YSK`NIN YAPACAĞI BİR ŞEY YOKTUR
Kırıkkale?den milletvekili seçilen Atalay, kaydını yaptırdıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. YSK`nın Hatip Dicle ile ilgili verdiği kararın ayrıntılarını bilmediğini, bu nedenle bir değerlendirme yapmasının mümkün olmadığını ifade eden Atalay, ``Hukuki bir süreç var. Yasalar o belirmeyi yapıyorsa herhalde YSK`nın yapacağı bir şey yoktur. Bizim bunu değerlendirmemiz uygun olmaz`` diye konuştu. Verilen kararların yürütmenin ya da siyaset kurumunun kararları olmadığını anlatan Atalay, güvenli ve huzurlu bir seçim ortamının yaşandığını, seçilenler ya da adaylarla ilgili konuların hukuk ile ilgili konular olduğunu söyledi.
BÜTÜN BUNLAR SPEKÜLATİF
Atalay, ``Yeter ki hukukun içinde olsun, keyfilikler olmasın. Bütün bunları yürütecek olan hukuk mercileridir. Bizim o manada yorum yapmamız uygun olmaz ama genel bakışımızı biliyorsunuz: Milletin iradesi, seçimler önemlidir. Millet belirlemeleri yapmıştır. Dolayısıyla milletin takdirinin önemli olması her zaman bizim tercihimizdir`` dedi. ``Demokratik açılımın Başbakanlığa bağlanmasının söz konusu olup olmadığının`` sorulması üzerine, Atalay, şunları söyledi: ``Bütün bunlar spekülatif. Hiçbir yerde bu konuda resmi bir değerlendirme olmadı. Henüz hükümet kurulması ile ilgili Sayın Başbakanımıza görev de verilmedi. Biz iktidar partisiyiz. Hükümet programı yazıyoruz şu anda. Hükümet kurulduğunda program hazır olsun diye.
BU SÜRECİ GAYET İYİ DEĞERLENDİRİYORUM
Bakanlıklarla ilgili, Meclis Başkanlığı ile ilgili, demokratik açılım süreci ile ilgili hükümetin herhangi açıklaması olmadı. Bunlar birilerinin yorumları.`` Atalay, ``İsminiz Milli Eğitim bakanlığı konusunda geçiyor`` sözleri üzerine, ``Bu konuda hiçbir şey söylemeyiz. (Gülerek) O riskli bir alandır. Bakanlıklar konusu Başbakanımızın görevi, yetkisi, hakkıdır. Dolayısıyla o konuda görüş bildirmeyiz`` dedi. Bir soru üzerine ``Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İnan Kıraç`ın helalleşmesine tanık olmadığını`` belirten Atalay, ``Ama bu süreci gayet iyi değerlendiriyorum. Bütün partilerimiz o yönde eğilim içinde olsunlar, inşallah. Türkiye`nin buna ihtiyacı var`` diye konuştu. ``BDP`lilerin Meclis`e gelmeyeceği söyleniyor`` sözlerine karşılık Atalay, ``Olmaz, olmaz. Sivil siyaset mesafe alıyor. Onların da geleceğine inanıyorum. Yeni bir dönem. O sorunların hepsi bu çatı altında daha iyi görüşülecek bu dönem`` dedi.
``STOCKHOLM SENDROMU``
Atalay, ``Stockholm sendromu`` tartışmalarıyla ilgili sorulara ise şu yanıtı verdi:
``Yüksek perdeden vatandaşı suçlayıcı bir ifade. Bu, CHP`nin bir klasiğidir. CHP, her seçimden sonra kendini değerlendireceğine, tutuyor vatandaşı suçluyor. Bu yanlış bir şey. Burada hiçbir bilimsel ölçü yok, siyasi kriter yok, hiçbir sosyolojik analiz yok. Oturup kendi başlarına böyle bir kavram üretiyorlar. CHP genelde milletle barışamıyor. Millete o güveni veremiyor. Tayyip Erdoğan o güveni veriyorsa, AK Parti 9 yıl sonra o güveni veriyor ve güçlendiriyorsa, esas bunun gerekçeleri üzerinde düşünsünler. Daha önce de `eğitimsiz, dağdaki çobanla oyu bir olur mu, göbeğini kaşıyan` dediler. Bu da başka bir şey. Bu daha küçümseyici, vahim, hakaret edici bir şey. Yazık. Belki seçim sonucu parti içindeki gelişmeler de bunları böyle sorumsuzca beyanlara götürüyor olabilir. Bu aleyhlerine çok kullanılacak bir şey. Biz bunu çok kullanırız. Bu yenilir, yutulur bir ifade değil vatandaş açısından. Vatandaşı aşağılayan bir ifade.`` gazetecilerin ``Yalanlama geldi, `söylemedik` deniliyor`` sözlerine karşılık Atalay, ``O zaman açıklasınlar. İlk değerlendirmeyi yaparken `eğer böyle bir şey söyledilerse...` dedim. Yine sonunda söyleyelim, eğer böyle bir şey söylendiyse, yanlış da bir şey yapmayalım. Eğer söylemedilerse bunu açıklamaları çok iyi olur`` dedi. Atalay, bir başka soru üzerine, rozet takmayı sevmediğini, 2002 yılında ilk kez milletvekili olduğunda rozet aldığını, birkaç gün taktıktan sonra bir daha kullanmadığını ifade ederek, ``Rozet, pek ilgilendiğim bir konu? dedi.
FOTO: BEŞİR ATALAY