Okullarda yarıyıl sorunlarla tamamlandı
Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Abdullah Yücel Karabacak ilk yarıyılın eğitimciler ve öğrenciler açısından sınav sistemleri konusunda bazı değişikliklerle başladığını söyledi.
TEOG KALDIRILDI, YENİ SİSTEM GETİRİLDİ
Karabacak açıklamasında, ?Bilindiği gibi TEOG kaldırıldı, yeni lise geçiş sistemi getirildi. Üniversiteye giriş sisteminde önemli değişiklikler yapıldı. Gerek ortaöğretim gerek üniversiteye girişteki değişikler neticesinde nasıl dönütler alacağımızı önümüzdeki süreçte çok daha iyi göreceğiz? dedi.
20 BİN ÖĞRETMEN HANGİ AÇIĞI KAPATACAK
Karabacak açıklamasında şu ifadelere yer verdi: ?2018 yılında 20 bin öğretmen ataması yapılacak, peki 20 bin atama hangi derde deva olacak? 450 bin atama bekleyen öğretmen varken, bu sayıya her yıl mezun olan 40 bin civarındaki öğretmen eklenirken, öğretmen açığı 65 bine yakın ücretli öğretmen ile giderilmeye çalışılırken, ücretli öğretmenlerin bir kısmı iki yıllık meslek yüksekokulu mezunu iken, pedagojik formasyona sahip değilken, norm kadro açığı 110 bine yakınken, Milli Eğitim Bakanlığı sadece 20 bin atama ile neyi, nasıl çözüme kavuşturacaksınız? Madem eğitimde çağ atlama iddiasındayız, eğitime çok yatırım yapmakla övünüyoruz, eğitimin ihtiyaçlarının farkındayız, o halde Şubat ayında atama sayısını artırabiliriz. Sözleşmeli ve mülakatla öğretmen alımı Milli Eğitim Bakanlığı´nın yaptığı en büyük hatalardan birisidir. Torpile, yandaşlığa, sübjektif değerlendirmelere dayalı olan, şeffaflıktan nasibini almamış mülakatla öğretmen alımı birçok öğretmenin hakkının yenmesine neden olmuştur. Sözleşmeli öğretmenler ne yazık ki 6 yıl çakılı bir şekilde atandıkları yerde görev yapıyorlar. 6 yıl boyunca tayin isteyememek, adeta kürek mahkûmu olmak, modern, güçlü, büyük bir devletin politikası olmamalıdır.
Türk Eğitim-Sen olarak zorunlu hizmetlerini tamamlayan öğretmenler ile 2010 yılında yapılan düzenlemeyle zorunlu hizmetten muaf tutulmuş olup, atandığı zorunlu hizmet alanlarında halen fiilen görev yapmakta olan öğretmenlerin de hizmet puanlarında aynı oranda artırım yapılmasını talep ediyoruz. Ayrıca zorunlu hizmet bölgesinde bir okulda zorunlu hizmet yükümlülüğünü yerine getirmekteyken, zorunlu hizmet bölgesinde yer alan başka bir okula yer değiştiren öğretmenlerin artırımlı hizmet puanından yararlandırılmalarını da istiyoruz. Bu eğitim-öğretim döneminde TEOG kaldırıldı, yerine yeni lise geçiş sistemi getirildi. Alelacele, tartışılmadan, çok kısa bir süre içinde getirilen yeni sistem, tüm hazırlıklarını TEOG´a göre yapan 8. sınıf öğrencilerini ve ailelerini tedirgin etti. Öğrenciler bu yıl ne yazık ki neyle karşılaşacaklarını bilmiyorlar. En iyi okul eve en yakın okuldur düşüncesiyle yola çıkıldı, ancak önümüzdeki kayıt döneminde birçok sorunun yaşanacağı aşikârdır. 1 milyon 300 bin 8. sınıf öğrencisinin yüzde 10´u sınavla öğrenci alacak okullara yerleşecek iken, diğer öğrencilerin ise sadece 5 tercih hakkı olacaktır. Peki, bu 5 okul hangi tür okullar olacak? Meslek liseleri ya da imam hatip okullarına talebin az olduğu düşünüldüğünde, her mahallede yeterli sayıda akademik lise açılacak mıdır? Mahalleler arasında bile okul niteliği açısından farklar olduğu düşünüldüğünde, bu sistem sahte adres beyanlarını artırmayacak mıdır ya da aileler istedikleri okulların yakınında ev tutmayacak mıdır? Şunu söyleyebiliriz, kayıt döneminde sahte adres beyanları ya da taşınmalarda bariz bir artış görülecektir. Bu minvalde, akademik lise sayısı ve kontenjanlar artmadıkça, öğretmen açığı giderilmedikçe, ezbere değil, sorgulamaya, araştırmaya yönelik eğitim sistemi dizayn edilmedikçe hangi sistemi getirirseniz getirin eğitimde başarı yakalamanız mümkün değildir. Üstelik bu sistemin önümüzdeki süreçte sınavsız eğitimin önünü açacağını düşünmek mümkün değildir. Zaten getirilen yeni (!) sistem de bir kez daha göstermiştir ki, sınav kaçınılmazdır. Ölçmeye dayalı bir sistem en doğru sistemdir. Öğretmenlere yönelik şiddet gün geçtikçe artmaktadır. Yıllarını mesleğine adayan, topluma yararlı bireyler yetiştirmek için gece gündüz çabalayan, gerektiğinde öğrencisinin karnını doyuran, cebine harçlık koyan, öğrencilerini çocukları ile bir tutan öğretmenlerimizin vahşi saldırılara maruz kalması, katledilmesi Türk milli eğitimi adına bir utançtır. Öğretmenlere yönelik şiddet yıllardan beri sendikamızın üzerinde hassasiyetle durduğu konulardan birisidir. Eylemlerle, basın açıklamalarıyla bu yaşanan saldırılara her zaman tepki gösteren sendikamız, psikolojik danışmanlık hizmetlerinin ve disiplin yönetmeliklerinin yetersizliğinin, okullarda güvenlik önlemlerinin alınmamasının, öğretmenlerin itibarlarının ve öğrenciler üzerindeki etkinliğinin azaltılmasının, okul çevresinin denetlenmemesinin, sınıf mevcutlarının fazla olmasının tüm bu şiddete zemin hazırlığına dikkat çekmektedir. Öğretmenlerin itibar kaybı yaşamasının bir sonucu olan şiddet olayları milletimizin çözmesi gereken en öncelikli problemlerindendir. Hiç kimsenin yaşananları film seyreder gibi seyretme lüksü yoktur. Öğretmenlerin kaybettiği itibarı yeniden kazandırılmalı, bir milleti geleceğe hazırlayan öğretmenlere hak ettikleri değer verilmelidir. Okullar sevgi yuvalarıdır. Okullarda şiddete asla yer yoktur. Anne babalardan da istirham ediyoruz: Çocuklarınızı öğretmen sevgisiyle yetiştirin. Öğretmenlerimizi yüceltin. Öğretmenlerimize sahip çıkmak, evlatlarınıza, onların geleceklerine sahip çıkmak demektir.
Mevcut yönetici atama yönetmeliği, bilginin, tecrübenin, liyakatin esas alındığı bir yönetmelik değildir. Aksine torpilli insanların makamlara getirildiği, haksızlıklara yol açan, alın terini, emeği görmezden gelen bir yönetmeliktir. Bu yönetmelikle birlikte okul yöneticiliğine ehil olmayan kişiler getirilmiş, yandaşlar baş tacı yapılmıştır. Konuyla ilgili sendikamızın sayısız girişimi olmuştur. Sendikamız hukuk yoluna başvurmuş MEB yetkilileri ile çok sayıda görüşme yapmış, eylem ve basın açıklamaları ile yönetmeliğin değiştirilmesini istemiştir. Torpilli insanlar iş başına getirildiğinde neler olduğu görülmesine rağmen, MEB bu yönetmeliği ısrarla değiştirmemektedir.
Ne yazık ki il içi özür grubu mağdurlarının sorunları çözülememiştir. Aynı ilde olmasına rağmen aralarında yüzlerce kilometre olan ilçelerde yaşayan eşlerin aile bütünlükleri yıllardır sağlanamamıştır.
Sadece il içi değil, iller arası özür grubu mağduriyeti de devam etmektedir. Çocuklarını göremeyen, büyüdüklerine tanıklık edemeyen aileler büyük bir endişe içindedir. Bu iş öyle bir hal almıştır ki bazı eşler boşanma noktasına dahi gelmiştir.
MEB yıllardır dile getirilen alan değişikliğini ne yazık ki çok sınırlı tutmuştur. Oysa azar azar alan değişikliği yapılsa, yıllar içerisinde bu talep tamamen ortadan kalkacaktır. MEB´in alan değişikliği talebinde beklentileri karşılamaması, buna öğretmen atamalarını gerekçe göstermesi kabul edilebilir değildir.
Türk Eğitim-Sen olarak Yardımcı Hizmetler Sınıfı ile ilgili taleplerimizi Milli Eğitim Bakanlığı´na iletiyoruz. Bu taleplerimizden bazıları şu şekildedir: Yardımcı Hizmetler Sınıfında görev yapan personele bir kereye mahsus sınavsız Genel İdare Hizmetleri sınıfına geçiş hakkı verilmelidir. Her yıl eğitim-öğretim yılı başında ödenen ?Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği?; brüt bir maaş tutarında ve hizmet sınıfı ayrımı yapılmadan, MEB ve Yüksek Öğretim personelinin tamamına ödenmelidir. Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışan personel ek göstergeden yararlanmalıdır.
2017-2018 Eğitim-Öğretim Yılının ilk yarıyılı sona ererken tüm öğrencilerimize, öğretmenlerimize ve eğitim çalışanlarımıza iyi tatiller diliyoruz. Çocuklarımız, öğretmenlerimiz bu tatil dönemini bol bol dinlenerek geçirsinler. İkinci yarıyıl umuyoruz ki, eğitimcilerin taleplerinin karşılandığı, eğitimin önemli meselelerinin çözüldüğü bir dönem olur.