Tarih: 16.03.2017 08:35

Öğretmen Okulları (Köy Enstitüleri)

Facebook Twitter Linked-in

Öğretmen Okulları  (Köy Enstitüleri)

Büyüklerimiz, herşeyin başı iyi bir eğitim görmek, üniversiteyi okumak, mastır yapmanın olduğunu söylerlerdi. Yapılan son darbe girişimiyle soruşturmaya alınan, işten el çektirilen öğretmeni, hâkimi, savcısı, profesörlerinde olduğunu görünce vereceğin eğitimin kalitesi, çağdaşlığı, bilimselliği olmadıktan sonra ne kadar adı büyük olan okul bitirirsen bitir,iyi bir insan yetiştirebileceğin gibi maalesef teröriste yetiştire bileceğini OnBeş Temmuz´da yapılan darbe ile anlamış olduk.

Şu anda hepsi yargılama aşamasında olan toplumun büyük değer verdiği birçok meslek gurubundan insanlarımız cezaevlerinde yargılanmayı beklemektedirler. Bu olanlar ülkemizdeki yanlış eğitimin sonucu değil de nedir acaba?

Bunları yargılarken aslında kendi eğitim geçmişimizide yargılayıp eğitim politikalarında neleri yanlış yaptığımızı da yargılamazsak ilerde bugünkü vurdumduymazlığımızın da acılarını çekeceğimizi unutmamalıyız.

İşte tamda burada Öğretmen Okullarını (Köy Enstitülerini) değerlendirmeye alıp, bu okulların kaldırılmasıyla ilgili yanlışlarını ve doğrularını irdelemeye çalışalım. Yalnız ön yargılı olmadan, art niyetli olmadan, sadece ve sadece ülkemizin ve insanlarımızın yüksek menfaatlerini düşünerek eğitimimizin dünkü, bugünkü durumunu düşünüp tahlil ederken yarınki hedeflerini de çok iyi belirlemeliyiz.

Nüfus oranımıza göre okuryazar oranının çok düşük olduğu zamanlarda,Anadolu´daokuryazar oranının hızla mezralara kadar yayılmasında öğretmen okullarının çok büyük katkıları olmuştur.

Yurdumuzda hızlı bir şekilde okuryazar oranının yayılmasını sağlayanöğretmen okullarına o günlerde kimi karanlık kişi ve kurumlarca, kimi de samimi duygularıyla neler dendiğini aşağı yukarı çoğumuz duymuşuzdur.

Üretime, bilimsel eğitime, çağdaşlığa büyük katkı sağlayan bu okullarda okuyan, eğitimin çeşitli kademelerinde yaklaşık otuz yedi yıl çalışarak emekli olan biri olarak şunu gördük ki bu okullarımızı kuranlara, bu okullarımızı yaygınlaştıranlara çok büyük haksızlıklar yaptığımızı bugün daha iyi anlıyorum.

Bir eğitim kurumunda üretim, tüketim, sanat, müzik, resim, spor, bağ, bahçe, hayvancılık, el işi yani halkımızın ve köylümüzün işine yarayacak birçok dalda bilgi sahibi olarak yetiştiren bir eğitim kampüsünü kapatıp dört duvar arasına sıkıştırarak hangi çağdaş geleceğimizi yetiştirebileceksiniz?...

Binlerce dönüm arazi üzerine kurulmuş okullarımızdaokuyan köy çocuklarımızın ellerinde bel, kazma, kürek, çekiç, mala kendi okuyacakları ortamları yapıyorlar onarıyorlar. Köylerinde gömemedikleri tüm bilimsel çalışmaları deneyleriyle yaparak,  Anadolu´ya bir ışık gibi giderek, oraları aydınlatıyorlardı. Anadolu insanı bilinçleniyor.

Birde şehrin orta yerine yola üç metre mesafede sadece sınıf olarak,´´ kapkaç olarak´´ eğitim veren bugünkü okullarımızı düşündüğümüzde yaparak, görerek, uygulayarak verilen eğitimin farkını ve önemini eğer art niyetli değilsek hemen anlarız.

Çok kısa bir zamanda özellikle enücra mezralardaki, köylülerimizinçocuklarını, uyararak, aktif yaşamın içine çeken bu sistemi dış mihraklar tarafından pek hoşlanılmış, pek tasvip edilmiş görülmüyordu. Eğer, bu böyle devam ederse kısa bir zamanda bu okullar sonlandırılıp tek düze okullar durumuna getirilmeliydiler.

Çünkü yıllardır ihmal edilen Anadolu insanı uyanıyordu?

Bunun içinde, bu okullara karanlık güçler demediğini koymadılar,

Komünist okullar mı demediler.

Kızlı erkekli okuyorlar mı demediler

Bu okulları kapatarak bilinçli bir şekilde eğitimi biraz devlet, biraz cemaatlerin, çeşitli vakıfların ellerine teslim ettiler.

Bu cemaat vecemaat Vakıflarının birçoğunun başına gelen ayıplı durumları hepimiz basın kanalıyla biliyoruz?

Çok büyük emek ve gayretlerle açılan öğretmen okulları projeleri kalkınmakta olan ülkemiz için bir can simidi olmuş, kısa sürede okuryazar durumumuz yukarlara doğru gitmiştir. Branşlaşmaya gidilen dünyamızda çok büyük bir model olmuştur. O gün bu okullarımızdan mezun olançeşitli branşlarda başarılı olan büyüklerimizin olması bu sistemin en az kusurlu eğitim modeli olduğunun kanıtlamıştır.

Peki, bu okullarımız hep böyle lise seviyesinde mi kalmalıydı?

 Elbette hayır.

İşte ozamanda buraları Akademiye çevirerek adı ?´Eğitim Üniversiteleri´´ olan okullar açarak buraları dahada geliştirebilirdiniz.

Önemli olan eğitimin kalitesi olduğunu anlar, çok büyük emeklerle, kıt kanat imkânlarla yapılan bu okullarımızı çürümeye, yok olmaya terk etmez, dahada geliştirmeye çalışırdınız.

Ogün bu okulları müfredattan kaldırmak isteyen art niyetli kişiler, ülkemizin geleceğine bir oyun oynamışlardır. Milletimiz eğitimde kaybettiğimiz yılları uzun atlayarak, ileri hamlelerle gidermeye çalışırken, bundan rahatsız olan iç ve dış mihraklar amaçlarına ulaşmışlardır. Daha sonra uygulanan yanlış eğitim politikalarının sonucu olarak, karanlık kişilerce On Beş Temmuz´da gerici, yobaz bir zihniyetin demokrasimize müdahalesiyle sonuçlanan alçaklığını göstermişlerdir.

Bilerek veya bilmeyerek öğretmen okullarımız uzun yıllar toplumumuzun çeşitli kesimlerinde tartışılmıştır. Milletimizin büyük emekler harcayarak kurdukları bu okullar yeri dolduramayacak bir eğitim kurumlarıydı.

Anadolu´nun kuş uçmaz kervan geçmez köy ve mezralarında eğer ufak bir kıpırdama, memleketimizin aydınlık geleceğine kafa yoran, üretime katkı sağlayan insanları varsa, tüm bu çalışan sistemin öğretmen okullarımızın eseri olduğunu unutmayalım.

1976 Yılında en son mezununu vererek maalesef bu okullarımız kapanarak yok olmaya terk edilmişlerdir. Benimde mezun olduğum Hasanoğlan Atatürk İlk Öğretmen Okulu tüm Ankara, Kırıkkaleseyahatlerimde bazen uzaktan seyrederek, bazende ziyaretlerimde büyük bir yanardağının volkanlarının sönen külleri gibi sessiz ama vakur bir şekilde durduğunu içim acıyarak seyretmiş, ziyaret etmişimdir.

Her sene öğretmen okullarının kuruluş yıl dönümlerinde çeşitli dernek adı altında buradan mezun olan arkadaşlarımız okullarını ziyaret ederek eski günlerini yâd ederler.

Bu okullarımızdan mezun olan arkadaşlarımız hangi görüşten olursa olsun memleket, cumhuriyet, Atatürk sevdalısı olarak ayrılmış, hemen hepside NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE sözünü gür sesle ülkemizin her köşesinde söyleyebilmişlerdir. Okullarımızda her gün derse girerken ANDIMIZI okutmak en büyük gayeleri olmuş, birlik ve beraberliğimizi pekiştirerek yarınlarımıza maya çalmışlardır.

Bugünlerde azda olsa çevrenizde öğretmen okulu (köy Enstitüleri) mezunlarımız vardır. Bu ağabeylerimizin belki kürklü bir elbisesi, saltanatlı bir yaşamları yoktur ama dik bir başları, ülkemizin ilerleyen, çalışan her çarkında gayret, emek ve alın terlerinin olduğunu unutmayalım.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —