Tarih: 10.03.2015 01:15

Kadın mutsuzsa toplum mutlu olamaz

Facebook Twitter Linked-in

PARLAK BİR KARNEYE SAHİP DEĞİLDİR

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, her yıl tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından belirlenmiş uluslararası bir gün olduğunu hatırlatan Kırıkkale Aktif Eğitim Sen Kadın Kolları Başkanı Neriman Yıldırım, “Yapılan kutlama ve etkinliklerin amacı, insan hakları temelinde kadınların siyasi, sosyal ve ekonomik durumlarına dikkat çekmek, sorunlarının çözüm için duyarlılık ve bilinç oluşturmaktır. Bugün ülkemiz gerek insan hakları gerekse kadınlarımızın genel durumu açısından hiç de parlak bir karneye sahip değildir. Özellikle son yıllarda yaşanan hukuksuzluklar ve hak ihlalleri, sosyolojik olarak zaten kırılgan olan kadın hakları konusunda toplumda ciddi tahrifatlara kapı aralamaktadır” dedi.

ÜÇ TEMEL SORUN

Dünyada ve ülkede kadınların üç temel sorunu olduğunu açıklayan Yıldırım, “. Bunlar, emeğinin sömürülmesi, cinsel kimliğinin istismar edilmesi ve şiddettir. Milyonlarca kadın, tarımda, ev hizmetlerinde, çocuk bakımında her türlü güvenceden mahrum olarak düşük ücretle çalışmaktadır. Binlerce kadın, çalıştığı ortamlarda, sokakta, evde birilerinin ahlaki zaaflardan kaynaklı saldırılarına maruz kalmaktadır. Her yıl yüzlerce kadın, bizzat eşinden, ailesinden ya da başkalarından gördüğü şiddet sonucu zarar görmekte hatta hayatını kaybetmektedir. Sadece geçen yıl, resmi verilere göre 300’e yakın kadın cinayete kurban gitti. Binlercesi, şiddete, tecavüze, tacize kötü muameleye maruz kaldı. Ne yazık ki toplumdaki erkek egemen anlayış, hukukun işleyişinde de kendini göstermekte, kadınının varlığını tehdit eden davranışların failleri çoğu kez düşük cezalarla kurtulmaktadır. Oysa başta hayat hakkı olmak üzere, kadının her türlü hakkı uluslararası ve ulusal hukuk tarafından güvence altına alınmıştır. Bu nedenle, özellikle ölümle sonuçlanan vakalarda hukuk tavizsiz şekilde işletilmeli, hafifletici sebepler adı altında katiller lehine cezai indirimlere gidilmemelidir. Hukuki düzenlemelerimizde eksiklikler ve yanlışlıklar varsa bunlar vakit yitirmeden düzeltilmelidir.”diye konuştu.

BİLİNÇLENDİRME ÇALIŞMALARI TEŞVİK EDİLMELİDİR

Yıldırım, “En başta cinayetler olmak üzere, kadınları mağdur eden her konu, hukuki, sosyal, ekonomik, psikolojik ve dini boyutlarıyla ayrıntılı olarak ele alınmalı, toplumsal değerler sistemimiz ve kültürel kabullerimizde bulunan kadına ilişkin yanlış yargılar ayıklanmalıdır. Erkek egemen anlayış ve cinsel ayrımcılığa dayalı tutumlar yerine, toplumda daha eşitlikçi, daha hukuka dayalı, daha insani anlayışın hâkim olması için eğitimcilere büyük görevler düşmektedir. Bunun için, bir yandan okullarımızın eğitim müfredatında kadın haklarına hususi yerler verilirken, eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları ve medyanın bu konuda yapacağı eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları teşvik edilmelidir” şeklinde konuştu.

TOPLUM SÖZLERLE AVUTULMAMALI

Yıldırım, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Ne kadar işe yaradığı tartışmalı olan “evden uzaklaştırma”, “kelepçeli takip”, “koruma” gibi hizmetler yerine, bütün toplumda travmaya neden olan vakalar oluşmadan önlemeye yönelik yeni bir vizyon oluşturulmalıdır. Özellikle sorun yaşayan ailelere daha fazla danışmanlık ve rehberlik hizmeti, daha fazla eğitim, daha fazla maddi - manevi yardım ve toplumdaki sosyolojik bağları daha fazla güçlendirmeyi esas alan yaklaşımlar geliştirilmelidir. Bu konularda göstermelik, hamasi çalışmalar yerine sıkı takip edilen ciddi planlamalar yapılmalı, insanlar kendi kaderlerine terk edilmemelidir Bugün kadın haklarına ilişkin ülkemizdeki tablo, ne yazık ki asırlarca İslam Âlemine önderlik etmiş tarihi geçmişe sahip bir ülkeye ve topluma yakıştırılabilecek bir tablo değildir. Peygamber Efendimiz (SAV)’in ondört asır öncesinden gelen “Kadınlar size Allah’ın emanetidir” ikazına rağmen, bugün biz kimi açıdan küçük kızların diri diri toprağa gömüldüğü Arap coğrafyasının cahiliye döneminden çok da farklı olmayan tablolarla karşı karşıyayız. Bu toplumda töre adı altında genç kızların kendi aileleri tarafından katledilmesine, ahlaksız saldırılara, türlü işkence ve vahşetlerle parçalanmış kadın cesetlerine, genç kızların diri diri sanal ya da gerçek âlem bataklıklarına gömülmelerine tanıklık ediyoruz.

MUTLAK TÜKETİCİ HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLÜYORUZ

Sözde kadınlara hürriyet havariliği yapan yalancı özgürlük tüccarlarının tuzaklarında cinsel objeye, ucuz emek gücüne dönüşen kadınların belki de bilmeden kendilerine nasıl da zulmedebildiklerine şahit oluyoruz çağımızda. Fıtri farklılıkların ve tabiatının incelikleri üzerine “mutlak eşitlikçi” anlayışın kalın perdesi çekilmiş kadınlarımızın, nasıl erkekle vahşice yarıştırıldığını; Yaratıcı’nın mahiyetine yerleştirdiği derin hislerin “serbest piyasanın gizli eli” tarafından istismar edilmesiyle nasıl “mutlak tüketici”ye dönüştürüldüğünü fark etmiyoruz bile çoğu kez. Oysa hallerinden bihaber olduğumuz, acılarını görmezden geldiğimiz kadınlar, bu toplumun yarıdan fazlasını oluşturuyor. Erkeklerden oluşan diğer yarının da uzağında değil; anası, kız kardeşi, eşi, evladı. Onun sorunları bu toplumun tümünün sorunlarıdır. Kadınların öldüğü toplumda erkek de yaşayamaz. Kadının eziyet gördüğü, acı çektiği toplumda erkek de mutlu olamaz. Mutsuz ana mutlu çocuk yetiştiremez. Mutsuz çocukların yetiştiği toplumun da mutlu, güvenli, huzurlu olması mümkün değildir. Bu nedenle, devletiyle, siyasetçisiyle, sivil toplumuyla, akademisyeniyle, sıradan insanıyla hepimiz her soruna olduğu gibi, kadınlarımızın sorunlarına karşı da azami duyarlı olmak, çözüm aramak ve bulmak zorundayız. Çözüm için çıkılan yolların kendisinin soruna dönüşmemesi için de son derece hassas, ilmi, gerçekçi davranmalı; kendi çözümünü dayatan bir anlayışı değil, her katkıya açık, çoğulcu ve demokratik bir anlayışı esas almalıyız. Kadın hukuki hakları bakımından erkekle eşit kabul edilmeli, ancak sorunlarına karşı geliştirilecek çözümlerde erkekle aynı potada değerlendirilmek yerine, mahiyetinde derç edilmiş bulunan fıtri farklılıklarına, tabiatının sınırlarına azami hürmet gösterilerek bütün bunlara uygun hürriyetlerle donatılmalıdır. Aktif Eğitimciler Sendikası olarak, eğitim çalışanlarının ellerinin toplumun bütün kesimlerine ulaştığı bilinciyle, yarının çalışan, üreten, nesil yetiştiren bütün kadınlarını ve onların kıymetini bilecek erkeklerini daha bir özenle ve idealle yetiştirmeye kendimizi vazifeli biliyor, bütün olumsuzlukların giderilerek daha mutlu, daha huzurlu, daha güvenli bir geleceğin kurulması için gayretlerimizi sonuna kadar ortaya koyacağımızı ilan ediyoruz. Daha yaşanılabilir bir dünya için tüm kadınlarımızın Kadınlar Günü kutlu olsun.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —