Kimse büyük konuşmasın

Kimse büyük konuşmasın

MHP MYK Üyesi Kırıkkaleli hemşerimiz Av. Halil Öztürk gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özgecan cinayetiyle gelişen duruma değinen Öztürk, milletin bir buhran içinde olduğuna işaret etti. Kimse büyük konuşmasın” dedi.

ALLAH’TAN RAHMET DİLEDİ

Özgecan’a Allah’tan rahmet dileyen, ailesine de başsağlığı dileklerini ileten Öztürk, “Öncelikle son günlerde hepimizi derinden yaralayan vahşeti kınıyor ve lanetliyorum. Özgecan kardeşimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. En kalbi duygularımla kederli ailesine de baş sağlığı diliyorum. Acıları çok büyük. Rabbim yardımcıları olsun. Sabırlar versin. Ama metanetleri hepimize çok büyük bir ders vermiştir. Rabbim tüm toplumumuzu tüm insanlığı böyle feci olaylardan korusun bu tür zalimleri de ıslah eylesin. Bu cinayete büyük tepki gösterilmiştir. Milletimiz haklı bir infialle caniye ve yardım edenleri protesto etmiştir. Son yıllarda gerek kanuni olarak ve gerekse sosyal düzenlemeler olarak gerekli girişimler tedbirler alınmaya çalışıldığı halde neden kadına, kıza, küçücük çocuklara yönelik şiddet artmaktadır?

SUÇLU KİMDİR

Yanlış nerde yapılmaktadır? Suçlu kimdir? Soruları akla gelmektedir.  Toplumumuz gerçekten bir buhrandan geçmektedir.  Buhran döneminin iyi analiz edilerek çözüm bulunması gereklidir.  Milletimiz siyasi olarak, ekonomik olarak, adalet ve kültürel alanda büyük bir bunalım içerisinde bulunmaktadır. Dini duygular ve değerler yıpratılmış siyasallaştırılmıştır.  Milletin örf ve adetleri yok edilmiş, ananeleri ile alay edilmiş, büyüklere saygı küçüklere sevgi andımızla sadece okullarımızdan kaldırılmamış tüm toplumumuzda yok edilmiştir. Böyle vahşetlerin bir daha yaşanmaması için yapılması gereken ne varsa konunun uzmanları akademisyenler,  bilim ve din adamları toplumumuza ışık tutmalıdırlar.

KİMSE BÜYÜK KONUŞMASIN

Eşref-i mahlûkat olan bir insan neden ve nasıl canavara dönüşebiliyor bunun çözümü muhakkak gereklidir.  Fertlerdeki bu psikolojik açmazların tahlili şiddeti doğuran sosyal ve siyasal iklimin analizi yapılmadan hiçbir yasal düzenlemenin bu tür olayların tam anlamıyla önüne geçebileceğini düşünmüyorum. Şiddet bir sonuçtur, tedavi edilmedikçe vicdanları kanatmaya devam edecektir. Televizyonlar önünde söylenen sözlere ve verilen demeçlere dikkat edilmelidir. “Ben olsam böyle yapardım, ben olsam şöyle asar-keserdim” diyenlere sesleniyorum “Ben olsam çok büyük konuşmazdım.”  Herkes en az merhumenin babası kadar sağduyulu olmalı ve kendisine nasıl bir insanım diye sormalı ve acılı aileyi daha fazla üzmeme adına dikkatli davranılmalıdır” dedi.