Din Anlayışını Yeniden Anlatmaya İhtiyaç Var
Kırıkkale Üniversitesi Yahya Kemal Konferans Salonu´nda ?Cami ve Kitap´ konulu panel düzenlendi. KÜ İslami İlimler Fakültesi ve Kırıkkale İl Müftülüğü tarafından düzenlenen panelde İslam tarihinde ve medeniyetimizde cami ve kitap birlikteliği anlatıldı.
CAMİLER ALLAH´A EN SEVİMLİ OLAN YERLER
Açılış konuşmasını yapan Kırıkkale İl Müftüsü Bekir Gerek, ?Camiler yeryüzünde Allah´a en sevimli olan yerlerdir. Yeryüzünün cennet bahçeleridir. Allah´ın adının en çok anıldığı, Allah´a secdelerin ve topluca ibadetlerin yapıldığı kutsal mekânlardır. Birlik ve beraberliğin, barışın ve kardeşliğin ilham kaynağıdır. Cennet vatanımızın manevi tapularıdır. Okunan ezanlar ve salalar ise bağımsızlığımızın en güzel ilham kaynağıdır. Bunun en canlı örneğini 15 Temmuz´da yaşadık? dedi.
İSLAM MEDENİYETİNDE CAMİ VE KİTAP AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ
Kitabın cami ile buluşmasının Hz. Peygamber (SAV) dönemine kadar uzanan bir buluşma olduğunu belirten Kırıkkale İl Müftüsü Bekir Gerek, ?Kuranın ?Oku´ emri sadece Kuran okumak değildir. Kuranın yanında kâinatı okumak, hayatı okumak, kendini okumak, ahireti okumak, din ve sosyal ilimler, fen ilimleri de okumaktır. Bizim medeniyetimizde medreselerin, okulların bağımsız inşasından önce eğitim ve öğretim merkezi camiler ve mescitler olmuştur. Dolayısıyla İslam medeniyeti cami ile kitabın birbirinden ayrı düşünülemeyeceği bir medeniyettir. Diyanet İşleri Başkanlığı toplumumuzun dikkatini okumaya çekmek, caminin huzurlu atmosferi ile kitabın güvenli limanı arasında bir ilişki kurarak medeniyetimize atıfta bulunmak adına bu yıl Camiler Haftası´nın temasını cami ve kitap olarak belirlemiştir? şeklinde konuştu.
CAMİLER VE DİN GÖREVLİLERİ ÖNE ÇIKIYOR
Kırıkkale İl Müftüsü Bekir Gerek´in ardından konuşma yapan Rektör Prof. Dr. Ekrem Yıldız, ?Diyanet İşleri Başkanlığımızın çok hayırlı faaliyetleri var. Bunlardan biri de camileri bir toplum merkezi haline getirme projesi. İçinden geçtiğimiz dönem camileri, din görevlilerini daha bir öne çıkarıyor, çıkarmalıdır. Çünkü yaşadığımız tablo adına dini cemaat denen bir tablonun oluşturduğu sakat tablodur. Bu tabloyu düzeltmek, İslami ilimler fakültelerimize, ilahiyat fakültelerimize, Diyanet İşleri Başkanlığımıza, müftülüklerimize, din görevlilerine düşüyor. Dini, sahih din anlayışını yeniden anlatmaya ihtiyaç var. Bu yüzden biz bu sene, İslami İlimler Fakültemizdeki hocalarımızla bir araya geldik. 2016-2017 yılında sahih din anlayışı bağlamında konferanslar vereceğiz, toplantılar düzenleyeceğiz. Bir program belirlendi, konular belirlendi ve inşallah alanının uzmanı konuklar gelecek. Gönül ister ki bu programlara bütün öğrencilerimiz iştirak etsin. Buna hepimizin ihtiyacı var? dedi. Konuşmaların ardından panel kısmına geçildi. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eyüp Baş´ın yönettiği panelde Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Mehmet Akkuş ve Üniversite İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Davut Şahin panelist olarak yer aldı.
CAMİ VE KİTABI BİRLEŞTİRMEK LAZIM
Dini edebiyatımızda cami ve kitap kültürü üzerine konuşan Prof. Dr. Mehmet Akkuş ?Günümüzde kitabın camiden uzaklaştırıldığı görülüyor. Eskiden caminin yanında bir kütüphane vardı, onun yanında tekke ya da zaviye vardı ve onun yanında da medrese vardı. Hepsinin ana malzemesi de kitaptır. Günümüzde artık bu böyle değil. Demek ki biz kütüphaneleri, kitapları camilerden uzaklaştırdık. Günümüzün hatası şudur: Kitap okurken kitabı anlayıp anlamadığımızı bilmiyoruz. Cami ve namaz bizi kötülüklerden uzaklaştıracaktır. Biz camiyi imar eden bir milletiz ama caminin bizi imar etmediğini görüyoruz. Biz teraziyi tutturamıyoruz. Bu ölçüyü sağlayamıyoruz. Cemaat caminin içini değil de bahçesini seviyor, orada da kitap yok. Dolayısıyla cami ile kitabı, kitapla; kitap okuyanı ve dinleyeni birleştirmek lazım? dedi.
EHLİ SUFFE´NİN GÜNÜMÜZE ÖRNEK OLACAK ÖZELLİKLERİ
Üniversitemizin İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Davut Şahin, Suffe gençliğinin günümüz gençliğine örnek olacak niteliklerini anlattı. Muhammed Hamidullah´ın ifadesiyle Suffe´nin İslam´ın ilk üniversitesi olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Davut Şahin ?Suffe, Mescidi Nebevi´ye bitişik gölgeliğin adıdır. Evi olmadığı için orada barınan insanlar var. Ayrıca evi olduğu halde Hz. Peygamber´den (SAV) dini eğitim ve öğretimini bizzat almak, Kur´an vahyini öğrenmek, dinlemek amacıyla Allah rızası için orada bulunan insanlar var.? dedi. Suffe ehlinden alacağımız örneklerin çok önemli olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Davut Şahin ?Suffe gençliğinin günümüze örnek olacak ilk özellikleri davalarının olmasıdır. Kendimize sormalıyız: Bizlerin Allah yolunda olduğumuzu sözlerimiz ve davranışlarımız ne kadar gösteriyor? Suffe gençliğinin ikinci örnek özelliği ehliyet ve liyakat sahibi olmalarıdır. Ehli Suffe dönemlerine iz bırakan ve sonrasında da İslami ilimlerde kaynak olan kimselerdir. Ehliyet ve liyakat sahibi olmak o kadar önemlidir ki Hz. Peygamber (SAV) kıyametin kopma nedenini liyakatsiz ve ehliyetsiz kişilerin iş başına gelmesi olarak bize ifade etmektedir. Bu sebeple Ehli Suffe´nin liyakat ve ehliyet hususu bizim için önemli bir örnektir. Alacağımız üçüncü örnek ise ilim ve hayâ birlikteliğidir. İlim ehli olan Suffe gençliği ilimlerini hayâ ile süslemişlerdir. Dördüncü örnek ise ilim ve ibadet birlikteliğidir. Caminin bir kısmında yer alan Ehli Suffe ibadeti kesinlikle bir namaz, oruç olmaktan öte görerek ilim öğrenmenin de bir ibadet olduğunu yaşayarak göstermişlerdir. Beşinci örnek ise ilim ve amel birlikteliğidir. İlimsiz amel, amelsiz ilim olmaz. Cami ve kitap denildiğinde Ehli Suffe´nin bu özellikleri aklıma geliyor? diyerek sözlerini tamamladı.