Bu yıl da Eğitim Öğretim büyük zorluklara yine gebe

Bu yıl da Eğitim Öğretim büyük zorluklara yine gebe

YANDAŞ OKUL YÖNETİCİLERİ İŞ BAŞINDA

Bu yıl da Eğitim Öğretim büyük zorluklara yine gebe

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Yücel Karabacak 2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılının da büyük zorluklara gebe olduğunu söyledi.

EĞİTİMDE ÇAĞ ATLAMAK!

Karabacak yeni eğitim öğretim yılının başlaması dolayısıyla yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi ?Ülkemiz hâlâ eğitimde çağ atlamayı, dünya ülkeleri ile rekabet edebilmeyi, eğitimde kendini yenilemeyi başarabilmiş değildir. Bunda en önemli etken, yanlış eğitim politikalarıdır. Özellikle son 13 yıldır siyasi aktörlerin eğitime kendi çıkarları doğrultusunda yön verme çabaları, çözüme odaklı değil, sorun yaratan politika yürütmeleri, eğitime yatırım noktasında yetersiz kalmaları, kadrolaşmaktan, eğitimin asıl meselelerini göz ardı etmeleri bugünkü sonucu doğurmuştur. Dışı süslü, içi boş olan sistemler ihdas edilmesi, eğitimcileri mağdur ve mutsuz eden mevzuat düzenlemeleri, eğitimi koltuk kapmaca oyununa çeviren, yandaşı yücelten, yandaş olmayanı ötekileştiren uygulamalar, yeni eğitim-öğretim yılında eğitim çalışanlarını, öğrencileri, velileri olumsuz yönde etkileyecektir. Bu eğitim-öğretim yılı döneminde öğretmen atama sayısının artırılması yine öncelikli taleplerimiz arasındadır.  Yeni eğitim-öğretim yılına az sayıda atama yapılarak girilmektedir. Hatırlanacağı üzere daha önceden 47 bin olarak açıklanan öğretmen atama sayısı her ne olduysa 37 bine düşürülmüştür. 10 bin atamanın akıbetinin ne olacağı henüz bilinmemektedir. Geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında ücretli öğretmenliğin 80 bine ulaştığı, iki yıllık meslek yüksekokulu mezunlarının, açık öğretim mezunlarının bile ücretli öğretmen olabildiği, norm kadro açığının 73 ilde 120 bin 610 olduğu, 417 bin evladımızın atama beklediği ülkemizde öğretmen atamalarının bu kadar yetersiz sayıda olması eğitimin geleceğini çok olumsuz etkileyecek bir durumdur. Şu da göz önüne alınmalıdır: MEB verilerine göre ülkemizde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilkokulda 18, ortaokulda 17, ortaöğretimde 14´tür. OECD ülkelerinde ise öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilkokulda 15, ortaokulda 14, ortaöğretimde 14´tür. Bu standartlardan hareket edildiğinde ülkemizde öğretmen açığı ilkokulda 75 bin 667, ortaokulda 66 bin 561, ortaöğretimde de 17 bin 54´tür. İkili eğitimden, tekli eğitime geçilmesi halinde bu rakam daha da artacaktır. Hal böyleyken neden 2015 yılı sonuna kadar 100 bin öğretmen atanması talebimiz dikkate alınmamaktadır? Her şeye kaynak yaratabilen devletimiz neden mevzu bahis eğitim olunca imkânlarını zorlamamaktadır? Biz 2015 yılının sonuna kadar 100 bin atama yapılması konusunda ısrarcıyız. Bu keyfi bir talep değildir.?

OKULLAŞMA ORANLARI DÜŞTÜ

?Okullaşma oranları 2014-2015 eğitim-öğretim yılında da yüzde 100 seviyelerine ulaşamamıştır. Okul öncesinde okullaşma oranları 5 yaşta yüzde 53,78´dir. Bu rakam erkeklerde yüzde 55,27, kızlarda yüzde 52,21´dir. İlkokulda okullaşma oranı yüzde 96,30´dur. Bu rakam kızlarda yüzde 96,57, erkeklerde yüzde 96,04´tür. Ortaokulda okullaşma oranları yüzde 94,35´tir. Bu rakam kızlarda 94,30, erkeklerde 94,39´dur. Ortaöğretim okullaşma oranları da yüzde 79,37´dir. Ortaöğretimde okullaşma oranları kızlarda yüzde 79,26, erkeklerde yüzde 79,46´dır. Okullaşma oranları artış göstermesine rağmen hala yüzde 100 düzeyine ulaşmamıştır.?

DERSLİKLER YETERSİZ

?Ülkemizde derslikler de yeterli sayıda değildir. Derslik başına düşen öğrenci sayısı ilkokul ve ortaokulda ortalama 27, ortaöğretimde ise 28´dir. Bu rakamlar büyükşehirler ile bazı bölgelerimizde daha da fazladır. Örneğin derslik başına düşen öğrenci sayısı İstanbul´da ilkokul ve ortaokulda 37, ortaöğretimde 33; Diyarbakır´da ilkokul ve ortaokulda 37, ortaöğretimde 42, Van´da ilkokul ve ortaokulda 32, ortaöğretimde 28; Gaziantep´te ilkokul ve ortaokulda 38, ortaöğretimde 39; Hakkâri´de ilkokul ve ortaokulda 33, ortaöğretimde 48; Şanlıurfa´da ilkokul ve ortaokulda 37, ortaöğretimde 28´dir. OECD ülkelerinde ortalama sınıf mevcudu ilkokulda 21, ortaokulda 24´tür. Dolayısıyla öncelikle yapılması gereken sınıf mevcutlarını OECD ülkelerinin seviyesine çekebilmektir.?

MEB İSTEDİĞİ GİBİ HAREKET EDEBİLECEK 

?Yeni uygulamaya göre; MEB stajyerliğin kaldırılmasıyla ilgili isterse yazılı sınav, isterse yazılı ve sözlü sınav yapacak. Bu sene stajyerliğin kaldırılması işlemleri sadece yazılı sınav sonucuna bağlı olarak gerçekleştirilecek. Bu uygulamayla ilgili şunları söylemek istiyoruz: Öğretmen olarak atananlar KPSS gibi çok zor bir sınavdan geçmektedir. Bu insanların bilgilerinin bir yıllık stajyerlik sürecinin ardından yeniden test edilmesi büyük bir haksızlıktır. Türk Eğitim-Sen olarak stajyerlik döneminde okul müdürü, danışman öğretmen ve müfettiş tarafından yapılan performans değerlendirmesinin stajyerliğin kaldırılması için yeterli olmasını istiyoruz. Performans değerlendirmesini geçenlerin yeniden yazılı ya da sözlü sınava tabi tutulması, onların önüne yeni engeller konulması anlamına gelir. Bunun öğretmenlerin yetişmesine, gelişmesine, mesleki liyakatine katkısı olacağını düşünmüyoruz. Sadece performansa dayalı bir stajyerlik sisteminin eskiden olduğu gibi MEB´de benimsenmesini ve uygulanmasını istiyoruz.?

YANDAŞ OKUL YÖNETİCİLERİ İŞ BAŞINDA  

?Okullar yeni eğitim-öğretim yılında da ne yazık ki yandaş, ehil olmayan, iktidarın kulu haline gelen okul yöneticileri tarafından yönetilmektedir. İktidar, bir kanunla, sözde paralel yapıyı ortadan kaldırmak uğruna, tüm şerefli insanların üzerine bir gecede çizik atmıştır. Nerede yandaş olmayan, biat etmeyen, ahlakı ilke edinen, bilgili, liyakatli yönetici varsa, onların yöneticilik görevine son verilmiş; bu insanların yerine kula kulluk yapmayı şiar edinen, yalakalıkla bir yerlere gelen, düğme iliklemeyi adet haline getirenler okul yöneticisi yapılmıştır. Ayrıca sözlü sınava dayalı yapılan şube müdürlüğü atamalarında da yargı kararlarına uyulmadı ve şube müdürlüğü görevlendirmeleri iptal edilmedi. İptal kararının uygulanmaması MEB´in hukuk tanımaz tavrının en somut örneğidir. Bu, şube müdürlerinin de geleceklerinden, konumlarından emin olmama gibi bir durum ortaya çıkarmaktadır. Hukukun verdiği karar ve MEB´in tutumu şube müdürlerinin durumunu daha da belirsiz kılmaktadır. MEB´in kulağını tersten göstermeye, hukukun arkasından dolanmasına hiç mi hiç gerek yoktur. Şube müdürlüğünde kadrolaşma hayali kuranların hevesleri kursaklarında kalacak, ?benim adamım olsun, ne olursa olsun´ anlayışı, tepeden inmeci zihniyet asla bu maçın kazananı olamayacaktır. Unutulmamalıdır ki hiç kimse Türk Milleti adına karar veren mahkemelerin üzerinde değildir.?



1

Tüm okullarımız kütüphaneli oldu

2

Zor ama kutsal Bir görevimiz var

3

Özel Yetenekler BİLSEM’DE buluştu

4

Sorumluluğumuzun bilincindeyiz

5

Kırıkkale MEM ödüle doymuyor

6

45 okulumuzda kütüphane yokmuş

7

Belediye’den eğitime Rehberlik hizmeti