Kırıkkale'nin rüzgâr kızı: Semra Karaslan

Kırıkkale

1998 Çorum doğumlu. Semra henüz 3 yaşındayken ailesi Kırıkkale'ye taşınmış.O zamandan beri Kırıkkale'de yaşayan aile iyi kötü geçimini sağlıyor.Babası Su Tesisatçısı...İşyeri yok...Evinden gidiyor tesisat işleri olduğunda...Semra ilk ve ortaokulu Akşemset

16 yaş altında 1500 metrede Türkiye Birincisi... Geçtiğimiz yıl Dünya sekizincisi bu yıl da Türkiye birincisi olan ve dünya Şampiyonlarına katılmak için gereken süre sınırını aşan Semra Karaslan ve antrenörü Ali Dereli ile gazetemizde bir röportaj yaptık.

Habilhan Pehlivanlı: Semra Karaslan kimdir? Bize anlatır mısın?

Semra Karaslan: 1998 Çorum doğumluyum ama 3 yaşından beri Kırıkkale´de yaşıyorum. İlköğretimi Akşemsettin İlköğretim Okulunda tamamladım. Şimdi de Kırıkkale Spor Lisesinde okuyorum.

HP: Peki, neden atletizm? Sporla ve atletizmle nasıl tanıştın?

SK: Atletizme diğer antrenörüm Yasin Kisek vesilesiyle başladım. 8 sınıf öğrencisiydim. İlk yarışım Kırşehir´de oldu. 2 kilometre koştum ve sekizinci oldum. Daha sonra Ali Dereli Hocamla tanıştım. Bir yandan Yasin Hocam, bir yandan Ali Hocam ve arkadaşlarımla birlikte antrenmanlara başladım. İlk pist yarışmışımda 1500 metreyi 4.56 ile koşarak Ankara Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü adında 16 yaş altı Kulüplerarası Türkiye Şampiyonu oldum. Ardından salon yarışmalarında koşmaya başladım ve geçen sene 1500 metrede 4.34 ile 800 metrede de 2.13 ile Türkiye İkincisi oldum. Bir sonraki salon yarışımda 4.32,50 ile koştum. 50 saliseyle Dünya Şampiyonalarına katılmak için gereken barajı aşamadım. Geçtiğimiz hafta sonu ise 4.28 koşarak hem Dünya Şampiyonalarına katılmak için gereken barajı aştım hem de Türkiye Şampiyonu oldum.

HP: Geçen yıl Dünya sekizinciliğin var. Biraz da bundan bahseder misin?

SK: Evet, geçen yıl, 16 yaşındayken İsrail´deki Dünya Şampiyonasında elde ettim. Normalde 3 bin metrelik Kros Yarışlarında 3 bin 300 metre koştuk. Ardından Bakü´de Avrupa dokuzuncusu oldum. O yarışmada da Çin´deki Yıldızlar Dünya Olimpiyatlarına katılma barajını 10 saliseyle kaybettim.

HP: Milli Takıma ilk ne zaman girdin?

SK: Okullar arası müsabakalarda ilk milli takım yarışmam İsrail´deki yarışmaydı. Ardından Bakü´deki yarışmada yeniden milli takıma girdim.

HP: Sağlık Meslek Lisesi düşündüğünü söylemiştin. Ne değişti de Sağlık Meslek Lisesi yerine Spor Lisesi oldu?

SK: Küçüklükten beri düşüncem Tıp okumaktı. Beyin Cerrahı olmak istiyordum. Ailem de bir an önce işimi elime alabilmem için Sağlık Meslek okumamı, daha sonra da Tıp için ayrıca çalışmamı istiyordu. Fakat TEOG Sınavına gireceğim sene atletizme başlayınca bir anda her şey değişti. Antrenmanlara falan daha rahat katılabilmem için Spor Lisesine başladım.

HP: Senin bu sporcu yönünü kim keşfetti?

SK: Bunun ilginç bir hikâyesi var. İlk olarak okuldaki Beden Eğitimi Öğretmenim Selim Hoca beni Yasin Hocama tavsiye etmiş. O sıralarda koştuğum bir okullar arası yarışmada Yasin Hocam da beni görmüş. Hangi okulda olduğumu öğrendikten sonra da bizim okula gelmiş. Selim Hocam, çok iyi bir öğrencisi olduğunu söylüyor. Yasin Hocam da müsabakalarda bir öğrencinin çok iyi olduğunu, kim olduğunu bulmaya geldiğini söylüyor. Fakat ikisi de farklı kişilerden bahsettiklerin zannederek beni çağırıyorlar. Yanlarına gittiğimde ikisi de şaşırdılar. Meğer ikisinin de kastettiği kişi benmişim. Bu vesileyle atletizme başlamış oldum.

HP: Tüm bu başarılı çalışmalar belli bir disiplin, belli bir çalışma temposu gerektirir. Hem okul, hem spor birlikte nasıl yürütüyorsun?

SK: Öncelikle evde ya da dışarıda yediklerime içtiklerime, uyku düzenime çok dikkat ediyorum. Günlük mutlaka 1 antrenman yapıyorum. Kamp zamanlarında ise bu antrenman sayısı 2´ye çıkıyor.

HP: Kamplar okulunu olumsuz yönde etkilemiyor mu?

SK: Tam tersi, kamplarda daha fazla ders çalışma zamanı bulabiliyorum. Zaten okul derslerim bir önceki yılın tekrarı ve devamı olduğu için çok fazla zorlanmıyorum. Zaten okuldaki derslerimin çoğu spora yönelik dersler; Anatomi, Fizyoloji, Psikoloji gibi...

HP: Okuldaki başarı durumun nasıl?

SK: Okul derslerimde de çok başarılıyım. Geçem yıl okul birincisi oldum. Bu dönem de yine Takdir Belgesi aldım.

HP: Spor sana ne kazandırdı? Yaşıtlarına bu konuda ne tavsiye edersin?

SK: Ben spor yapmaya başladıktan sonra daha programlı, daha disiplinli bir hayatım oldu. Sorumluluklarımı daha çok önemsemeye başladım.

HP: Peki, Ali Hocam, biraz da size dönecek olursak... Semra´nın tüm bu başarılarının arkasında mutlaka iyi bir hoca, iyi bir çalıştırıcı desteği vardır. Bir de sizden dinleyebilir miyiz Semra´nın başarı hikâyesini...

Ali Dereli: 2 yıl önce bir Nisan ayıydı. Hava karlıydı. Biz buna rağmen Gençlik Spor İl Müdürlüğünün dışarıdaki sahasında antrenman yapıyorduk. Erkek sayımız yeterli olmasına rağmen yalnızca 2 kız atletimiz vardı. Takım olmak için de 3 sporcu olması gerekiyordu. Yasin hocayla birlikte Semra´yı denemeye karar verdik. Nitekim daha önce birkaç kez izlediğimiz Semra´dan ümitliydik... Semra öyle bir koşmaya başladı ki, bırakın kızları erkeklere fark atmaya başladı. O gün anladık Semra´nın nasıl bir yetenek olduğunu. Semra ilk ciddi yarışında kendi ekibimizdeki 2 yıl önce başlayan sporcularla ve diğer rakipleriyle birlikte 2 kilometre koşacaktı. Aksilik, o yarışa gitmeden önce de ayağını burkmuştu. Bu şartlar altında Semra´dan beklentimiz ilk 15´e falan girmesiydi. Fakat yarışın sonunda Semra 8´inci olmuş, Semra´dan en az 2 yıl önce bu spora başlayan atletlerimiz arasında en iyi dereceyi alan ise ancak 16´ncı olmuştu. Şu anda çalıştığımız çocuklarımızda Semra gibi cevherlerimiz çoğalmaya başladı. Semra´nın şampiyon olduğu yarışta, Semra´dan bir yaş küçük olmasına rağmen aynı kategoride yarışan Büşra da sekizinci oldu. Ayşe, 16 yaş altı kategoride altıncı oldu. Ama Semra´nın durumu çok farklı. Semra, aldığı Türkiye Şampiyonluğuyla Dünya Şampiyonası Barajını da geçti. Bu sonuçla 15-19 Temmuz tarihleri arasında Kolombiya´nın Kali şehrinde yapılacak olan Dünya Yıldızlar Atletizm Şampiyonasında ülkemizi temsil edecek.

HP: Hocam, spora ilgisi olan gençlerimize neler tavsiye edersiniz?

AD: Ben gençlerimizden ziyade ailelerine tavsiyede bulunmak istiyorum. Ünlü Balet Tan Sağtürk diyor ki, ?Sporun gençlerin derslerine olumsuz hiçbir etkisi yoktur. Tam tersi bu etki hep olumlu yöndedir.? Sürekli temel derslere çalışan bir çocuk bir süre sonra hem bu derslerden hem de genel olarak ders çalışmaktan sıkılıyor. Zaten 40 dakika sonra algı kalmadığı için bu süre sonrasında çalıştığı her şey boşa gidiyor. Bu yüzden çocuklarımızın hem psikolojik hem de fizyolojik sağlıkları açısından spor yapmaları şart. Bu onlarda rahatlama sağlıyor. En azından haftanın 3 günü atletizm, jimnastik, yüzme gibi spor dallarıyla uğraşmalarını şiddetle tavsiye ederim. Bu, derslerine de çok fazla olumlu etki yaratacaktır.

HP: Peki, Semra, senin arkadaşlarına, akranlarına ve ailelerine spora yönelik ne gibi tavsiyelerin olur?

SK: Öyle arkadaşlarım var ki, kendileri atletizmle ilgilenmeyi çok istemelerine rağmen aileleri buna karşı çıkıyor. Antrenörümün de dediği gibi, sporun hiçbir olumsuz yönü yok. Bence en az bir branşta sporla uğraşabilir, hatta bunu profesyonel olarak da yapabilirler.

HP: Senin ailenin ilk tepkisi nasıldı? Şimdi nasıllar?

SK: Ben Sağlık Meslek Lisesini kazandığım halde gitmeyip, Spor Lisesine başladığım için ilk başta çok tepkililerdi. Ancak başarılarımı gördükçe onlar da bana destek olmaya başladılar.

HP: Son olarak gazetemiz aracılığıyla neler söylemek istersiniz?

SK-AD: Öncelikle bizlere böyle bir fırsatı verdiğiniz için size ve Pusula Gazetesine çok teşekkür ederiz. Bizlere, imkânlar ölçüsünde her türlü desteği veren Gençlik ve Spor İl Müdürümüz Sayın Rıfat Ünlü´ye, Gençlik Ve Spor İl Müdürlüğümüzdeki değerli hocalarımıza ve özellikle de Yasin Kisek Hocamıza, her fırsatta bizleri ziyaret edip moral ve destek veren Sayın Valimiz Ali Kolat Bey´e ve ailelerimize çok teşekkür ederiz. İnşallah başarılarımız artarak devam edecektir.

HP: Ben de başarılarınızın artarak devam etmesini ve Kırıkkale´mizden nice ?Semraların? yetişip şehrimizin adını tüm dünyaya duyurmasını temenni ederim.