Tarih: 11.12.2012 07:01

Başörtüsü yasağı kaldırılmalıdır

Facebook Twitter Linked-in

KIRIKKALE EĞİTİM-BİR-SEN TARAFINDAN TÜRBANA KARŞI YAPILAN BASKI İÇİN EYLEM YAPILDI.

Başörtüsü yasağı kaldırılmalıdır

Eğitim-Bir-Sen Kadınlar Şubesi Başkanı Deniz Çetin, türban yasağı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Türban yasağının kaldırılması için çalışmaların yapılması gerektiğini belirten Çetin, ?Türbana karşı yapılan baskıların son bulması gerektiğini bildirdi.

EYLEMLE SESLERİNİ DUYURDULAR

Eğitim-Bir-Sen Kadınlar Şubesi Başkanı Deniz Çetin ve yönetim kurulu üyeleri ?Türban Yasağının? bir an önce kaldırılması gerektiğini söylediler. Kırıkkale Cumhuriyet Meydanı?nda toplanan üyeler, türban takan kişilere yönelik baskıların son bulması gerektiğini açıkladı. Üyeler adına konuşma yapan Eğitim-Bir-Sen Kadınlar Şubesi Başkanı Deniz Çetin ?Her insanın vazgeçilmez, devredilmez, dokunulmaz temel hak ve hürriyetlerinden olan, çalışma hayatında yer almamızı, seçilme hakkımızı kullanmamızı yasaklayanları, halkın tasfiye etmiş olmasına rağmen zihniyetlerinin hayatımıza hâlâ yön vermesini protesto etmek, bu ülkeyi bizim için yaşanmaz kılan vaşakların kaldırılması talebimizi haykırmak için toplandık? dedi.

ÖZGÜRLÜK DİYORUZ

Çetin konuşmasının devamında, ?Biz gerçek anlarınla "özgür bir toplumda" düşünce ve inançlardaki çeşitliliğin, fikirlerin zenginlik olduğuna inanıyoruz. Bunun için hiçbir otoritenin toplumsal dokuya müdahale etmemesi,  insanları  ötekileştirmemesi  gerektiğine  inanıyor, çalışma hayatının dışına itilen başörtülü kadınlara özgürlük istiyoruz. Biz eşitlikten, insanların kategorize edilmemesini; başarılı olmak için fırsat ve imkânların herkese eşit bir şekilde sunulmasını anlıyoruz. Devletin bütün vatandaşlarının meşru haklarını iade etmesini, özde ve sözde vatandaş ayrımına biran önce son vermesini istiyoruz.?

 "ADALET" DİYORUZ

?Biz adaletin, ödül ve ceza dağıtımıyla ilgili olduğuna, bunun için de her insana hak ettiği şeylerin verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Biz adaletin sadece maddi olgularla sınırlı olmadığını düşünüyor; adaletin de, özgürlük ve tüm insan haklan gibi dağıtılmasının mümkün olduğunu biliyoruz. Özgürlük, eşitlik ve adaletin sürgün edildiği her yerde, acıya maruz kalanlar en çok kadınlar ve çocuklar olmuştur. Bütün kirli hesaplar en çok onları vurmuştur. Onlarca yıldır; din-siyaset, gelenek-modernlik. din-devlet gerilimlerinin kurbanı çoğu kez kadınlar olmuştur. Dün üniversiteye gittiğimizde bizi ikna odalarıyla karşılayanlar, bir kalbimizin, bir insanlık onurumuzun olduğunu düşünmeden ilkel öfkeleriyle bize diz çöktürmeye çalıştılar.

KİBİRLİ GÜÇLER

 Karanlık, kibirli güç odakları çıkarlarını korumak için zorunlu gördükleri çatışma için, inancımızın gereği olan başörtüsünü, daha derinlerde aklımızı, kalbimizi ve inancımızı kavgalarının ortasına atmaktan çekinmediler. Devlet, şiddet gören kadını koruyor. Ancak aynı devlet, kadının başını kapatarak TBMM`ye gelmesini, kamu hizmetinde görev almasını yasaklayarak bizzat kendisi kadına şiddet uyguluyor; ayrımcılık yapıyor ve ötekileştiriyor. Üniversitede rektörlerin dönemsel lütuflarıyla haklarını kullanabilen kızlarımıza başörtüleriyle kamuda görev yapmak yasaktır.

ARTIK YETER!

Aklımıza, ruhumuza giydirilmeye çalışılan deli gömleklerine hayır diyoruz. Sayın Başbakan, "Hiç kimse, iç düşmanlar ihdas ederek milletin hukukunu çiğneyemez. Bu ülkede artık kimse sırtını devlete dayayıp işkence yapamaz, faili meçhullerin üzerini örtemez" diyor. Peki, biz de şunu soruyoruz: Bizi bu vesayetçi bürokrasinin çıkarttığı yönetmeliklerle yargılamaya, ötekileştirmeye devam edecek misiniz? O yönetmelik gereği olarak başörtülüleri Meclis`ten, kamuda çalışmaktan men eden yasakları korumaya devam edecek misiniz? Devlet artık, hala bürokratik oligarşinin mi yoksa milletin devleti mi olduğuna karar vermek zorundadır.

Bugüne kadar yaşadıklarımız, kendi toplumundaki hâkim inanç ve değer yargılarına yabancılaşmış sömürgeci aydın ve oligarşik bürokrasinin ortak projesidir. Onların kendilerini hapsettikleri, sınırlarının ne olduğunu bilmedikleri birkaç kavram yüzünden toplum daha fazla bölünmemeli ve ayrımcılık son bulmalıdır.

GASP EDİLİYOR

?Biz, içinde doğup büyüdüğümüz toplumdan farklı bir hayat yaşamıyoruz, burada kimliğimizi kazandık, bu ülkenin inançlarıyla büyütüldük ve bu ülkenin okullarında okuduk. Ancak bugüne kadar iktidar sahiplerinin başörtülü kadınları kabulleniş biçimi hep özürlü olmuştur. Gerek İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nde din ve vicdan özgürlüğü kapsamında başörtüsü serbestisi açıkça ifade edildiği halde, bu pazarlık edilemez temel insan hakkı, bugüne kadar ?hukuksuzların egemenliğiyle? gasp edilmiştir."

İNSANLIK AYIBI

?Başlarını örten kadınlara yıllardır reva görülen hukuksuz uygulamalar bir ötekileştirmedir. Ötekileştirmeye artık son vermeliyiz. Kadınların imani. insanî değerleri, evrensel hukuktan kaynaklanan haklan görmezden gelinerek üretilen bu yasak açık bir insanlık ayıbıdır. Sahip olduğumuz değer, birikim ve eğitimi görmezden gelen, yaşama arzumuzu ve enerjimizi yok eden bütün uygulamaların son bulmasını istiyoruz. Toplumsal hayatın hiçbir aşamasında sorun olarak görülmeyen başörtüsü, toplum mühendisleri eliyle sorun haline getirilmiştir.?




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —