Mal ve servetin bekçisi: Zekât

ZEKÂT VEREN KAZANIR

Zekâtın tanımını yapan Gerek ?İslam`ın beş temel esasından biri olan zekât belirli bir malın bir kısmının Allah rızası için belirli kişilere verilmesi demektir? dedi. ?Yüce Allah zekâtın önemine binaen namazla birlikte zikrediyor ?Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin? buyuruyor? diyen Gerek; ?Zekât, geçici olan malı kalıcı yapmamızın en güzel yoludur. Kişi şu gerçeği unutmamalı, dünyada kazandığımız malların tamamı ya harcanıp yok olacak ya da mirasçılar tarafından paylaşılacaktır. Yalnızca Allah yolunda harcadıklarımız bizimle baki kalacaktır? dedi.

CİMRİLİK VE HIRSIZ BİRLEŞMESİ

Gerek ?Zekât ve sadaka-ı fıtr gibi ibadetler kişinin cimrilik bencillik gibi kötü huylardan arınmasına vesile olur. Aksi halde cimrilikle hırsın birleşmesi Müslüman?ın, ebedi âlemini sıkıntıya sokar. Zekâtın farz oluşunun bir hikmeti de, insanı ruh, şahsiyet ve karakter bakımından maddenin esaretinden kurtarması ve ona hâkim olmayı öğretmesidir. Zekât verenle verilen kişi arasında samimiyet ve muhabbet bağının perçinleşmesine de vesile olur. Zekâta muhtaçlara verilecek olan miktarın en alt seviyesidir" diye konuştu.

SERVET DEĞERLENDİRMESİ

Gerek konuşmasının devamında, ?Kamil iman sahipleri, buna ilaveten servetlerini sadaka, infak ve hayır hasenat ile değerlendirirler. Zekâtın dini boyutu olduğu gibi birde sosyal boyutu vardır. Kişi refah ve bolluk içerisinde zevk ve eğlencelerde hayatını yaşarken, ihtiyaç içerisinde kıvranan, ekonomik bunalım içerisine düşmüş kişileri görmezlikten gelmemelidir. Kişi elindeki malın bir imtihan vesilesi olduğunu düşünmelidir. Bu noktada zekât ve fitre gibi mali ibadetler fertleri maddeye karşı aşırı düşkünlükten alıkoyarak kalplerin yumuşamasına vesile olabilir. Bu duygularla hareket etmeyenler şeytanın araya fitne vermesiyle kin ve düşmanlığa sebep olabilir? dedi.