Tarih: 24.01.2012 06:21
Eğitimcilerin sorunları ağırlaştı
ÖZELLEŞTİRMEYİ TEMEL ALAN EĞİTİM POLİTİKALARI
Önceki yıllardan birikerek artan sorunların olduğunu dile getiren Eğitim Sen Kırıkkale Şube Başkanı Yüksel Şahin, eğitimde yeni sorunlar ve olumsuzluklarla karşı karşıya kalındığını öne sürdü. Şahin, ?2011?2012 Eğitim-Öğretim yılının ilk yarısının sonu itibariyle Türkiye?de eğitim sisteminin artık kronikleşen sorunları bütün ağırlığıyla varlığını sürdürmektedir. Eğitimin temel bir insan hakkı olması, kamusal finansman yoluyla bütün yurttaşlara eşit ve parasız olarak sunulması gerekirken, önceki hükümetlerin izinden giden AKP Hükümeti döneminde, eğitim hakkı aynı zamanda bir kamu hizmeti olmaktan çıkarılarak piyasa ilişkileri içine çekilmiş ve ticarileştirilmiştir.9 yıllık AKP iktidarı, piyasacı ve özelleştirmeyi temel alan eğitim politikaları ile eğitimi ve eğitim sistemini içinden çıkılması güç bir duruma sürüklemiştir. AKP bu süreci, bir taraftan yoğun siyasi kadrolaşma çabalarıyla yürütürken, diğer yandan demokratik, laik, bilimsel eğitim talepleri görmezden gelinmiş, bu yöndeki talepleri savunanlar baskılarla sindirilmeye çalışılmıştır.? diye konuştu.
ANGARYA İŞ YAPTIRIYORLAR
Şahin konuşmasının devamında ?Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, göreve gelmesinden kısa bir süre sonra ?öğretmenlerin 3 ay tatil yaptığını? iddia etmiş, öğretmenlerin okullarda ?sabah 8, akşam 5 mesai? yapacağını açıklamıştır. Aynı Bakan, ataması yapılmayan 300 bin öğretmene ?atanamıyorlarsa başka iş yapsınlar? diyerek eğitime şaşı baktığını ortaya koymuştur. Öğretmenlerin 3 ay tatil yapmadığını çok iyi bilen Milli Eğitim Bakanı, eğitim alanında hayata geçirilecek projelerine kamuoyu desteği sağlamak için eğitim emekçilerini kullanmış ve esas amacının eğitimde angarya çalışma uygulamalarını hayata geçirmek olduğu kısa sürede anlaşılmıştır. 2011-2012 eğitim öğretim yılı başından itibaren öğretmenler asli görevleri dışında ?Öğrenci Koçluğu?, Eğitim Harcamaları Anketi (TEFBİS), İlköğretim Kurumları Standardı Anketi (İKS), mahallelerde okuma yazma bilmeyenlerin tespiti , vb gibi ek çalışmalar yapmaya başlamışlardır. Eğitim-öğretim yılı başında gündeme getirilen ADEY, RİDEF, RİTA, ?Aile Öğretmenliği Projesi? ?Ana-kız okuldayız? projesi vb gibi uygulamalarla, öğretmenleri mesai saatleri dışında angarya ve esnek çalıştırmaya dönük çalıştırma uygulamaları hızlanmıştır.? Şeklinde konuştu.
15 YILA ÇIKARILABİLİR
Eğitim emekçilerini daha yoğun çalıştırmayı hedefleyen performans değerlendirme uygulaması pilot illerde başlatıldığını ifade eden Şahin ?Artan iş yükü nedeniyle eğitim emekçilerinin görevini sağlıklı bir şekilde yerine getirmesi her geçen gün zorlaşmaktadır.
Zorunlu eğitimin kendi içinde kademelendirilerek 4+4+4 şeklinde 12 yıla çıkarılması için çalışmalar yapıldığı basına yansımıştır. İlköğretimin bir bütün olarak değerlendirilmesi yerine 4+4 şeklinde belirlenmiş olması, ister istemez imam hatip okullarının orta bölümlerinin yeniden canlandırılması tartışmalarını gündeme getirmiştir. Her ne kadar düzenleme ?mesleğe yönelme? şeklinde ifade edilse de, ilköğretim dördüncü sınıfta okuyan bir çocuğun pedagojik olarak, kendi iradesiyle meslek seçimine yönelmeyeceği ortadadır. Eğitim Sen, eğitimin 2 yıl okul öncesi 9 yıl kesintisiz ilköğretim ve 4 yıl da ortaöğretim olmak üzere toplam 15 yıla çıkarılmasını önermekte, bunun için gerekli altyapı çalışmalarına bir an önce başlanmasını savunmaktadır.? Şeklinde konuştu.
SORUNLARIN ÜSTÜ KAPATILIYOR
Şahin ?Yıllardır ülke gündeminde olan ?zorunlu din dersi? uygulaması, AİHM ve yüksek yargı kararlarına rağmen sürdürülürken Milli Eğitim Bakanlığı, her fırsatta din dersi verilen alanları artırmaya çalışmıştır. Normal çocuklara din dersinin zorunlu olduğunun tartışıldığı bir dönemde Bakanlık, otistik çocuklara da din kültürü ve ahlak bilgisi dersini zorunlu hale getirerek, eğitimin dinselleştirilmesi uygulamalarında sınır tanımadığını göstermiştir. Üstelik bu yapılırken otistik çocukların en fazla ihtiyaç duyduğu ders saati azaltılmıştır. Beden Eğitim dersi 4 saatten 3 saate indirilerek Din Kültürü dersi konulmuştur. Üstelik okullarda din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olmadığı durumlarda bu derslerde beden eğitimi öğretmenleri görevlendirilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı Fatih Projesi (Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi Geliştirme) kapsamında yaklaşık 12 bin tablet bilgisayar dağıtılacağını, okulların bin 496 akıllı tahtayla donatılacağını açıklamıştır. Fatih Projesi kapsamında Ulaştırma Bakanlığı ve Vestel Elektronik iştiraki Vestel Dijital Üretim arasında akıllı tahtalar için 339.6 milyon liralık bir sözleşme imzalanmış ve eğitim hizmetinin giderek derinleşen sorunlarının üstü süslü söylemlerle kapatılmak istenmiştir.?dedi.
CİDDİ BİR ÇELİŞKİ VAR
?Fırsat eşitliğini Fatih Projesi ile sağlayacağını söyleyen MEB?in sadece sermaye çevrelerine, büyük şirketlere böylesi projelerle borsadaki hisselerini harekete geçirecek büyük fırsatlar sunduğu açıktır? diye konuşan Şahin ?Yıllardır işaret ettiğimiz ve çözümü noktasında da çeşitli önerilerde bulunduğumuz kronik eğitim sorunlarını görmek istemeyen MEB?in öncelikli olarak Fatih Projesine eğilmesi manidardır. Sorunların altını her çizdiğimizde bütçenin kısıtlılığından bahsedenlerin milyonlarca liralık ihaleler gerçekleştirmesi ile kimlere fırsat yaratılmak istendiği açıkça görülmektedir. Eğitimi ?teknoloji odaklı? hale getirmek isteyen MEB?in Bilişim Teknolojisi dersini 4. ve 5. sınıflarda kaldırması; 6, 7 ve 8. sınıflarda da seçmeli hale getirmesi ile Fatih projesi ile ulaşılması istenen hedefler arasında ciddi bir çelişki bulunmaktadır. Eğitim sistemi içinde çeşitli proje ve modellerle büyük şirketlerin bir daha çıkmamak üzere sokulmak istenmekte, eğitim hizmetinin tamamıyla ticarileştirilmesi hedeflenmektedir.? şeklinde konuştu.
ALT YAPI YETERSİZ
2011-2012 eğitim öğretim yılının birinci yarıyılı itibariyle eğitimde yaşanan sorunlar sıralayan Şahin, ?AKP?nin eğitime bütçeden yüksek oranda pay ayrıldığı ve okullaşma oranlarındaki artışa ilişkin çizdiği olumlu tabloya karşın çok sayıda çocuk eğitim hakkından yararlanamamaktadır. Bakanlık, özellikle okul öncesi eğitim oranlarının arttığını iddia etse de, adrese dayalı kayıt sistemine göre açıklanan rakamlar gerçeği yansıtmamakta, Türkiye?nin pek çok bölgesinde, özellikle okul öncesi eğitimde kayıtlarda görülen öğrenci sayısı ile okula devam eden öğrenci sayısında belirgin bir fark bulunmaktadır. MEB, pek çok konuda olduğu gibi, bu konuda da sadece kendilerine iletilen rakamları açıklamakta, bu rakamların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ile ilgili herhangi bir inceleme yapma ihtiyacı hissetmemektedir.
Okulların fiziki yapı ve donanım açısından yaşadığı eksiklikler sağlıklı bir eğitim hizmetinin verilmesini güçleştirmektedir. Okulların büyük bölümünde araç-gereç, kütüphane, altyapı donatım yetersizlikleri sürmektedir.? diye konuştu.
TÜRKİYE ORTALAMASININ ÜZERİNDE
Resmi rakamlara göre Türkiye?de ilköğretimde derslik başına ortalama öğrenci sayısı 31, orta öğretimde 34, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Mersin, Gaziantep, Urfa, Diyarbakır, Batman, Van ve Ağrı?da derslik başına ortalama öğrenci sayısı Türkiye ortalamasının üzerindedir. Sadece İstanbul?da derslik başına ortalama öğrenci sayısı ilköğretimde 45, orta öğretimde ise 41? olduğunu vurgulayan Şahin, ?Türkiye?deki okulların halen üçte ikisinde ikili, üçte birinde tekli eğitim yapılmaktadır. Sınıf mevcutları geçmişe göre azalmasına karşın, özellikle yoksul, emekçi ailelerinin yaşadığı bölgelerdeki okullarda kalabalık sınıflarda eğitim-öğretim yapılmaya çalışılmaktadır. Kalabalık sınıflarda eğitim hem öğretmenler hem de öğrenciler açısından önemli bir sorun olmayı sürdürmektedir. Birleştirilmiş sınıflar ve taşımalı eğitim uygulamasının yaygınlığı eğitim sisteminin öncelikli sorunları olmayı sürdürmektedir. 2011?2012 eğitim öğretim yılı itibariyle 15.961 ilköğretim okulu taşımalı eğitim kapsamına alınmıştır. Ülke genelinde taşıma merkezi ilköğretim okullarının sayısı ise 5.956?dır.?dedi.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —