Tarih: 13.02.2012 06:06

Cüzzam hastalığında erken teşhis önemlidir

Facebook Twitter Linked-in

CÜZZAM NEDİR
Cüzzam hastalığının önlenebilir bir hastalık olduğunu belirten İl Sağlık Müdürü Bediha Türkyılmaz, ?Cüzam tanısı kolay, tedavisi kesin, erken tanı konduğunda önlenebilir, çağdışı bir hastalıktır.Dünyanın geri kalmış ülkelerinde, açlık, yoksulluk, yaşam ve temizlik koşullarının kötülüğü, sağlık hizmetlerinden yararlanamama, iyi beslenememe, aşırı üreme, iç savaşlar, sürekli göçler gibi nedenlerle kökü kazınamamaktadır. Bu haftanın amacı, toplumun cüzam ve cüzamlıya karşı oluşan yanlış inançlardan, bilgisizlikten kaynaklanan korkularını önleyerek cüzam hastalığının erken teşhis edilmesinin sağlanması, dünya standartlarına uygun bir şekilde tedavisi ve izlenmesiyle hastaları topluma kazandırmaktır. Dünya Sağlık Örgütü?nün verilerine göre, dünyada her yıl yaklaşık 200.000 yeni Lepra vakası tedaviye alınmaktadır. Lepraya bağlı olarak çeşitli sekel ve sakatlıklar bırakabilen komplikasyonlar gelişmektedir. Ancak etkin tanı ve tedavi yöntemleri sayesinde, günümüzde Lepraya bağlı ağır sekeller önlenebilmektedir?
 
2000 CİVARI HASTA VAR
?Ülkemizde kayıtlı Lepralı hasta sayısı kümülatif olarak yaklaşık 2000 civarındadır. Son yıllarda yapılan taramalarda yeni tespit edilen hasta sayısında azalma görülmektedir., (ortalama 1-5 vaka). Lepralı hastaların ilk tedavileri İstanbul, Ankara ve Elazığ illerinde bulunan Lepra Hastanelerinde yapılır. Ayrıca Deri ve Tenasül Hastalıkları Dispanserleri?de cüzamlı hastaların tedavilerini yapmaktadır. Takipleri ise yaşadıkları böldelerdeki sağlık kuruluşlarınca yürütülmektedir. Hastaların tedavi giderleri Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz karşılanmaktadır.Lepralı Hastalar bizim toplumumuzun insanlarıdır. Onlarla ilişkiyi kesmek onları toplum dışına itmek yerine, ihtiyaçları olan anlayışı, yakınlığı, destek ve sevgiyi göstermek önde gelen vatandaşlık görevidir.Lepra Temel Sağlık Hizmetleri olarak özetlediğimiz koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin hedefe ulaşması ile yakın zamanda dünyada ortadan kaldırılacağına inandığımız bir hastalıktır? dedi.
 
NE TÜR BELİRTİLER GÖRÜLÜR?
Hastalığın belirtileri hakkında bilgiler veren Türkyılmaz, ?Mikrop kollarımız ve bacaklarımızda bulunan ve duyuları beyne ileten duyu sinirlerinin ya da beyinden iletilen emirleri kaslara götüren motor sinirlerin çevresinde bulunan kılıfı oluşturan hücrelerin içine yerleşir. Bu hücrelerde yıkıma yol açar. Sinir yoluyla deriye kadar ulaşarak deride bazı belirtilere yol açar. Bu belirtilerin görünüşleri değişik biçimlerde olabilir. Deri yüzeyinden kabarık ya da biraz daha büyük çok kabarık olmayan kırmızı ? mor renkli kabarıklıklar (PAPÜL), değişik büyüklükte, keskin sınırlı, yine pembe-kırmızı-mor parlak renkli deriden hafifçe kabarık kızartılar (PLAK), özellikle yüz, göz çevresi, yanaklar, dirsek ve dizlerin dış-ön yüzlerinde daha sık görülen nohut-ceviz büyüklüğünde topak ve kabartılar (NODÜL), bu lezyonların bazılarının açılmasından oluşan yaraların izleri (SKATRİS- SAKAR), kol ve bacaklarda his kaybı veya azalması,bazı hareketleri yapmada zorlanma ve güç kaybı, burunda tıkanıklık ve zaman zaman görülen hafif kanamalar, kol ve bacak sinirlerinin bulunduğu yerlerde duyarlık ve ağrı genel ve sık görülen belirtiler arasındadır. Ancak bu belirtilere benzer durumların olduğu çok sayıda hastalık olduğu unutulmamalıdır? diye konuştu.
 
 
 
LEPRAYA NASIL TANI KONUR?
Hastalığa nasıl tanı koyacaklarını söyleyen Türkyılmaz, ?Tanı koymak için öncelikle lepradan kuşkulanmak gerekir. Kuşkulanılacak kişiler öncelikle eski lepralı hastaların yakınlarındaki kişilerdir. Bunlarda lepra hastalığı mutlaka aranmalıdır. Genel olarak deri ve periferik sinir sistemi yakınmaları ya ada belirtileri olan kişilerde, uzun süreli kaşıntı, yanma, ağrı gibi subjektif yakınmaya yol açmayan, hatta duyu kusuru gösteren deri belirtileri olan kişilerde ayrıca tanı içine leprayı da eklemek uygun olacaktır? dedi.
 
 
LEPRA SAKATLIK YAPAR MI?
Hastalığın sakatlık yapıp yapmayacağı hakkında da bilgi veren Türkyılmaz, ?Erken ve doğru tanı konulmayan hastalarda basiller yerleştikleri sinirlerde yıkıma yol açarlar ve bu nedenle bazı sakatlıklar olur. Ancak her lepra hastası sakat kalmaz. Ülkemizdeki hastaların çoğu; eskiden geç tanı konulduğu ve yetersiz tedavi edildiği için bugün sakat durumdadırlar. Sakatları nedeniyle çalışamaz, kendi yaşamları için gerekli maddi kaynakları sağlayamaz, dolayısıyla yardıma gereksinim duyarlar.? diye konuştu.
 
TEDAVİSİ VAR MI?
Erken tanının her zaman hayat kurtardığını belirten Türkyılmaz, ?Aynı verem tedavisinde olduğu gibi en az üç ilaçtan oluşan bir kombine tedavi ile en çok 6 ay 1 yıl içinde hastalar tamamen tedavi edilmektedirler. Üstelik tedavi için gerekli olan ilaçları devlet ücretsiz sağlanmaktadır. Lepra tedavi edilebilir bir hastalıktır ve erken evrelerdeki tedavi sakat kalmayı önleyebilir. Minimal düzeydeki bir eğitimle, Lepra sadece klinik bulgulara dayanılarak kolaylıkla teşhis edilebilir. 1981 yılında Dünya Sağlık Örgütü bir çalışma grubu oluşturarak, çok ilaçlı tedavi rejimini (MDT) önermiştir. MDT üç ilaçtan oluşur. Dapsone, Rifampicin ve Clofazimine. Bu ilaç kombinasyonu patojeni öldürür ve hastayı tedavi eder?
 
ÜLKEMİZDE NE KADAR HASTA VAR?
?Ülkemizde tümü kayıt altında olan (adları, yerleri ve durumları bilinen) az sayıda hasta vardır. 2006 yılı hastalık bildirimleri sonucunda kümülatif hasta sayısı 2000?dir. Bu hasaların büyük kısmının tedavileri tamamlanmış ve in aktif (hastalığı başkasına geçirmesi olanaksız durumda olan) durumdalar. Tedavi gören hasta sayısı 18?dir. Son yıllarda yapılan taramalarda yeni tespit edilen hasta sayısı ortalama 1-5 civarındadır. Bu hastalar genellikle eski hastaların çevrelerindeki uzun kuluçka süreli hastalardır.Eliminasyon stratejileri arasında en önemli kriter lepra prevalansının 10.000?de 1 vakanın altına inmedir. Ülkemizde prevalans bu rakamın çok altındadır?dedi.
 
BU KONU İLE ÖZEL OLARAK UĞRAŞAN YERLER VAR MI?
Bu hastalığın önemli tedavi merkezleri olduğunu hatırlatan Türkyılmaz, ?İstanbul, Ankara ve Elazığ?da üç tane özel dal hastanesi ve Deri ve Tenasül Hastalıkları Dispanserleri cüzamlı hastaların takipleri yapılmaktadırlar. İllerde ise İl Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi tarafından takip ve kontrolleri yürütülmektedir? diye konuştu.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —