuz etkilemektedir. Eğitimde 4+4+4 dayatmasının üzerinden henüz bir yıl geçmesine rağmen, okul dönüşümleri sonucunda ortaya çıkan norm fazlası sorunu hala çözülememiştir. Öğretmenlerin mağduriyeti sadece bununla sınırlı kalmamış, özür grubu atamalarında, tayinlerde ve eğitim yöneticilerinin sözlü sınavlarla belirlenmeye çalışılması, sorunları daha da derinleştirmiştir. Yıllardır Başbakan ve Milli Eğitim Bakanları aracılığıyla kamuoyunda bilinçli olarak yaratılmaya çalışılan "öğretmenler az çalışıyor, çok maaş alıyor" algısının ne kadar yanlış olduğunu OECD verileri açıkça ortaya koymaktadır. OECD ülkeleri içinde öğretmenleri en çok çalışan ülkelerin başında Türkiye’de çalışan öğretmenler gelmektedir. Öğretmenlerin yıllık çalışma saati ortalaması OECD ülkeleri içinde 1671 saat iken, Türkiye’de öğretmenler yılda 1816 saat çalışmaktadır”