66 yıllık ömrünün büyük bölümünü resim yaparak geçirmiş, Türk ve Dünya Resim Sanatına önemli katkılarda bulunmuş, hiçbir sanat eğitimi olmaksızın Allah vergisi bir yetenekle 1952´den beri ülke ülke seyahat ederek 25 Kral, Kraliçe ve Devlet Adamının Portrelerini çalışmış, Kırıkkale´mizin medar-ı iftiharıdır, ?Kralların Ressamı Rahmi Pehlivanlı.?
Dünyanın dört bir yanından sanatseverler, müzeler ve koleksiyonerler Pehlivanlı´nın 4 binin üzerindeki eserini saklamakta ve tüm insanlığa tanıtmaktadır. Kralların Ressamı hayatı boyunca çalışkanlığı ve idealistliği kendisine düstur edinmiş, devletini seven benzersiz bir sanatçıdır. Eserleri hâlâ İtalya Floransa Müzesi, İstanbul Harbiye Askeri Müzesi, İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi, Hollanda Boog Wilhestadt Ulusal Müzesi, Zambiya Ulusal Müzesi, ABD Texas, Houston Galeri ve Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesinde sergilenmektedir.
Zengin ve köklü bir tarihi geçmişe sahip olan Keskin´in kültürel ve tarihi yapılarını, sanatsal değerlerini, folklorik özelliklerini ve derin tarihi birikimini hesaba katarsak Hacı Taşan ve Rahmi Pehlivanlı gibi sanatın çeşitli alanlarında üstün şahsiyetleri bağrından çıkarmış olması da şaşılacak bir durum değildir.
***
EŞİNİN KALEMİNDEN RAHMİ PEHLİVANLI
?Yaklaşık 20 yıl kadar önce Rahmi Pehlivanlı´nın sanatının bir hayranı olarak başladığımız bağ ve beraber çalışma evliliğimiz süresince ve ölümünden sonra da anılarına ve eserlerine haslettiğim yıllara geri dönüp baktığımda bana kısa bir süreç gibi geliyor.
Gerçek olan şu ki, bu yirmi yılın içine sayısız yerler, insanlar, olaylar ve eserlerin, projelerin sığdığını anımsadığımda Rahmi Pehlivanlı ile birkaç ömür yasadığımı düşünüyorum. Rahmi Pehlivanlı´yı anlatmak bugün bile benim için çok zor.
Yıllardır Rahmi Pehlivanlı doğru veya yanlış anlatılmaktadır. Ciltler dolusu yazılar, eleştiriler, hayatını anlatan dizi yazılar, yaptıklarını anlatan övgüler; bazen kıskançlıktan, bazen de benzersizliği ve erişilmezliğinden kaynaklanan yergiler de okudum.
Ben Rahmi´den sanatı, resmi, hayatı, insanlığı, doğayı, sevgiyi, dünyayı öğrendim.
İşte bu nedenle benim bildiğim Rahmi´yi anlatmak çok zor. ?Kralların Ressamı?, ?Ünlülerin Ressamı?, portre sanatçısı Rahmi Pehlivanlı, dünyaca tanınan unvanlarıyla resim sanatına boyutlarını aşmış, popüler olmuş bir insan. Sık sık ?Bir yere gelebilmek değil orada kalabilmek zordur? derdi. İşte bana göre, çok çalışarak elde ettiği bu başarısı ile sonradan olma değil, gerçekten doğuştan büyük bir sanatçıydı o.
Rahmi ile davetli olarak gittiğimiz Sovyetler Birliği´nde Leningrad (St. Petersburg ) Güzel Sanatlar Akademisi Başkanı ve müze yöneticileriyle görüşmüştük. Rahmi´nin bütün dünyada derlenmiş albümünü hayranlıkla izlemişlerdi. Orada Rahmi´nin sergisini açmak istiyorlardı. Müze yöneticisi sempatik yaşlı hanım EkatherinaGrishina, benim de resim sanatıyla ilgili bir okuldan mezun olduğumu öğrenince, beni ?Her hanım diploma alabiliyor ama her hanım böyle büyük bir sanatçının eşi olamıyor; gurur duymalısın? diyerek kutlamıştı.
Rahmi Orta Anadolu´nun küçük bir kasabasında, Keskin´de doğmuş. Herhangi bir klasik eğitim görmemiş. Akademik çatılar altında yetişmemiş. Resim yapmak duygusu onda içgüdüsel olarak ortaya çıkmış. Bana hep anlattığı çocukluk döneminden, katı geleneklere bağlı ailenin baskısını, buna karşı Rahmi´nin de kendini bulma çabalarını, yoğun bir enerji birikiminin çevreden yaramaz haşarı çocuk olarak algılanmasına yol açtığını anlıyordum.
Çocukluğunda, yanlı kitaplardan resmini görerek dut ağacından çakıyla oyarak yaptığı kaba saba bir paletle, çiçeklerden elde ettiği doğal boyalarla gizlice resim yaparmış, Çünkü aile ?günah? diye yasaklamış. Ortaokuldan sonra yine ailesinin zoruyla tüccarlık yaptığı yıllarda da sürdürmüş resim tutkusunu. Ve Keskin´ de her şeyi terk edip elinde çantası Ankara´ya gelmiş.
Portre ressamlığına, 1952 yılında Erzurum´da Aziziye Kahramanı Nene Hatun´un resmini yaparak başlamış. Daha sonra Cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından Selanik´te, Atatürk´ün doğduğu evin tefrişi çalışmalarında görevlendirilmiş ve evin resmini çalışmış. Cumhurbaşkanlığı koleksiyonunda bulanan bu resim şimdi Atatürk Orman Çiftliğinde benzeri yapılan Selanik evi müzesinde sergilenmektedir. Ayrıca Rahmi Pehlivanlı Topkapı Sarayı Müzesi´nde bulunan IV. Murat tablosuyla bu müzedeki ilk çağdaş Türk sanatçısı olmuştur.
Yaklaşık otuz yıl dolaştığı dünyada, ülkesine hiç dönmeden 17 yıl kalacağı Avrupa´ya ilk çıkışı İngiltere´ye olmuş.Resme başladığı çocukluk yıllarında yaptığı ağır bir paletten dolayı parmağı kist toplamış, ameliyat olmak üzere gitmiş.?Amacım daha sonra yabancı dil öğrenmek, resim yapmak, bu alanda tanınmak ve dünyayı tanımaktı? diyordu.
Ama elbette bu sanıldığı kadar kolay olmamış. Özellikle Avrupa gibi bir yerde bir sanatçı olarak isim yapabilmek ve bir Türk ressamı olarak tanınmak.
Londra Royal Academy´de bir karma sergide ?Cinci Hoca? adlı klasik portresinin sergilenerek satılan ilk tablo olması ona ümit vermiş.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar´ın portresini yaparak başladığı devlet başkanları portreleri ona düşündüğü yolda bir başlangıç olmuş ve uzun yıllar Avrupa´dan Afrika´ya Ortadoğu´dan Amerika´ya uzanan çalışmalarıyla 25´ ten fazla Kral, Kraliçe, Devlet Başkanı tarafından davet edilerek,onların portrelerini çalışmış. Şu anda Türkiye dâhil dünyanın sayılı 17 uluslararası devlet müzesinde tabloları bulunuyor.
Rahmi Pehlivanlı, 1969 yılında CoteD´Azure ´da düzenlenen uluslararası sanat sergisinde portre dalında Dünya Birincilik Ödülünü almış; Kuzey Afrika´da çalıştığı ?Kel Mıstık? adlı bu tablosuyla Avrupa sanat çevrelerinin dikkatlerini üzerinde toplayan bir odak merkezi olmuş. Vatikan tarafından alınan ?Zina? adlı tablosu için Papa IV. Paul tarafından gümüş madalyayla ödüllendirilmiş. Bu tablo halen Floransa Müzesi Koleksiyonundadır. 1981 yılında İtalya´da ?AccodemicoBenemerito? diplomasi ve fahri üyelik unvanı verilmiş, adına bir de kürsü ayrılmış.
Sohbetlerimizde bana, sanat birikiminin, hayat tecrübelerinin, çalışan her sanatçıya ışık tutması, yol göstermesini istediğini söylerdi. Onun başarı kuralında şu vardı:?Yalnız yetenekli olmak yetmez, parayla propagandayı, akılla zekâyı, sanatla zanaatı birleştireceksin ve bütün bunlara ilave çok çalışmak gerekli? diyordu.
Ülkesini çok seven, Atatürk´e hayran, onun devrinde Atatürk fikriyle yetişmekten gurur duyan bir insandı. Ama ?Atatürk´ün kendisinden modellik alarak resmini yapmayı çok isterdim. Anamın kabahati beni geç doğurmuş? derdi. İşte bu dinmeyen vatan sevgisiyle yıllar sonra geldiği memleketinde kafasında üç büyük projesi vardı. Bu amacını gerçekleştirebilmek için yaptığı ilk önemli çalışması 16 tabloluk bir diziyi oluşturan ve 11 Aralık 1978´den beri Anıtkabir´de Atatürk Özel Kitaplığı ve Sanat Galerisi´nde sürekli sergilenmekte olan Atatürk´ü kendi devrinde ziyaret eden yabancı devlet adamlarıyla gösteren ?Atatürk Koleksiyonudur.? Bu tabloları Türkiye Cumhuriyeti´nin kuruluşunun 50. Yıl Dönümü nedeniyle yapmıştı.
İkinci projesini şöyle anlatmıştı: ?Kurtuluş Savaşı´nı çok geniş boyutlu tuvallerle, yapılan savaşları kronolojik sıralama içinde dönem dönem resimleyerek bu resimleri günümüz teknolojisiyle birleştirerek çalışmak. Bir Atatürk maketiyle onun ağzından bir anlatımla tarihi canlandırmak. Ve bu devletin katkılarıyla bir müzede yeni kuşaklara sergilemek istiyorum. Eskileri maketleriyle hazırlanmasına rağmen parasal kaynak yetersizliğinden bunu Türkiye koleksiyonundan sonraya bırakmıştır.
Bütün sanat hayatı boyunca hayali olan projelerinin üçüncüsünü birlikte gerçekleştiriyorduk. Hazırlık çalışmalarına 1982 yılında başlayıp bütün Türkiye´den il ve ilçeleri birlikte adım adım dolaşıp resimler çalıştık. ?Renk RenkTürkiyem? koleksiyonu adıyla 1984 yılında bu çalışmalar için yollara düştük. Şöyle diyordu:?Amacım, Atatürk Türkiye´sini gelecek kuşaklara aktarabilmek; Türkiye kentlerinin, yörelerinin, insanlarının gelenek, görenekve özelliklerini tuvale aktarmak, renklendirmek, yansıtabilmektir. Böylelikle o yörenin insanına yöresini, o yöreyi Türkiye´ye, Türkiye´yi bütün dünyaya tanıtabilmektir.
Bir vakıf kurduk Rahmi´nin sağlında, onunla birlikte. ?Rahmi Pehlivanlı Kültür ve Sanat Vakfı?. ?Renk Renk Türkiyem? Koleksiyonuyla ortaya çıktı bu fikir. Vakfın amacını Türkiye Koleksiyonunu ve Rahmi Pehlivanlı´nın eserlerini korumak, yurtiçi ve yurt dışında sergilemek, tanıtımını sağlamak ve bir müze kurmak, sanat görüşünü, ekolünü yaşatmak, plastik sanatlar alanında olanakları olmayan yetenekli gençlere sanat eğitimi sağlamak; Türk plastik sanatlarının tanınmasını sağlamak için yayınlar yapmak ve eğitim konferansları düzenlemek olarak belirledik.
1992 yılında tamamlayıp sergilemeyi düşündüğümüz bu büyük proje, planladığımız gibi sona ermedi.
Ama çokiyi bir altyapıyla hazırlanıp, çok planlı bir organizasyonla ve aslında büyük bir ekip çalışması gerektiren, yalnız ikimizin emeği ve özverisiyle ortaya çıkan bu çapta böyle bir proje hangi aşamada olsa başarıya ulaşmıştır. Bazı eksik illere rağmen Rahmi´nin bu büyük hayali ve ortaya çıkan eserler, şu anda vakıf merkezinde korunmakta, tanıtım ve müze çalışmaları sürdürülmektedir.
Rahmi´nin portrelerinde işlediği kendine özgü anlatımıyla,?Yalnız benzetmek yetmez, karakterini verebilmelisin kişiye, tablodan çıkıp gelebilmeli sana? hatırlıyorum. Şaşılacak bir dinginlikle durmadan çalışıyordu. Çocuksu bir saflık, içten gelen bir duygusallık, doğal bir yaratıcılığa dönüşüyordu yaptığı resimlerde. ?Ben çalışmazsam ölürüm? diyordu. Hatta şaka yollu, ?Yukarıdakiyle pazarlığım var, ben bu koleksiyonu tamamlamadan canımı almayacak? diye espriler yapıyordu. Yine sık sık tekrarladığı bir Fransız atasözü geçiyor aklımdan:?İnsanlar konuşulduğu müddetçe yaşar?. Onunhareketli yaşamının bir bölümünün paylaştığım uzun sanat yolculuğunun aslında bitmediğini anlıyorum eserlerinde. Rahmi´nin sanatçı kişiliği yanında, tükenmeyen enerjisiyle yaratıcılığının heyecanını, açık yürekliliğini, cesaretini ve inançlarının sağlamlığını; Atatürk´e olan hayranlığını, ülkesine olan sevgisini, insanlara ve doğaya olan aşkını da tanımak gerekli. Rahmi bulunduğu her yerde dostluklar yarattı. Onu tanıyan her insanda izler bıraktı. Gönüllerde yaşadı. Hep böyle yaşayacak. Sanatıyla ölümsüzleşti.
O artık sonsuz.?[1]
***
Aslında hayat hikâyesi, bulunduğu durumu açıkça anlatmaktadır? Kendi halinde bir Orta Anadolu kasabasında varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiği halde, ortaokul ikinci sınıftan sonra okul öğrenimini bırakmış sonra da resim çalışmalarına kendini kaptırmış bir otodidakttır. Bu otodidakt ressam ne eğitimsiz, ne de eğitimli sonradan olma naif ressamlara da benzetilemez. Akademi ve atölye öğrenimi görmeyen Pehlivanlı, kendi yaratıcılığının ortamında kısa sürede olgunlaşmıştır. 1926´da Keskin´de doğduğunu hatırlarsak, Anadolu´nun o günlerini bugün bile hayal etmek güçtür.
O, resimlerinde gerçekçi bir desen anlayışında izlenimcilerin paletiyle soyut atmosfer oluşumlarını harmanlamış, kendine has hiç denenmemiş bir anlatım dili oluşturmuştur.
Bir resim yapıtında neler görmek isteriz? Ya da Rahmi Pehlivanlı´nın resimlerinde neleri göremeyiz ve başka resimlerde göremediğimiz ne türden öğeleri onda bulabiliriz?
Rahmi Pehlivanlı´nın birçok tanınmış batı müzelerinde ödül kazanmış eserleri mevcuttur. Batı dünyası, kolay telaffuz edebildikleri için kısaca Rahmi adını benimsemiş, bu isimle tanımış ve tanıtmıştır. Kendi tarifleri içinde aynı bir Rönesans ressamı gibi kabul etmiş, yaşatmış ve istediği her şeyi yapacak bir refahı da ona vermiştir.
En ünlü tablolarından biri olan Zina, 1967 yılında Vatikan tarafından çok beğenilmiş ve dönemin Papası IV. Paul tarafından madalyayla ödüllendirilmiştir. Bu tablo Vatikan tarafından Roma´daki Dal Vaticano Floransa Müzesi´ne alınmıştır.
İtalya´da 1968 yılında, bütün dünyadan çalıştığı resimlerinden oluşturulan bir albüm yayınlanmıştır. Yapılan reprodüksiyon ve kartpostalların satışı Avrupa´da milyonlara varan sayıları bulmuştur.
1972 yılında, tam 17 yıl aradan sonra, Türkiye´ye dönmüştür. Kurtuluş Savaşı gemilerinden Yavuz Zırhlısı´nın satılıp tıraş bıçağı yapılacağını duyunca vakit kaybetmeden bir resmini yapmıştır.Bu resim halen İstanbul Deniz Müzesi´nde sergilenmektedir. 1978 yılında, uluslararası sanat dünyasındaki başarıları ve kendi ekolünü yaratmış olması nedeniyle Pan Haber Ajansı kendisini yılın adamı seçmiştir.
1981 yılında İtalya´daki Accademia Universale Roma tarafından Academico Benemerito diploması ve fahri hocalık unvanı verilmiş, adına sürekli bir kürsü ayrılmıştır.
1988´de SSCB Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Akademisi Başkanlığı tarafından üniversitelerde konferanslar vermek ve araştırmalar yapmak üzere davet edilmiştir. Aynı yıl Ephesus tablosuyla Papa II. Jean Paul tarafından gümüş madalyayla ödüllendirilmiştir. Gerçek olan şu ki, hiçbir hocası olmayan Rahmi Pehlivanlı en iyi resmi yapabileceğine daha çok genç yaşlarda inanmıştı.
Avrupa´daki ününü bırakarak ülkesine miras bırakmak için oluşturmaya başladığı ve büyük kısmını tamamladığı? Renk Renk Türkiyem? projesi 550 tablodan oluşan dev bir çalışmaydı. Dünyada eşi bulunmayan bu çalışma akademisyenler, sanat eğitimi alanlar, sanat meraklıları ve Türkiye´yi tanımak isteyen herkes tarafından incelenmelidir. Pehlivanlı´nın on yıllık bir süreç içerisinde yer alan ?Renk Renk Türkiyem? çalışması aramızdan ayrılması nedeniyle yarıda kalmıştır...
Kralların Ressamı, Ressamların Kralı[2] 24 Ağustos 1992 tarihinde aramızdan ayrılmıştır.[3]
***
RAHMİ PEHLİVANLI´NIN ANILARINDAN
EDINBURG DÜKÜ PRENS PHILIPH
?...İngiltere Başbakanı´nın portresini çalışmam esnasında, Kennedy cenaze törenine katılan Edinburg Dükü Prens Philiph´in (Kraliçe´nin eşi) portresini de çalışmam için bana Buckingham Sarayından randevu alındı. O sırada İtalyan Portre Sanatçısı Annigoni´de Kraliçe´nin resmini çalışıyordu. Sarayda herkesin ayrı portre yaptırma odaları vardı. İki seans verilen randevularla çalıştık. Portre ortaya çıktı. Üçüncü seansı alacaktım. Daha evvel müsaade alıp getirdiğimiz gazetecilere bu defa bir Türk gazetecisi için izin almadan geldik. Dük ?Olmaz? diyerek gazetecinin çıkmasını istedi. Ortaya bir soğukluk girmişti. Çalıştığım, portrelerini yaptığım devlet başkanlarından imzalı bir fotoğraflarını isterdim. ?Ne yapacaksın? diye sordu. Portresini yaptığım bütün devlet başkanlarından aldığımı, hem koleksiyonumda kullanacağımı, hem de Atatürk ve Cumhuriyetin 50. Yıldönümü için çıkaracağım albüme koyacağımı söyledim. Sert bir dille ?Atatürk için neden vereyim?? dedi. ?O, benim dedemle Çanakkale´de kavga etmişti?. Çok canım sıkılmıştı. ?Özür dilerim Majesteleri, ama Atatürk de dedenizi Çanakkale´ye davet etmemişti ki? dedim. Canı sıkıldı hemen odayı terk etti. Ben de toplanıp tabloyu aldım ve çıktım...?[4]
ÂŞIK VEYSEL
Ölümünden yaklaşık 6 ay evveldi. Âşık Veysel´in kendisinden modellik alarak portresini yapmak üzere, Sivas´ın Şarkışla ilçesine bağlı köyüne gittik. Bizimle birlikte bir gazeteci ve o yılın Türkiye güzeli de geldi.
Arabam Avrupa´dan gelirken getirdiğim spor bir araba, o bozuk köy yollarında altını vura vura vardık. İçeri girer girmez, Âşık ?Hoş geldin yiğenim? dedi. Ben de ?Veysel Ağa, ?gâvur aklını köy yollarında perişan ettin? dedim. Hiç sesini çıkarmadı. Evlerinde bir süre misafir kaldık. Benim çalıştığım resim iyice çıktı. Arka tarafta karısı ve kız kardeşini de aldım. O ara benim için bir şiirini besteleyip sazı ile çaldı. Ben resim yaparken fark etmedim, birlikte gelen gazeteci işgüzarlık yaparak benim teybin iyi olan pillerini köy bakkalından aldığı eski pillerle değiştirmiş. Dinlemek için açtığımda cazır cuzur bozuk sesler çıkıyordu. Deli oldum, ama yapılacak birşey yoktu. Bunun üzerine Aşık Veysel, ?Yiğenim sen de benim türkülerimi, teyibinle perişan ettin? dedi.
Bir süre sonra ayrılırken, bana devamlı abdest almakta kullandığı bakır ibrik ve leğenini hediye verdi. (Hâlâ saklarım) Vedalaştık.[5]
***
RAHMİ PEHLİVANLI KONAĞI
Rahmi Pehlivanlı´nın Keskin´de yaşadığı konak, uzun yıllar boyu virane halde kaldıktan sonra çeşitli girişimler sonucunda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilerek 2014 yılında yeniden kullanılabilir hale getirilmiştir.
Daha sonraki süreçte, Keskin Kaymakamlığı tarafından hazırlanan Engelliler Destek Programı (EDES) çerçevesinde bu konağın kullanılabileceği ve yıllar sonra yine sanata hizmet edeceği düşünülerek, EDES kapsamında değerlendirilmesine karar verilmiştir.
İlçede yaşayan engelli vatandaşların evlerinin haricinde vakit geçirebilecekleri, kendileri gibi engelli olan veya olmayan diğer kişilerle bir araya gelip sosyalleşebilecekleri, kültürel ve sanatsal faaliyetlerde bulunabilecekleri bir Gündüz Merkezi belirlenmeye çalışılmış, mekân olarak da ilçe merkezinde bulunan ve yakın zamanda restorasyonu tamamlanan Rahmi Pehlivanlı´nın evi belirlenmiştir. İki katlı bu evin 4 oda ve holden oluşan giriş katı engellilerin kullanımına uygun hale getirilmiş, gerekli eşya, müzik aletleri ve resim malzemeleri alınarak Gündüz Merkezi olarak hizmete açılmıştır. Proje kapsamında 10 ay boyunca engelli ve engelsiz vatandaşlardan oluşan gruplara resim ve müzik alanlarında atölye çalışmaları yaptırılmaya başlanmıştır. Çalışmalar sonunda bir resim sergisi açılacak, müzik eğitimi alanlardan oluşacak koro halka konserler verilecektir.[6]
***
SERGİLERİ
1952 Karma Sergisi, Ankara
1955 Edebiyat Fakültesi Oditoryumu´nda, Ankara
1956 Unesco, Beyrut
1956 Şam Devlet Müzesi, Suriye
1956 Bağdat Sanat Akademisi, Irak
1956 Badgodesberg Basın Büyükelçiliği, Almanya
1957 Londra Türk-AngloSakson Kulübü, İngiltere Kraliyet Akademisi, Londra
1958 Joiny Sergi
1959 Ledra Palace, Güzel Sanatlar toplum-Lefkoşe, Kıbrıs
1960 Ledra Palace, Lefkoşa, Kıbrıs
1960 Hampa Street, Türk Büyükelçiliği, Beyrut
1961 Hotel St George-Beyrut-Lübnan
1961 Galeri Hamra, Beyrut, Lübnan
1961 Otel Vaddan, Trablus, Libya
1962 Belediyesi Şehir Galerisi´nde, Tunus
1963 Grand Hotel, Oslo, Norveç
1963 Berlin Hilton, Almanya
1963 Cosmopolitan Club, Hamburg, Almanya
1963 Uryon Gato 9-Helsinki, Finlandiya
1963 Rotterdam Hilton, Hollanda Ressamlar
1964 Derneği, Lagos, Nijerya
1964 Otel Stanley Galerisi, Nairobi, Kenya
1965 Devlet Galerisi, Akra, Gana
1966 Devlet Kütüphanesi, Lusaka, Zambiya
1966 Edinburg Otel, Kitway, Zambiya
1967 TownHall, Asmara, Etiyopya
1967 TownHall Şeref Salonu, AddisAbaba, Etiyopya
1968 Grand Hotel, Hartum, Sudan
1969 Üreme Sergi, Bingazi, Libya
1969 Otel Hilton, Malta
1969 Türk Büyükelçiliği, Roma, İtalya
1969 Milano Sanat Galerisi, İtalya
1970 Devlet Galerisi, Cezayir
1970 GalerieDecoeuverte, Fas
1970 Molla Abdullah Sarayı, Rabat, Fas
1970 Sheraton Galerisi, Dublin, İrlanda
1971 Gulbenkian Müzesi, Lizbon, Portekiz
1974 Üniversitesi Galeri, Dallas, ABD
1974 Groyden Belediye Galerisi, Houston, ABD
1975 Devlet Resim ve Heykel Galerisi, Atatürk Koleksiyonu, Ankara Sergisi
1976 Devlet Galerisi, Tahran, İran
1977 RCD-Kültür Bakanlığı, Tahran, İran
1977 RawalpindiLiaquatMemorialHall, Pakistan Lahor
1977 Pakistan 1977 İslamabad, Pakistan Kültür
1977 Kabil Nenderay Sarayı, Kabil, Afganistan
1977 Madden Galeriler, Londra, İngiltere
1978 Intercontinental Oteli Opera Salonu, İstanbul
1978 Basın Birliği, Brüksel, Belçika Kahire-Mısır
1981 Devlet Müzesi
1981 Devlet Resim ve Heykel Müzesi, 30. Sanat Yılı Sergisi
1982 Topkapı Sarayı, İstanbul
1982 Devlet Resim ve Heykel Müzesi-İzmir
1988 Atina Belediye Sarayı, Yunanistan
1991 Türkiye Halk Bankası Sanat Galerisi, Ankara ölümünden sonra Vakfı´nın sergisi;
1993 Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Ankara
1993 Devlet Resim ve Heykel Müzesi Rahmi Pehlivanlı´nın Retrospektif Sergisi, Ankara
1995 Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Türkiye Koleksiyon Sergisi
1996 Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Galerisi, Bodrum Rahmi Pehlivanlı´nın Eserleri[7]
MÜZELERDE SERGİLENEN ESERLERİ
Ankara, Cumhurbaşkanlığı Sarayı (Atatürk Evi, Atatürk Portreleri)
Ankara, TBMM Koleksiyonu (Atatürk, Tarihi kompozisyonlar)
Ankara, Milli Kütüphane (Maraş Ironmonger Market)
Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi (Âşık Veysel)
Ankara Edebiyat Fakültesi (1893 Savaşı, Kunuri Savaşı, Atatürk)
Ankara Dil ve Tarih Kurumu (Atatürk)
İstanbul, Harbiye Askeri Müze (Nene Hatun)
İstanbul Deniz Müzesi (Yavuz Zırhlısı)
İstanbul, Topkapı Sarayı Müzesi (IV. Murat)
İstanbul, Belediye Sarayı (Fatih Portresi)
İtalya, Floransa Müzesi (Zina-Tunus BellyDancer)
Hollanda, BoogWilhestadt Ulusal Müzesi (Ayna-Kıbrıs Halk Şairi)
Zambiya, Ulusal Müzesi (Noel Çiçekler)
Mısır Ulusal Müzesi (Atatürk)
ABD, Texas, Houston Galeri (LittleBird)
ABD, New York, DiviconLtd Galerisi (Kum Fırtınası, Büyük Çöl)
ABD, Los Angeles, Richard Gatti Collection (Street Dancer-Fas, Bon Viveur)[8]
ESERLERİNİN BULUNDUĞU MÜZELER
Ankara, Cumhurbaşkanlığı Sarayı (Atatürk Evi, Atatürk Portreleri)
Ankara, TBMM Koleksiyonu (Atatürk, Tarihi kompozisyonlar)
Ankara, Milli Kütüphane (Maraş Ironmonger Market)
Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi (Âşık Veysel)
Ankara Edebiyat Fakültesi (1893 Savaşı, Kunuri Savaşı, Atatürk)
Ankara Dil ve Tarih Kurumu (Atatürk)
İstanbul, Harbiye Askeri Müze (Nene Hatun)
İstanbul Deniz Müzesi (Yavuz Zırhlısı)
İstanbul, Topkapı Sarayı Müzesi (IV. Murat)
İstanbul, Belediye Sarayı (Fatih Portresi)
İtalya, Floransa Müzesi (Zina-Tunus BellyDancer)
Hollanda, BoogWilhestadt Ulusal Müzesi (Ayna-Kıbrıs Halk Şairi)
Zambiya, Ulusal Müzesi (Noel Çiçekler)
Mısır Ulusal Müzesi (Atatürk)
ABD, Texas, Houston Galeri (LittleBird)
ABD, New York, Divicon Ltd. Galerisi (Kum Fırtınası, Büyük Çöl)
ABD, Los Angeles, Richard Gatti Collection (Street Dancer-Fas, Bon Viveur)[9]
*********
KAYNAKÇA
Pehlivanlı, Rahmi, 1 Fırça 1 Palet 1 Hayat (Abdullah´ın Gaderi), Ajans Türk Matbaacılık, Ankara, 1993.
http://keskin.gov.tr/?Sayfa=Edes
http://keskin.gov.tr/?Sayfa=KulturveTurizm&Sub=RahmiPehlivanli
http://www.pusulagazetesi.net/haber/krallarin-ressami-ressamlarin-krali-15774.html
https://tr.wikipedia.org/wiki/Rahmi_Pehlivanlı
[1]http://keskin.gov.tr/?Sayfa=KulturveTurizm&Sub=RahmiPehlivanli
[2] Bu güzel ifade ve bu yazıya sağladığı katkılarından dolayı Nazmi Çaykara´ya sonsuz teşekkürler?
[3]http://www.pusulagazetesi.net/haber/krallarin-ressami-ressamlarin-krali-15774.html
[4] Rahmi Pehlivanlı, 1 Fırça 1 Palet 1 Hayat (Abdullah´ın Gaderi), Ajans Türk Matbaacılık, Ankara, 1993, s.106.
[5]Pehlivanlı, age, s.110.
[6]http://keskin.gov.tr/?Sayfa=Edes
[7]https://tr.wikipedia.org/wiki/Rahmi_Pehlivanlı
[8]https://tr.wikipedia.org/wiki/Rahmi_Pehlivanlı
[9]https://tr.wikipedia.org/wiki/Rahmi_Pehlivanlı