Akademisyen, Yönetmen Batuhan KALAYCI ile Röportaj

Akademisyen, Yönetmen Batuhan KALAYCI ile Röportaj

Kırıkkale’den dünyaya açılan Bozok Üniversitesinde akademisyen. Film yönetmeni sevgili Batuhan KALAYCI

Kırıkkale’den dünyaya açılan Bozok Üniversitesinde akademisyen. Film yönetmeni sevgili Batuhan KALAYCI

Öncelikle Bollywood film festivalinde almış olduğun en iyi belgesel ve en iyi yönetmen ödülün için tebrik ederim.

-  Kendinden bahseder misin?

-  Çok küçük yaşlardan itibaren sahne sanatlarına çok ilgi duyuyordum.

Sahnede olmayı birçok role bürünmeyi, ilkokul yıllarımda metin yazmayı, oynamayı çok sevdim. Okulda tiyatrolara katıldım. Ortaokul yıllarında oyuncu değil, kendi yazdığım karakterlerin tanrısı olmayı, karakterlerim içinde kendimi bulmayı ve karakterleri tamamlamayı çok sevdim.

Kırıkkale’de İletişim Meslek Lisesi olması beni çok heyecanlandırdı. Aldığım puan yüksek olmasına rağmen, hocalarım “Senin burada ne işin var?” dediler. Nihayetinde bir meslek lisesi lakin orası benim için New York film akademisiydi. Lise dönemimde kısa film çektim.

Lise yıllarında festivallere katılıp derece aldım. Hocalarımda bunu fark edip bana destek oldular.

Kırıkkale’de Üniversitesi Radyo ve Televizyon Bölümünü iki yıl okudum. O dönemde yarışmalara katılarak çeşitli ödüller aldım. Uzun metrajlı film sektöründe çalıştım. Bu sektörde karakterlerin aradığı yazar olmayı çok sevdim.

Dikey geçiş sınavına girdim. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesinde  3 yıl boyunca okudum. Burada “Altın Portakal” gibi uluslararası film festivalinde çalışma şansını yakaladım.

 Dünya bir ülke ise benim için başkenti Antalya.

Antalya benim için çok önemli dönüm noktası. Var olmak istediğim yer. Dünyanın birçok ülkesini gezdim ama Antalya’nın yeri bambaşka. Kendimi orada buldum.

Öğrenci olduğum ilk sene tam bir ay Antalya Altın Portakal Film Festivalinden sorumlu genel müdürün kapısında bekledim.  Önce yaşım küçük ve üniversitenin ilk yılı diye almadılar. Her gün okula gitmeden dersten önce oraya gidiyor, bekliyor, konuşmak istiyordum. Bulut Bey, bir ayın sonunda “Sen neden burada bekliyorsun?” dedi. Ben sinema aşığıyım burada çalışmak istiyorum. Sigortamı yapın, maaş vermeyin dedim. Almazsanız gelmeye devam edeceğim dedim. O gün işe aldı. Altın Portakal Film Festivalinde çalışmak büyük bir heyecandı benim için.

O dönem film çektim, çalıştım. Derslerimi çok seviyordum. Ders gibi gelmiyordu. Akademik olarak da bu işi yapmaya karar verdim. ALES sınavına hazırlandım.

Bana Marmara Üniversitesine giremezsin dediler. İstanbul’a gitmem lazım dedim. Marmara Üniversitesindeki hocaları gezdim. Hocalardan makale ve kitap isimleri aldım. Dört ay gibi sürede onlarca kitap ve otuzdan fazla makale okudum. Farklı bilim dallarında 4 yazılı 4 mülakata girdim.  Çok iyi bir ortalama ile torpilim olmadan sekiz yüzü aşkın kişi içinden Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesinde yüksek lisansa başladım.

Aynı yıl Gelişim Üniversitesinde 25 yaşında akademisyen öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladım.

 

- Sinema senin için neyi ifade ediyor?

-  Sinema, benim hayatımda yaşayamadıklarım, herkesten sakladığım gözyaşım, hayatımdaki eksikler, anlatamadıklarım, insanların görmediği Batuhan.

  Gerçek hikâyelerden keyif alıyorum. Sinema benim için bir hayat ve hayatın öteki kısmı.

 

- En sevdiğin film ve film yönetmeni kimdir?

- Bir çok sevdiğim yönetmen var. Andrey Tarkovski, duyguları saf bir düzlemde aldığı için Michael Haneke ve günümüz yönetmenlerinden İranlı Mecid Mecidi 

Film olarak,  İvan'ın Çocukluğu, Cennetin Rengi, Solaris , Yağmurdan Önce ilk aklıma gelenler.

Türk sinemasında Tunç Başaran’ın “Uçurtmayı Vurmasınlar” filmi bana sinemanı ne olduğunu göstermiştir.

 

- Benim, seni tanıdığım yıllardaki enerjin hala var. Tek fark hayallerini gerçekleştirmiş olman. Bunu nasıl başardın?

- Derslere patenle gidiyor, öğrencilerime klasik müzik dinletiyorum.

Batuhan Kalaycı’nın öğrencisi olmak ayrıcalık.

Bu sektörde var olmak isteyen maddi imkânları olmayan medyaya aşık gençlerin elinden tutmak için bir dernek kurduk. Kendimi topluma adadım diyebilirim. 2018 yılından itibaren açtığımız “Sinema Okuryazarları Derneğimiz” faaliyet gösteriyor. Genç kuşaklarda sinema bilincini yükseltmek, sinema aşkını yaşatmak ve yaymak amacıyla kurulan derneğimizin Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütmekteyim. Derneğimizin üyeleri öğrencilerimden oluşmaktadır. Etkinlikler organize eden, sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirip farkındalık yaratan, sadece ulusalda değil uluslarası düzeyde projeler yaparak bu bütçelerle öğrencilerim film çekmektedir.

Benim hedefim bu sektöre hakkaniyetli gençler yetiştirmek. Sevgi evlerindeki çocuklarla projeler yapıyoruz. Şu an  sinema film akademisi kurmak için çalışmalara başladım.

 Ben Oscar’ı alacaksam öğrencilerimde en iyi senaryo, yönetmen dalında ödüller alsın.

Cannes , Berlin, Venedik film festivallerine katılmak bunlardan ödül almak ve sonra büyük son koltuk OSCAR.

-  Beş yıl sonra kendini nerede görüyorsun?

-  Beş yıl sonra Avrupa’nın bir çok ülkesinde dünyaca ünlü akademik prestijli filmlerin galasında resmi seçkisinde, ilk uzunlu metrajlı filmimi çekmiş olmayı planlıyorum.

 

-  Akademisyen olarak bu sektörde radyo televizyon ve sinemada var olmak isteyen gençlere ne tavsiye edersin.

-  Sayısal teknik olarak dört duvar arasında bu bölümü okumasınlar, hocalarının kapısını aşındırsınlar. Sürekli okusunlar, çalışsınlar. Elimizde mucizevi bir cihaz olan cep telefonlarımız var. Hayatı cep telefonlarındaki kadraja sığdırsınlar. Film çekmek zorunda değiller. Kadrajı kullanmayı öğrensinler. Hayatın her alanında her gruptan insanla birlikte olmayı, duyarlı olmayı öğrensinler. Hayatı sine gözle takip etsinler. Medya hayatın her alanında vardır.

 

-  Birçok ülkeye gidiyorsun öğrencilerini de gönderiyorsun. Deneyimlerinden senin için en çarpıcı olanı neydi?      

- Danimarka, İspanya, İtalya, Almanya, Romanya, Yunanistan, Azerbaycan ve  Karayip Adaları olmak üzere birçok ülkeye davetle gittim. Dernek ve üniversite ile Avrupa Birliği projeleri yapıyorum. Öğrencilerimde projeler kapsamında ücretsiz olarak gidiyor.

Avrupa’da medya sektöründe olan genç sinemacılar özel ve devlet fonu ile film çekiyorlar. Eleştirel düşüncelerini aktarıyorlar.

Yurtdışında gördüğüm insanlar mutlu, yüzlerinde tebessüm var. En soğuk ülkesinde bile tebessüm görmek mümkün. Avrupalı gençler özgüvenli, bizim ülkemizde ise gençlik sıkışmış durumda, baskı altında hedeflerine ulaşma konusunda boğulmuşlar. İngiltere’deki gençlik Shakespeare'in, İspanya’daki gençlik Gaudi’nin, ancak  Türkiye’deki gençlik Mustafa Kemal’in, Nazım Hikmet’in, Mevlana’nın gençleri değiller.  Bizde insanlar yanlış anlamaya müsait.

Avrupalılar için din, dil, ırklarını korumak bir kültür. Biz kendi değerlerimizi ne yazık ki sömürmüş, köreltmişiz. Bir ülkeyi kültür yapısı yüceltir. Bir yönetmen, akademisyen olarak söyleyebilirim ki mutsuzluğu bastırıyoruz bu daha da kötü.

 Mutsuz insan çalışmaz, günah işler, saygısız davranır.

Kırıkkale’de staj yaptığım yıllarda bana gazeteciler “Kırıkkale için ne yaptın ki?” derlerdi. Bu o yıllarda çok tuhaf gelirdi,  sınırla bakarak yaşadığımız yere kötülük yapıyoruz.

Türkiye için, Kırıkkale için değil şu hayatta insanlık için iyi şeyler ürettiğin zaman, memleketin için de iyi bir şey yapmışsın olursun.

 

- Mesleğini gençlere önerir misin?

 - Önünün en açık mesleklerden biri olduğunu düşünüyorum. Medyada sektörel uygulama önemli. Kamera tutarak öğrenilmez diyorum öğrencilerime. Sizi düğün kameramanlarından ayıracak ne? İzleyici bilincini yönlendirmek kendi mesajına aktarmakta ustalaşmak fark yaratır. Kadraja aldığımız açı çok önemli. Birçok öğrencim şu an sektörde çalışıyor ve çok güzel dönüşler alıyorum.

 

 Son olarak, Kırıkkale’ye biraz kırgın olduğumu belirtmek isterim. Beni birçok şehirden davet ediyorlar. Kırıkkale’den hiçbir şekilde davet almadım. Biz gururla Yozgat, İzmir, Antalya, İstanbul, Hakkâri Valilikleri ile uluslararası projeler yapıyoruz. Gençleri Avrupa Birliği projelerine götürdük.

 Önümüzdeki mart ayında Yozgat Film Festivali yapılacak. İtalya ve İngiltere’den insanlar Yozgat’a gelecekler. Yurt içi ve yurt dışında birçok proje yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz.

Üretmeye devam eden, çabalayan, umutlu bilim insanlarının daha da çoğalmasını diliyorum. Bu güzel röportaj tüm gençlerimize örnek olsun.  Kırıkkale’de bir Anadolu şehrinde genç, hatta çocuk yaşta hayali Oscar’a katılmak olan bir gencin başarı öyküsü birçok başarıya imza atmış ve atacak olması çok okuması, çok çalışması,  vazgeçmemesi, şartları zorlaması takdire şayan.



1

Haberimiz Ses Getirdi: 12 Kişi Gözaltına Alındı

2

YÜKSEK İHTİSAS’TA NELER OLUYOR?

3

Uyuşturucu Operasyonunda 1 Kişi Tutuklandı

4

15 Yıllık Mücadelede Mutlu Son

5

Yeni Sanayi Sitesi Şubat Ayında İhaleye Çıkıyor

6

SAYGILI; İLK ÖNCELİĞİMİZ KIRIKKALELİ GENÇLERİMİZ OLACAK

7

SAYGILI"350 KM ALT YAPI YENİLEDİK"