Emeğin cinsiyeti olmaz
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, dünyanın her yerinde kadın işçilerle ilgili tablonun karanlık olduğunu söyledi, Kadın ve erkeğin ekonomik kriz de bile eşit olmadığını belirten Kavlak "Bizim itirazımız insanca yaşamayı çok görenleredir" dedi.
EMEĞİN CİNSİYETİ OLMAZ
Türk Metal Sendikası 18. Kadın İşçiler Büyük Kurultayı Büyük Anadolu Oteli`nin spor salonunda gerçekleştirildi. Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, AB Bakanı Egemen Bağış ve bazı AK Parti Ankara Milletvekillerinin de katıldığı toplantının açılış konuşmasını yapan Genel Başkan Pevrul Kavlak dünyanın her yerinde kadın işçilerle ilgili tablonun karanlık olduğunu söyledi, Kadın ve erkeğin ekonomik kriz de bile eşit olmadığını belirten Kavlak "Bizim itirazımız insanca yaşamayı çok görenleredir" dedi "Biz emeğin cinsiyeti olmaz diyenlerdeniz" diyen Kavlak, "Sayın Başbakanım bu ülkede birileri eline makası almış, bizim haklarımızı kırpıp duruyor" diye konuştu.
BAŞBAKAN ERDOĞAN?A SESLENDİ
Başbakan Erdoğan`a seslenen Kavlak, "Sayın Başbakanım bu ülkenin başından IMF belasını nasıl defettiyseniz, taşeron belasını da defedin kurtulalım" diyerek, taşeron işçilere zulüm yapıldığını ifade etti. Terör sorununa da değinen Kavlak, "Lanet olsun artık bu teröre. Lanet olsun bu vatanı kan gölüne çevirenlere. Artık bu kavga, bu terör bitsin istiyoruz. Biz artık bu soruna çözüm istiyoruz. Çözüm orada akan kanın durması, hayatın normale dönmesi ve yeniden kardeşçe yaşamak demek" diyerek, "Ay yıldızla bayrak misakı milli sınırları içinde dalgalandıkça her türlü çözüme varız ve biz bu konuda sizi destekliyoruz" dedi.
"`BİZ ŞEHİT GÖRMEK İSTEMİYORUZ` İFADESİ ÇOK YANLIŞ BİR İFADE"
Başbakan Erdoğan`ın konuşma yapmadan önce kurultay salonunda kendisine ayrılan bölümde ilacını alması dikkatlerden kaçmadı. Sendika Başkanı Kavlak`ın kürsüde konuşması uzayınca, Erdoğan da yanındakilere saatini göstererek konuşmanın uzadığına dikkat çekti. Bunun üzerine ise kürsüdeki sendika başkanına bir kâğıtla not gönderildi.
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜ KUTLADI
Salondaki kadın işçilere bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, 18. Kadın İşçiler Kurultayı`nın başarılı geçmesini dileyerek, ayrıca kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü`nü kutladı. Tüm emekçi, mazlum, mağdur ve ayrımcılığa maruz kalmış kadınlara gönülden selamlarını ilettiğini ifade eden Erdoğan, "Yeryüzünün tüm emekçi kadınlarını selamlıyorum" dedi.
FİLİSTİNLİ KADINLARI YAD ETTİ
Filistin`in mazlum ama onurlu kahraman kadınlarını yâd ettiğini söyleyen Erdoğan, "Suriyeli hanım kardeşlerimize buradan ayrıca ve hassaten selam gönderiyorum. Zulme karşı kahramanca direnen, diktatöre karşı onurlu bir duruş sergileyen sabırla, zafere doğru adım adım ilerleyen, Suriye`nin yürekli kadınlarını tebrik ediyorum. Sesleri çığlıkları, feryatları, ağıtları duyulmayan, Suriyeli kadınlara, Suriyeli annelere binlerce kez selam olsun diyorum. Hiç kimse duymasa da biz Suriyeli kadınların feryadını duyuyoruz, ağıtlarına ortak oluyoruz. Onlarla birlikte zulmün sona ermesi, aydınlığın hâkim olması içi dua ediyoruz" şeklinde konuştu.
ŞEHİTLİK KÜÇÜMSENEMEZ
Şehitlik konusuna da değinen ve şehitliğin küçümsenemeyeceğine vurgu yapan Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Anadolu`da, Trakya`da öyle anneler, kadınlar var ki onlara sadece bir selam göndermek yetmez. Onlar 9 ay 10 gün bebeklerini bedenlerinde taşıdı, onlar öpmeye, dokunmaya dahi kıyamadıkları bebeklerini en güzel ninnilerle büyüttüler, bebekleri konuştuğunda dünyalar onların oldu. Bebekleri yürüdüğünde o anneler adeta uçtu. Yemediler yedirdiler, giymediler giydirdiler, ana yüreğiyle selvi gibi delikanlılar yetiştirdiler. O delikanlıları, yiğitleri davul zurnayla, şanla şerefle askere yolladılar. `Biz şehitler görmek istemiyoruz` ifadesi çok yanlış ifade. Biz, `git oğlum git ya gazi ol ya şehit` ninnileriyle büyüdük. Çünkü biz şehitliği kendi medeniyetimizde, inanç değerlerimizde en yüksek, en yüce makam olarak, mevki olarak gören bir inancın mensuplarıyız. Onun için şehitliği âdeta küçümsemek veya görmek istemiyoruz gibi bir yaklaşım asla bize yakışmaz, gazilik, şehitlik yüce unvandır. Bu ifadeler bizim yüce Yaradıcımızın ayeti ile teyit ve tescil edilmiş bir ifadedir. `Onlara ölü demeyiniz, onlar diridirler ama siz bilemezsiniz`. Şehitler ölmez. O anaların evlatları vatanları için, evlatları için, milletleri için, ay yıldızlı bayrağın ve bu aziz milletin şerefli onurlu, geleceği için öne atıldılar, canlarını bu aziz millete feda ettiler. İşte o annelerin ben ellerinden öpüyorum."
"ANNELER İÇİN MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Başbakan Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde ise terör sorunun bitirmek için mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi. Hiç kimse bu sürece destek vermese bile annelerin gözyaşını dindirmek için mücadele edeceklerini belirten Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bakınız, bizim dinimizde cennet babaların ayağı altında değildir, kadınların da ayağı altında değildir. Cennet anaların ayağı altındadır, burası çok önemli. Tüm şehit annelerinin, o kahramanların kahraman annelerinin ellerinden öpüyorum. Şehitlerin annelerine hem de Türkiye kadınlarına bir kez daha şunu söylüyorum; İnşallah bu can, bu bedende olduğu müddetçe bu acıları dindirmek, bu terörü bitirmek, hem kanın hem gözyaşını durdurmak için mücadele vermeye devam edeceğiz. Hiç kimse yanımızda olmasa da anneler için bu mücadeleye devam edeceğiz. Tahriklere rağmen, sabotajlara rağmen, engellere rağmen, tüm kadınlar için tüm anneler için, tüm eşler için, tüm çocuklar için bu çabayı sürdüreceğiz. Biz artık ülkemizde yüreği tedirgin şekilde asker yolu gözleyen, her akşam yavrusuna dua ederek uyuyan, her sabah yavrusunun hayaliyle uyanan tedirgin, korkulu anneler görmek istemiyoruz. Biz artık bu topraklar üzerinde gözünü dağ yollarına dikmiş, teröre kaptırdığı evlatlarını acıyla bekleyen anneler görmek istemiyoruz. İstiyoruz ki, anneler asker yolunu, dağ yolunu değil, okul yolunu gözlesin. İstiyoruz ki anneler liseden, üniversiteden, iş yerinden gelecek oğullarını beklesin. İstiyoruz ki anneler eşleriyle her birlikte her akşam bir sofranın etrafında toplanıp huzuru kalp ile muhabbet etsin. Acı haberlerin gelmediği, evlat acısının dağ gibi yürekleri burkmadığı, ölüm haberlerinin annelerin, babaların, eşlerin, çocukların kollarını kanatlarını kırmadığı bir Türkiye özlüyor, işte böyle bir Türkiye için çırpınıyoruz."
"BU SÜREÇTE DUALARINIZI ESİRGEMEYİN"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, salondaki kadınlara seslenerek, "Sizlerden özellikle rica ediyorum. Kuzey`de ya da Güney`de tüm kadınlardan rica ediyorum. Ne olur bu süreçte hayır dualarınızı bizden eksik etmeyin. Bir çözüm sürecinin içindeyiz. Türkiye`yi huzura kavuşturmak, büyütmek, kardeşliğimizi yüceltmek için çıktığımız bu yolda hayır dualarınızı bizlerden esirgemeyin" diye konuştu. "Eğer bu ülkenin tüm kadınları `terörü dur` derse bu terör biter" diyen Başbakan Erdoğan, "Eğer bu ülkenin tüm kadınları tek yürek halinde `evlat acısına son` derse bu acı haberler biter. Eğer anneler evlatlarına sahip çıkarsa o evlatlarına terörün elinden çekip alırsa inanın bu kan gözyaşı biter. Annelerin ağladığı, kadınların acı çektiği hiçbir ülke mutlu ve müreffeh bir ülke olamaz. Eğer şu annelerin, şu kadınların gözyaşını dindirirsek inanın Türkiye bambaşka bir yer olur. Biz beyaz bir sayfa açtık. Biz, ayrımcılığı, reddi, inkârı, asimilasyonu sona erdirdik. Geçmişte yapılmış yanlışları telafi için yüzlerce adım attık" şeklinde konuştu. Hiç kimsenin doğarken kimliğini seçemediğine vurgu yapan Erdoğan, "Onun için yaratılanı yaratandan ötürü seveceğiz. Şimdi annelerden, kadınlardan bir adım bekliyoruz. Türkiye`nin yürekli kadınlarının bir adım öne çıkıp kana, gözyaşına, acıya son demelerini bekliyoruz" dedi.
TOPLUMA KORKU POMPALIYORLAR
Milliyetçilik konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, konuyla ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu: "Bakın değerli kardeşlerim birileri çıkıyor, ben milliyetçiyim diyerek sabah akşam topluma korku pompalıyor. Bu nasıl milliyetçiliktir, bu nasıl ulusalcılıktır. Sizin ecdat kadar cesaretiniz yok. Bizim ecdadımız korkmadı, biz de korkmayacağız. Bizim ecdadımız ürkek olmadı, biz de ürkek olmayacağız. Bizim ecdadımız, kendine güvensizlik içinde olmadı, biz de özgüven içinde olacağız. `Türkiye, bölünecek, parçalanacak` diye etrafa korku salan korkaklara ve komploculara inat, biz tıpkı ecdadımız gibi cesur olacak, cesaretle geleceğe yürüyeceğiz. Biz, 780 bin kilometrekare vatan topraklarında asla ameliyat yaptırmayız, asla operasyona müsaade etmeyiz. Bugüne kadar etmediğimiz gibi. Türkiye, binlerce yıllık bu topraklardaki birliğimiz, beraberliğimiz kadar büyüktür. Korkaklara, kendine güvenemeyenlere rağmen yolumuzda kararlı şekilde ilerleyeceğiz. Bu ülkenin ayağından prangaları sökecek, özgüven içinde, dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri konumuna yükselteceğiz."
"SEVSİNLER SİZİN ULUSALCILIĞINIZI"
Başbakan Erdoğan, kendilerinin yola çıkarken tek millet, tek bayrak, tek vatan dediklerini söyleyerek, bunu ise sadece Batı`da değil, Doğu`da da söylediklerini ifade etti. Erdoğan, "Bir yere git söyle, bir yere git söyleme yok. Birileri Hakkâri?de bir tane Türk bayrağı sallayamadı. Batı`ya gel Türk bayrağını salla, Hakkâri?de sallama. Böyle mi ulusalcılığınız sizin? Sevsinler ulusalcılığınızı" şeklinde konuştu. Kadına yönelik şiddete tepki gösteren Erdoğan, ayrıca kadın işçilerin kıdem tazminatıyla ilgili olarak da, "Hanım kardeşlerim kıdem tazminatı konusunda hiçbir kaygı taşımamasını sizlerden rica ediyorum" dedi. Kendilerinin işçinin aleyhine bir adım atmadıklarını kaydeden Erdoğan, "Kıdem tazminatıyla alakalı olan her şey spekülasyondur, sadece iktidarı yıpratmaya yöneliktir. Emek bizim için en kutsal değerdir, alın teri kurumadan çalışanın hakkının verilmesi bizim temel ilkemizdir" diye konuştu.
"TÜRK METAL`DE ÇALIŞANLARIN ACABA ALDIKLARI ÜCRET ORTALAMASI NEDİR?"
Başbakan Erdoğan, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak`ın konuşmasına gönderme yaparak, sık sık işverene yüklenildiğini kaydetti. Kavlak`a Türk Metal Sendikası`nda çalışanların maaşlarının ne kadar olduğunu soran Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "Başkanımızı dinlerken üzüldüğüm bir nokta da şu olmuştur; sürekli olarak işverenler yerden yere vurulmuştur. Şimdi bakınız, işçi ve işveren, bir elmanın iki yarısı gibidir. İşveren olmadan işçi, işçi olmadan işveren olmaz. Bunu görmemiz lazım. Örneğin bir fabrika kapatılmış olabilir, kapanabilir. Kapandığı zaman peki benim oradaki işçi kardeşim acaba maaşlarını, kıdem tazminatlarını nasıl alacaklar? Aynı şekilde, orayı da kapatırız, burayı da kapatırız. Peki bütün işçi kardeşlerimle beraber, onların aileleri, yavruları acaba nasıl geçinecekler? Şimdi benim Pevrul kardeşim de işveren. Hep `işçiyim, işçiyim` dedi de şu anda sen de işverensin. Sen de yanında çalışanlara ücret ödüyorsun. Doğrusu ben merak ediyorum. Türk Metal`de çalışanların acaba aldıkları ücret ortalaması nedir? Bu da önemli. Şimdi küfeyi her zaman sırtımızda taşıyacağız."
"TAŞERONLUK, SENDİKALARIN BİZE TEKLİFİDİR"