Tarih: 02.09.2011 13:38

KORKMAZ`A AĞIR SUÇLAMA

Facebook Twitter Linked-in

KORKMAZ?A AĞIR SUÇLAMA

Taraf Gazetesi?nden müthiş iddia... Taraf Gazetesi dün manşetten duyurduğu haberinde Deniz Feneri köstebekleri olarak AKP?nin göbeğinde birkaç isim olduğunu öne sürdü. Bunlardan birinin ise Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz?ın olduğunu iddia etti.

 

ÖNCE KILIÇDAROĞLU DİLLENDİRDİ, SONRA TARAF YAZDI

Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcıların sanıklara yönelik baskını sızdıran üç köstebeğe yönelik operasyon öncesi görevden alınmaları tartışma oklarını hükümete yöneltirken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ?Köstebek, Başbakana yakın biri bence. Dosyada mutlaka isimleri vardır. Savcıların çıkıp konuşması lazım. Bu davanın asıl failleri AKP ile iç içe. AKP?nin içinde. Eğer köstebek bir bakansa zaten Yüce Divan?a gider? dedi. Taraf Gazetesi ise köstebeklerin eski içişleri Bakanı Beşir Atalay?ın özel kalem müdürü, AKP?li Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz ve emniyette bir şube müdürü olduğunu yazdı.

 

KÖSTEBEK HABER VERDİ Mİ, VERMEDİ Mİ?

Somali dönüşü beraberindeki gazetecilerle sohbet eden CHP lideri Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri Soruşturması ile ilgili olarak özetle şöyle konuştu: ?Deniz Feneri dosyasını görmedim, görsem niye soru sorayım? Tamamen savcının elinden almak istediler. Çünkü o dosyada köstebek var. O köstebek de kamu görevlisi. Keşke savcılar da çıkıp konuşsa. Ben Başbakana soru soruyorum. Hakaret sayıyor. Yanıt vermiyor. Bakıyorum tık yok. "Almanya?da görülen davanın Türkiye?deki ayağı bütün detayıyla ortaya çıkacaktı. Önce savcılar engellendi. Onların hakkında soruşturma açıldı. Şimdi nasıl kapatırız aşamasına getirmek istiyorlar. Ben yine soruyorum. Kanal 7?ye tam baskın yapılırken bir köstebek haber verdi mi, vermedi mi? Köstebek, Başbakana yakın biri bence. Dosyada mutlaka isimleri vardır. Savcıların çıkıp konuşması lazım. Bu davanın asıl failleri AKP ile iç içe. AKP?nin içinde. Eğer köstebek bir bakansa zaten Yüce Divan?a gider.?

 

VELİ KORKMAZ İŞARET EDİLDİ

Öte yandan Taraf Gazetesi manşetten verdiği, ?Köstebek, bakanın özel kalem müdürü? başlıklı haberde köstebeklerin eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay?ın özel kalem müdürü ve Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz ile emniyette bir şube müdürü polis olduğunu yazdı. Arzu Yıldız imzalı habere göre, Almanya?daki Deniz Feneri e.V Davası?nın Türkiye uzantısı ile ilgili soruşturmayı yürüten savcılar Abdulvahap Yaren, Mehmet Tamöz ve Nadi Türkaslan?ın görevden el çektirilmesine gerekçe olarak öne sürülen üç köstebeğin kimliğine Taraf ulaştı. Köstebeklerin Beşir Atalay?ın İçişleri Bakanlığı döneminde bakanlığın özel kalem müdürü ve Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz ile emniyette bir şube müdürü polis olduğu iddia edildi.

 

Edinilen bilgiye göre; soruşturmayı yürüten savcılar Abdulvahap Yaren, Mehmet Tamöz ve Nadi Türkaslan şüpheli olarak belirledikleri kişilerin ev ve iş yerinde arama yapılması için 14 Ekim 2009 tarihinde mahkemeden izin aldı. Söz konusu şüpheliler hakkında üç aylık periyotlarla yapılan teknik takipte Kanal 7 yöneticilerinden Mustafa Çelik?in Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz tarafından aramalar konusunda bilgilendirildiği ortaya çıktı. Savcılar telefon tapelerinde yer alan görüşmenin izini sürünce bilginin Korkmaz?a ulaşmasını sağlayan iki isme daha ulaştı.

 

"Köstebekler" arasındaki iletişimi soruşturma dosyasında yer aldı. Mahkemenin "arama izni" verdiği 14 Ekim 2009 tarihinde şube müdürlüğü yaptığı iddia edilen bir polisin İçişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürü?nü arayarak, şüphelilerin ev ve iş yerlerinde arama yapılacağına dair bilgi verdiği, söz konusu müdürün ise AKP?li Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz?a telefon ederek, durumdan haberdar ettiği ortaya çıktı.

 

TEKNİK TAKİBE TAKILDILAR

Korkmaz`ın 14 Ekim 2009`da akşam saatlerinde Kanal 7 Yöneticilerinden Mustafa Çelik`i arayarak, savcıların Kanal 7 binasında ve Zahid Akman`ın da aralarında bulunduğu şüphelilerin ev ve iş yerlerinde arama yapacağı konusunda uyardığının tesbit edildiği bildirildi. Çelik`in aynı gün Kanal 7 Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Karahan`a ulaştığı ve durumdan haberdar ettiği söz konusu görüşmenin de teknik takibe takıldığı belirtildi. Karahan`ın Beyaz Holding çalışanı Ayşegül Sezgin`i arayarak delil olabilecek belgelerle ilgili "temizledin mi" dediği, Sezgin`in ise "Zahid Amca geldi. Bir şeyler karaladı. Onlar kalmış olabilir" şeklinde yanıtladığı görüşmede teknik takip sonucu ortaya çıktı.

 

DELİLLERİ TEMİZLEMİŞLER

Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz`ın ise "köstebeklik" iddiaları ile ilgili suçlamaları reddettiği öğrenilirken, Çelik ile yakın arkadaş olduğu için sık sık telefon görüşmeleri yaptığı ancak iddia edildiği gibi bir görüşmenin gerçekleşmediğini belirtti. Korkmaz, İçişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürü`nü ise tanımadığını öne sürdü. 15 Ekim 2009`da yapılan aramalarda ise şüphelilerin ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen bilgisayarların hard disklerinin ve belleklerinin 14-15 Ekim tarihinde silindiği tesbit edilmişti. Ancak savcılık tarafından görevlendirilen uzmanların bilgisayarların aramalardan bir gün önce temizlenmesi şüphe çekici olarak değerlendirilmiş, teknik takip tapeleri sonucunda da aramanın önceden haber verildiği tesbit edilmişti. Öte yandan, bilgisayarlarda silinen bilgilerin uzmanlar tarafından geri dönüşümünün de sağlandığı öğrenildi.

 

"SORUŞTURMA AKP`YE ULAŞTI YA DA..."

Bu arada partisinin Mersin?deki bayramlaşma törenine katılan CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner de Deniz Feneri soruşturmasındaki gelişmeleri değerlendirirken, ?Anlaşılıyor ki; soruşturma AKP`ye ulaştı ya da ulaşmak üzereydi, onun için `dur` demek gerekiyordu" dedi. "Deniz Feneri soruşturması ile ilgili yapılan muamele, kabul edilebilir bir şey değil" diyen Cihaner, şöyle devam etti:

 

"İktidar işine geldiği zaman falanca savcının adı geçtiği zaman, `Onun kılına bile dokundurtmayız` diyor, benzer şekilde daha evvel görevden alınmış, haklı haksız kişilerin mesleğe iadesi çok dramatik bir şekilde gerçekleştiriliyor ve bu anayasa değişikliğinin yapılmasında en önemli argümanlardan biri oluyor. Ama şu anda benzer şekilde aynı sıkıntıyı yaşayan yüzlerce yargıç, savcı olduğu halde bunu maalesef toplumun gözünden de kaçırıyor ve en son gördüğünüz noktada da `Deniz Feneri` gibi, belki de Türk hukuk sisteminin uluslararası saygınlık noktasında da sınav verdiği bir soruşturmada, doğrudan doğruya müfettişler eliyle, HSYK eliyle müdahale ediliyor.

 

"Kabul edilebilir bir şey değil, anlaşılıyor ki soruşturma AKP`ye ulaştı ya da ulaşmak üzereydi, onun için `dur` demek gerekiyordu. Bunu hemen benzer iddialar olan diğer soruşturmalardaki hakim, savcılarla ilgili yapılan muamelelerle karşılaştırın. Yüzlerce şikayet olduğu halde, kötüye kullanma iddiaları olduğu halde, delil uydurma iddiaları olduğu halde, gizli kalması gereken bilgilerin servis edilmesi bir vaka olduğu halde onlara hiç dokunulmadı ama ne hikmetse Deniz Feneri soruşturmasında süratle soruşturma izni verildi ve oradaki savcıların yetkileri kaldırıldı ve HSYK yedek üyesi olan bir savcının sorumluluğuna verildi. Kabul edilebilir bir şey değil, bu artık Türkiye`de referandumdan bu yana rejim değiştirme, sistem değiştirme operasyonunun ne noktaya geldiğinin, siyasi iktidarın gözünün ne kadar karardığının son göstergesi olsa gerek."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —