Tarih: 20.11.2013 20:58

Dershane ihtiyacı hiç bitmez

Facebook Twitter Linked-in

TOPLUMUN İHTİYACINA GÖRE YATIRIM YAPILIR

Başkan Gök, yaptığı yazılı açıklamada, dershaneleri kapatma girişiminin Anayasanın teminatı altındaki teşebbüs hürriyeti ile çelişmekte olduğunu bildirdi. İş dünyasının toplumun ihtiyaçlarına göre yatırım ve girişimlerini ayarlama hakkına sahip olduğunu ifade eden Gök, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Yapılan işin kanunlara aykırı olmadığı sürece, toplumun ve ülkenin genel menfaatlerini zedelemediği sürece Anayasa teminatı altında olduğuna dikkat etmek gerekir. İş dünyası olarak ülkemize ciddi zarar vereceği endişesini taşıyoruz. Hükümet bu görüşleri dikkate alarak hata da ısrar etmemelidir. Kentimizde 11 dershane bulunmaktadır. Bu dershanelerde 120 öğretmen, 45-50 personel çalışmakta ve ortalama 7 bin– 7 bin 500 öğrenci eğitim görmektedir.

 

EKONOMİK BİR YANI YOK

Türkiye genelinde ortalama yıllık ücreti bin 500-2 bin lira olan dershaneleri kaldırıp fiyat aralığı 10 bin ile 20 bin lira arasında değişen özel okulları alternatif olarak sunmanın ekonomik bir yanı yoktur. Anayasanın 48. maddesine göre, "Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir." ifadesi yer almaktadır. Türkiye Cumhuriyeti`nin demokratik hukuk devleti ilkesinin altını dolduran hürriyetlerden biri olan teşebbüs hürriyetinin meclis marifeti ile de olsa gasp edilmesi, kısıtlanması kabul edilemez. Bu açıdan Milli Eğitim Bakanlığı`nın dershaneleri kapatmak üzere hazırladığı kanun taslağı, Anayasa`nın 48. maddesi ile devletin temel amaç ve görevlerini tanımlayan 5. maddesine aykırıdır. Kanunlar Anayasa`ya aykırılık teşkil edemeyeceğine göre Milli Eğitim Bakanlığı`nınn gece yarısı girişimini TBMM onaylarsa, hukuk devleti ilkesi ağır yara alacaktır.

 

DERİN SESSİZLİK

Hal böyle iken iş dünyasındaki derin sessizliği izah etmek zor olacaktır. Mevcut eğitim sistemimizde özel ders ihtiyacını karşılayan özel dershaneler ile okullarımızın işlevleri farklıdır. Özel ders ihtiyacı alınacak önlemlerle azaltılabilir, ancak ortadan kalkmaz. Dünyadaki örnekler ve uygulamalar da bu yöndedir. Unutmayalım ki, dershaneler ihtiyaçtan doğmuştur ve bu ihtiyaç devam etmektedir.” dedi. Gök, dershanelerin rant odağı gibi gösterilmesine de anlam veremediklerini belirterek, bu müesseselerin özel okullara gidemeyen, özel ders alamayan orta ve dar gelirlilerin elindeki tek alternatif olduğunu bildirdi.

 

ÇOCUKLARA HİZMET VERİYOR

Anadolu`nun ücra köşelerinden dershanelere devam ederek en iyi okullara giriş hakkı kazanmış öğrencilerin, dershanelerin katkısıyla bu fırsatı yakaladığını kaydeden Gök, açıklamasını şöyle sürdürdü: “TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu özel dershanelerin varlığının tartışma konusu yapılmasının buradaki yönetici, öğretmen ve diğer çalışanlar ile öğrenciler üzerinde geleceğe yönelik ciddi kaygılar oluşturduğunu vurgularken, bazı verileri de paylaştı. 4 bine yakın özel dershane, özel ders alamayan 1,5 milyon dar gelirli ve orta halli ailenin çocuğuna hizmet veriyor. 50 binden fazlası öğretmen olmak üzere 100 bini aşkın çalışanıyla önemli bir istihdam alanı. Bakanlar ve bürokratlar bile çocuklarını dershaneye gönderiyor. Dershaneler birkaç istisna dışında, öğretmenler tarafından az sermayeyle kurulmuş, yoğun emekle çalışan küçük işletmelerdir” diye konuştu.

mat="tr�� Nmho*H&itle"/>

Ankara`da Gezi Parkı odaklı eylemlere katıldığı gerekçesi ile hakkında dava açımlan Yargıçlar Sendikası Başkanı ve Çankırı Hakimi Ömer Faruk Eminağaoğlu`nun, yargılanmasına başlandı

MAHKEMEYE İTİRAZ ETTİLER

Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına, sanık Eminağaoğlu, avukatları Ahmet Akgül, Turgut Kazan ile 20 avukat katıldı. Duruşmada müdafi avukat Ahmet Akgül, Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinin yetkisiz olduğunu düşündüklerini belirterek, bu konuda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Genel Sekreterliğine yazdıkları yazıya istinaden verilen cevapta, Çankırı Ağır Ceza Mahkemesine en yakın Ağır Ceza Mahkemesinin HSYK`nın 3. Dairesinin 7 Şubat 2013 tarihli ve 9 sayılı kararıyla Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi olarak belirlendiğini kaydetti.

Bunun doğru olmadığını öne süren Akgül, şöyle konuştu:

"Sungurlu Ağır Ceza Mahkemesinin bulunduğu yerin Çankırı`ya mesafesi 96 kilometredir. Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesinin bulunduğu yer ise 103 kilometredir. Bu hususun mahkemenizce değerlendirilmesini talep ediyoruz. Bu konuda karar verme yetkisi HSYK`ya değil, mahkemenize aittir. Mahkemenizin bu konuda bir karar vermesini talep ediyoruz" dedi.

Sanık Eminağaoğlu savunmasında, önceki savunmalarını aynen tekrar ettiğini, eylemlerinde herhangi bir suç ve suç unsuru bulunmadığını belirterek, "Bu nedenle beraat kararının verilmesini talep ediyorum. Mahkeme aksi kanaatte ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etmiyorum. Çünkü ortada bir suç unsuru bulunmamaktadır" dedi.

Duruşma eksikliklerin giderilmesi için 15 Ocak tarihine ertelendi. 

 

İddianame

 

Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcısı Musa Durmaz`ın hazırladığı iddianamede şüpheli Ömer Faruk Eminağaoğlu`nun suç tarihi 15 Haziran saat 22.30 sıralarında çeşitli sivil toplum örgütlerinin organizesinde CHP Milletvekilleri Nur Serter, Emine Ülker Tarhan, İdris Yıldız ve İzzet Çetin`in de bulunduğu yaklaşık 300 kişilik grubun Ankara`nın Çankaya ilçesi J.F. Kennedy Caddesi`nde toplandığı belirtildi.

Caddenin araç trafiğine kapatıldığı saat  23.15 sıralarında toplanan grubun sayısının 600`e ulaştığı, grup içerisinde bulunan ve eski YARSAV Başkanı olan şüpheli Emin Ağaoğlu`nun da diğer CHP milletvekilleriyle hareket ettiğinin vurgulandığı iddianamede, "Şüphelinin yargılanmasının 2802 sayılı kanunun 93. Maddesi uyarınca yapılarak eylemine uyan 2911 sayılı kanunun 23. Maddesi delaletiyle aynı kanunun 28/1-son ve 32/1 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına, hakkında TCK`nın 53 maddesinin tatbikine karar verilmesi kanun adına talep ve iddia olunur" denildi. 

Duruşmayı CHP Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu,  YARSAV Başkanı Murat Arslan ile bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda avukat takip etti.

 

-" Mücadelemizi her ne olursa olsun sonuna kadar sürdüreceğiz"

 

Duruşmanın ardından gazetecilere açıklama yapan Ömer Faruk Eminağaoğlu, Türkiye`de yargıdaki örgütlenme konusunda hükümet üzerinden her türlü baskının yapıldığını öne sürdü.

Bu baskının yeni bir halkasının ve örneğinin yaşandığını iddia eden Eminağaoğlu, şunları söyledi:

"Demokratik hakların kullanılması maalesef Türkiye`de suç olarak görüldüğü için demokratik ortamın sağlanmasına yönelik çabamız, mücadelemiz suç olarak görüldüğü için biz de burada yargı önüne çıkarıldık. Hükümet bir taraftan AB`ye yargıda sendika kurulduğunu bildiriyor, öte tarafta Yargıçlar Sendikası Başkanı olarak demokratik haklarımızı dahi kullandığımız ortamlarda bizi yargı önüne çıkarıyor. Yargıçlar Sendikasını yok sayıyor. Bu dönemde Türkiye`de hukuk üzerinden, sistem, her şey dizayn edilmeye, hizaya getirilmeye çalışılıyor. Artık buna son verilsin. Bizim amacımız ve mücadelemiz de bu. Hukuk herkes için olsun diyoruz. Çünkü Türkiye Cumhuriyetinin temeli hukuktur ve hukuk devletini yaşatmak için de bu mücadelemizi her ne olursa olsun sonuna kadar sürdüreceğiz."

 

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu 

 

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise bütün davalarda talep ettikleri şeyin adil yargılanma hakkına koşulsuz saygı duyulması olduğunu bildirdi.

Adil yargılama hakkına saygı duyulduğunda zaten suçlu, suçsuz, doğru, yanlış, haklı, haksızın birbirinden ayrılacağını anlatan Feyzioğlu, "Umut ediyorum, devamı adil yargılamayı zorlamadan gelir, esasa ilişkin şu aşamada söyleyeceğimiz bir şey yok ama adil yargılanma hakkının eksiksiz yerine getirilip getirilmediğini biz burada gözlüyoruz, takip ediyoruz. Elbette bu anlamda kimseyi de yalnız bırakmıyoruz" şeklinde konuştu. - Kırıkkale

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —