Mavi Salon’da yapılan programa Kırıkkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ersan Aslan, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sedat Aktan, Genel Sekreter Dr. Öğr. Üyesi Şevket Evci, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Esra Dilek Keskin, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Güler, Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Turgut Deniz, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Atike Tekeli Kunt, Güzel Sanatlar Fakültesi Kırıkkale Oda Orkestrası üyeleri, Tıp Fakültesi öğretim üyeleri ve öğrencileri katıldı.
Teşekkür Belgeleri Verildi
Saygı Duruşu ve koro eşliğinde İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program, Üniversite Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü öğretim üyeleri ve öğrencilerinden oluşan Kırıkkale Oda Orkestrası’nın konseriyle devam etti. Enstrümantal ve sözlü olarak seslendirilen Türk Halk Müziği eserleri büyük bir beğeniyle dinlendi. Konser sonrasında Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Esra Dilek Keskin, Orkestra Şefi Doç. Dr. Akın Kumtepe ve orkestra üyelerine teşekkürlerini iletti ve teşekkür belgesi verdi.
Program, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sedat Kaygusuz’un öğretim üyeleri adına yaptığı konuşma ile devam etti.
“Tıp Mesleği Sadece Bir İş Değil Bir Yaşam Biçimidir”
Prof. Dr. Sedat Kaygusuz, “Bugün sağlık çalışanlarının fedakârlıklarını, emeklerini ve insan hayatına verdikleri değeri bir kez daha hatırlamak için buradayız. 14 Mart Tıp Bayramı'nı, coşku ve gururla kutluyoruz. Tıp mesleği; insanlığa hizmet etmek için adanmışlığın, sabrın ve insanlık değerlerinin simgesidir. 14 Mart, tıp camiasının tüm bireylerine, özellikle doktorlar, hemşireler, eczacılar, tıbbi teknisyenler ve diğer sağlık çalışanlarına duyulan saygıyı ve takdiri ifade eden bir gündür. Her sağlık çalışanı, hastalarının iyileşmesi, toplum sağlığının korunması ve sağlık bilincinin artırılması için gece gündüz demeden çalışır. Bu yönüyle insanlık için çok kıymetli bir görev üstlenmektedir. İşte bu nedenle, tıp mesleği sadece bir iş değil bir yaşam biçimidir.” dedi.
"Fakültemizin 30. kuruluş yılında sizleri ağırlamaktan onur duyuyoruz"
Programda konuşma yapan Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Esra Dilek Keskin, “14 Mart Tıp Bayramı Törenimize hoş geldiniz. Fakültemizin 30. kuruluş yılında sizleri ağırlamaktan onur duyuyoruz. Sedat Hocamız, Fakültemizin bugünlere gelmesinde 25 yıldır emek veren kıdemli hocalarımızdandır. Konuşması için kendisine teşekkürlerimizi sunuyoruz. 14 Mart Tıp Bayramı biz hekimler için diğer ülkelerde kutlanan ulusal hekim günlerinden çok daha derin ifadeler taşımaktadır. 14 Mart Tıp Bayramı ülkemizde modern tıp tarihinin başlangıcıdır. 1919 itibariyle 14 Mart, Tıbbiyeliler için Atamızla beraber verilen vatan mücadelesinin, Tıbbiyelilerin bağımsızlık aşkının ve fedakârlığının sembolü olmuştur. Tıbbiyeli ruhunu; Çanakkale Savaşı’nda, Covid döneminde hastaları için canlarını gözünü kırpmadan feda eden Türk hekimlerinde gördük. Aynı zamanda deprem bölgesinde vatandaşları için canlarını hiçe sayarak gece gündüz hastalarına hizmet vermek için saatlerce çalışan yorgun hekimlerimizde gördük. Bir hekimin yetişmesi uzun ve meşakkatli bir süreçtir. Öğrencilerin kendi emeği ve fedakârlıklarının yanı sıra tecrübeli öğretim üyelerinin denetiminde uzun süren sabır ve disiplin gerektiren yorucu bir eğitim sürecini içerir.” dedi.
"Tıbbiyeliler Geleceğimize Kanlarıyla Sahip Çıktılar2
Kırıkkale Üniverseti Rektörü Prof. Dr. Ersan Aslan, “Tıp Fakültemiz, bildiğiniz gibi sadece Kırıkkale halkına değil aynı zamanda çevre illere de önemli ölçüde hizmet veren bir konuma geldi. Esas olarak vatandaşlarımızın bu hizmetten mutlu olması önemli ve insanlarımız da mutlu, bu yüzden sizlere teşekkür ediyorum. Tıp Fakültesinin tarihini, 1800’lere götürenler var ama benim dikkat çekmek istediğim tarih 1919’dur. 1919'da Tıbbiye öğrencileri İngilizlere karşı başkaldırdı. O zamanlar Tıbbiyeliler, askeri elbise giyerlermiş ve sonunda ‘Biz de Kuvâ-yi Milliye katılalım’ deyip Anadolu'ya geçme kararı alıyorlar. Geleceğe sahiplenme anlamında bu olay çok hoşuma gidiyor. 1915'te zaten Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin 350'nin üzerinde birinci sınıf öğrencisi Çanakkale'de şehit oluyor ve bu nedenle 1921’de mezun vermiyor. Onlar; geleceğimize, kendi geleceğine ve torunlarının geleceğine, kanlarıyla sahip çıktılar. Genç Tıbbiyelilerin geçmişte yaptığı gibi 15 Temmuz’da da gençlerimiz canları pahasına geleceklerine sahip çıkmışlardır. Bir Rektörünüz olarak değil, bir arkadaşınız olarak sizden şunu istiyorum; Onlar hiç böyle olağanüstü durumlarda bizim mesleğimiz ne olacak, işlerimiz ne olacak demedi. Dolayısıyla bizim birazcık daha planlı ve hedefli olmamız lazım. Güçlü devlet, güçlü bireylerle kuruluyor ve idame ettiriliyor.” şeklinde konuştu.