16. yüzyılın ikinci yarısıyla 17. yüzyılın başlarında yaşadığı sanılan ve Anadolu?yu aydınlatan evliyalardan birisi olduğu bilinen Hasandede?nin Kırıkkale?nin merkeze bağlı Hasandede beldesindeki Mimar Sinan?ın kalfalara tarafından 1605 yılında yaptırılan cami ve türbesine gelen ziyaretçi sayısı Ramazanla birlikte hissedilir sayıda arttı. Hasan Dede Köyü`nün bulunduğu Teke Salan`da bir Bektaşi tekkesi kurduktan sonra topladığı askerlerle I. Viyana Kuşatmasına katılan ve bunun karşılığı olarak da kendisine bir çiftlik verilen Hasandede, Seydili aşiretinden bazı obaları da çevresinde toplayıp Hasan Dede köyünü kurdu.
Oğulları Şeyh Halil İbrahim, Şeyh Mustafa ile kızı Ümmühan Ana?nın müşterek türbelerinin bulunduğu Hasandede?ye ziyarete gelenler türbe ziyaretinde çeşitli dileklerde bulunuyorlar. Adak kurban kesip yemekler yapıyorlar. Türbeyi daha çok Bektaşi vatandaşların yanında devlet büyükleri de ziyaret ediyorlar. Parti liderlerinin hemen tümünün ziyaret ediği söylenen türbeyi son olarak ünlü modacı Cemil İpekçi?de ziyaret etti. İpekçi 400 yıllık tarihi bir şamdan hediye etti. 6. kuşaktan torunları tarafından bakımı ve koruması yapılan Hasandede türbesinin çevresindeki mezarlıkta da yakınlarının mezarları bulunuyor. Belediye tarafından beldenin Cumhuriyet meydanında birde heykeli bulunan Hasandede?nin ulvi gücünün olduğuna inanlar Cami ve Türbesini ziyaret ederek adaklarda bulunuyorlar.
Ziyaretçiler ayrıca Cami duvarındaki Hacer-ül-esved taşı olduğu söylenen taşa ellerini ve yüzlerini sürerek hac farizasını yerine getirdiklerine inanıyorlar. Cami duvarındaki taşın nasıl geldiği konusunda ise Hasandede?nin 6. kuşaktan torunu Haşim Demirhan 1570 yılında Mimar Sinan?ın kalfaları tarafından yapılan Caminin yapımı sırasında ustaların Camiye yakışır bir taş aramaları üzerine Hasan Dede?nin taşın geleceğini söylemiş olduğunu belirterek taşın Mekke?den geldiğini ve mucize eseri duvardaki yeri aldığını kaydetti. Haşim Demirhan taşın üzerindeki ??Güvercin?? figürünün de taşın buraya nasıl geldiğini anlattığını kaydetti.
Cami duvarı yapılırken uygun bir taş bulunamadığı için boş kalan yere Mekke?den gönderildiği söylenen taşın getirildiğinde güvercin olarak buraya tünemesinden sonra taş olduğu anlatılan taşın üzerinde birde güvercin figürü bulunuyor. Hasan Dede?nin torunu bu taşa insanların 400 yıldan bu yana ellerini yüzlerini sürerek hacı olduklarına inandıklarını da bildirdi.
HASANDEDE İLE İLGİLİ BİLGİLER
Horasan erlerinden olan Hasan Dede, Beydili aşiretine mensup küçük bir boyla 1562 yılında Horasan?dan Karaman?a geldi. Babası Karaman Ustucalı dergâhının piri Şeyh Yakup Fakih? dir. Bir süre Karaman?da yaşadıktan sonra bugünkü Hasan Dede beldesinin bulunduğu Teke salan?a gelip yerleşti. Beydili aşiretinden bazı obaları da çevresinde toplayarak Hasan Dede köyünü kurdu. Ünlü halk ozanı Eşrefoğlu ile aynı çağda, 16. yüzyılın ikinci yarısı ile 17. yüzyılın başlarında yaşadığı sanılan Hasan Dede? nin şu an ki yerleşim bölgesine 1579 yılında geldi. Dönemin Padişahı tarafından verilen beratla bu bölgeye yerleşmesi ve topraklarından vergi alınmaması sağlandı.
?Aşık Hasan ve Karpuzu büyük Hasan Dede adlarıyla da tanınan Gazi Aşık Hasan Dede, Türk Halk Edebiyatı?nın önde gelen isimlerinden birisi. Bektaşilerin en çok sevdiği ozanlardan biri olan Hasan Dede, 17. Yüzyılda yaşamıştır. Karaman?da medrese tahsilini tamamlamış, orduya katılarak Rumeli?nde bir çok savaşta bulunmuştur. Sazı ve sözü ile, dinsel telkinleri ile ordu mensuplarına moral vermiştir. Türk Halk Edebiyatında ve Alevi ? Bektaşi ozanlar arasında önemli bir yeri olan Hasan Dede iyi bir eğitim görmüş; Arapça ve Farsça bildiği için aruz ölçüsünü de şiirlerinde ustaca kullanmıştır. Ancak hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri, halk arasında daha çok bilinmektedir. Şiirlerinde ?Kul Hasan? ve ?Hasan Dede? mahlasını kullanmıştır.
Karaman?da medrese tahsilini tamamlamış, orduya katılarak Rumeli?nde bir çok savaşta bulunmuştur. Sazı ve sözü ile, dinsel telkinleri ile ordu mensuplarına moral vermiştir. Tamesvar?ın terki (1683), Budin?in düşmesi (1686), Belgrad?in kaybı (1688) gibi İkinci Viyana bozgunundan sonraki olaylar üzerine deyişleri, ağıtları vardır. 1695?te Padişah İkinci Mustafa, ozanın eserlerini beğenmiş, kendisi de şair olan Padişah, Hasan Dede?yi bol maaşla emekli etmiştir. İstanbul?da kalması istenmişse de Anadolu?yu tercih ederek bugün, kendi adını alan Hasandede köyüne yerleşmiştir. Hasandede, Kırıkkale?ye 10 km uzaklıktadır.? Hoca Ahmet Yesevi?nin yolunda yürüyen Hasan Dede, Kırıkkale?nin Hasandede kasabasına yerleşmiş; fakat buradan başka yerlere de gitmiş, bir dervis gibi birçok yerleri gezmiştir. O, Çukurova?da ne kadar kalmıştır, bilemeyiz; ama Kadirli?nin Elbistanlı köyünde adına türbenin yapılması, hakkında menkıbelerin anlatılması, onun orada bir süre kaldığının ve çok sevildiğinin bir işaretidir.
KIRIKKALE?DEKİ DİĞER CAMİ VE TÜRBELER
Şeyh Şamil Camii ve Türbesi: Sulakyurt ilçe merkezinde bulunan cami, Şeyh Şami tarafından 15. yüzyılda yaptırılmıştır. Değişik zamanlarda tahribata maruz kalmış, yapılan onarımlar sonucu mimari özelliklerini kısmen kaybetmiştir. İlçenin kurucusu Şeyh Şami?ye ait türbe de bu caminin yanında yüksekçe bir yerde bulunmaktadır. Bu türbe, yerli ve yabancı turistler tarafından sık sık ziyaret edilmektedir. Evliya Çelebi, asıl adı Hamza olan Şeyh Şami`nin saygın bir kişi olduğunu belirtmektedir.
Ballı Camii ve Türbesi: Kırıkkale?nin Balışeyh ilçe merkezinde bulunmaktadır. 12. yüzyılda, 1121 yılında inşa edildiği tahmin edilen yapının kimler tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Caminin tavan örtüsündeki ahşap işçiliği dikkat çekicidir. Koçubaba Camii ve Türbesi: Kırıkkale merkez ilçeye bağlı Koçubaba köyündedir. Cami ve türbe 15. yüzyıl yapısıdır. Ancak cami yeniden yapılmıştır. Türbe ise yapılan onarımlarla özgünlüğünü büyük ölçüde yitirmiştir. Sekizgen planlı ve sivri bir külahla örtülü olan türbede, Alevi Şeyhi Koçumbaba?nın sandukası bulunmaktadır.
Haydar Sultan Camii ve Türbesi: Keskin ilçesine bağlı Haydar Sultan köyünde Böyrek Dağları?nın eteklerinde yer almaktadır. Geç Roma ya da Erken Bizans dönemlerinde varolan muhtemel bir manastır üzerine inşa edilen Haydar Sultan Külliyesi, cami, türbe, hazire, çeşme ve kuyudan oluşmaktadır. Yapılan onarımlarla asıl hüviyetini kaybeden külliyeden günümüze Deliler Kuyusu adı verilen kuyu ile iki adet kitabe kalmıştır. Kırıkkale?nin ilçelerindeki Camiler ve Türbelere Hasandede Camisi ve Türbesine olduğu kadar olmasa da bölge halkı zaman, zaman ziyaretler gerçekleştiriyorlar.