Önce paralelciydi, şimdi kahraman oldu

Önce paralelciydi, şimdi kahraman oldu

Şehit Emniyet Müdür Yardımcısı Atıf Şahin'in paralelci yaftası ile Bingöl'e tayinin çıkartıldığını açıklayan Kırıkkale'nin ileri gelen avukatlarından Abdullah Pekgöz, şehit edildikten sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Şahin'i kahraman yaptığını söyledi.

YAZIKLAR OLSUN

Pekgöz, “Şehit Emniyet Müdür Yardımcısı Atıf Şahin`in cenazesinde öyle önlemler alınmış ki, Kocatepe Camiine kimse yaklaştırılmamış. Anne, babası, eşi, çocukları kim anlaşılamamış. Yazıklar olsun Türk Milletinin ÖZ EVLADININ cenazesine bile sahip çıkmasına izin vermeyin. Öte yanda kalleş, vatan haini bir PKK’lının leşinin kaldırılmasında binlerce hainin katılmasına, bölücü slogan atmasına ses çıkarma hatta olay çıkmasın diye korumasını da Türk Asker ve Polisine yaptırın Peki bu böyle gider mi?” dedi.

KEDİDİR KEDİ!

Zeki Alasya ile Metin Akpınar ikilisinin meşhur filmini hatırlatan Pekgöz, “,mahalle evlerine geceleri ne olduğu belirsiz bir şeyin dadandığı, insanları korkuttuğu, ne olduğu bir türlü anlaşılamayıp, yakalanamayınca da Metin Akpınar`ın meşhur "kedidir kedi` repliği vardır ya, Gerek sayın Cumhurbaşkanının, gerek hükümet yetkilileri, gerek eş başkan Selahattin Demirtaş`ın gerekse yalakaların açıklaması bu olayların bir provokasyon olduğu, provoke edenlerin de “Gezi”cilerin, Çarşı Grubunun, kaos isteyen grupların hatta ve hatta paralelcilerin olduğunu söylüyorlarlar. Allah Allah, bu paralelciler neymiş böyle, asıl parelelciler ülkede kargaşa çıkaran, ayaklanmaya teşebbüs edenler, ettirenler KCK, HDP, APO bilumum bölücüler iken fatura yine Hizmet Camiasının üzerine kaldı. Aslında hiçbiri değil, tüm bu olayların müsebbibi KEDİDİR KEDİ” diye konuştu.

HÜKÜMET NEREDE

Pekgöz, “HDP Eş başkanı Selahattin Demirtaş Diyarbakır’da yaptığı basın toplantısında dün Öcalan’Ia kısa bir görüşme yaptığını, Öcalan’ın bu eylemleri sona erdirilmesini ve tüm dikkatin çözüme verilmesini istediğini bu nedenle halkını sükûnete çağırdığını söylemiş. Eğer bu açıklama doğru ise ki doğru olduğu anlaşılıyor, bu açıklamayı düz mantıkla değerlendirirsen çok daha vahim bir durum ortaya çıkar oda Apo’nun sokağa çıkın, yakın, yıkın, kırın, dökün, öldürün, ayaklanın çağrısını yaptırdığıdır.

Allah Allah bu işte bir iş var, Öcalan cezaevinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çekmiyor mu? Ee o zaman nasıl bir irtibat kuruldu, mesajlaşıldı? Ya cep telefonu var veya internet bağlantısı olan bilgisayarı var demek ki. Eğer bunlar doğru değilse daha vahimi bu adam (Apo) dışarıda o zaman! Arkadaş öyle şeyler yaşıyoruz ki, gerçek nerede başlıyor nerede bitiyor? Paranoyaklık nerede başlıyor nerede bitiyor? İnsanın aklı karışıyor. Hem eğer bu doğruysa, peki bizim devlet nerede, hükümet nerede, var mı yok mu? Yoksa, her şey illüzyon mu?”