Tarih: 13.09.2011 07:43

12 EYLÜL DARBE ANAYASASI KALDIRILSIN!

Facebook Twitter Linked-in

HAK VE ÖZGÜRLÜKLER

Şahin, açıklamasını şu şekilde devam ettirdi: ?12 Eylül 2010?da yapılan Referandum sonrasında yürütülen tartışmalarda, Türkiye`nin askeri darbe koşullarında hazırlanan 12 Eylül Anayasası yerine sivil, hak ve özgürlükleri güvence altına alan, eşitlikçi ve özgürlükçü bir anayasa talebi ön plana çıkmıştır. 12 Eylül Anayasasında yer alan ve 12 Eylül zihniyetinin izlerini taşıyan yasa ve kurumların varlığını sürdürüyor olması, özellikle referandum sonucunda toplumun çeşitli kesimlerince Türkiye`nin darbenin izlerini tamamen silen demokratik ve özgürlükçü bir anayasaya olan ihtiyacını daha yüksek sesle dillendirmesini gündeme getirmiştir?

 

KONFEDERASYON VE ÜYE SENDİKALARI KAPATILDI

 ?12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden, 31 yıl geçti. 12 Eylül`ün tarifi zor acıları, o yılları yaşamış milyonlarca insanın hafızalarında uzun yıllar silinemeyecek izler bırakmıştır. 12 Eylül`ü hazırlayan ve gerçekleşmesine neden olan koşullar, toplumun büyük bölümü açısından uzun yıllar sürecek karanlık dönemin haberciliğini yapmış ve dünyanın en kanlı darbelerinden birisi 12 Eylül 1980`de Türkiye`de yaşanmıştır. Türkiye`deki sermaye sınıfı, o günlerde IMF ve Dünya Bankası ile birlikte hazırladığı ve aslında yabancı sermayenin ülkeyi dizginsizce talanı anlamına gelen 24 Ocak 1980 kararlarını hayata geçirebilmesi, sermayenin bir askeri baskı rejimine ihtiyaç duymasını beraberinde getirmiştir. 12 Eylül 1980 askeri darbesini izleyen günlerde sendikal haklar büyük ölçüde kısıtlanmış, grevler yasaklanmış, tüm toplu sözleşmeler "askıya" alınırken birçok konfederasyon ve üye sendikaları kapatılmıştır?

 

GİZLİ ÖRGÜT

 ?12 Eylül, her konuda olduğu gibi eğitim emekçileri hareketini de derinden etkilemiştir. Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER), 12 Eylül ile birlikte kapatılmıştır. Kapatılan ilk büyük örgütün, öğretmenlerin örgütü olması anlamlıdır. Sıkıyönetim mahkemeleri, 200 bin üyeli örgütü yasaları hiçe sayıp "gizli örgüt" sayıp kapatmıştır. 7-8 ay içerisinde temyiz süreci de tamamlanmak üzere TÖB-DER yok edilmiş, öğretmenlerin, bin bir zorlukla ve yetmiş yılda alın terleriyle biriktirip aldıkları malları ellerinden alınmıştır. 12 Eylül, öğretmenlerin örgütlerini kapatmakla kalmamış tüm birikimlerini ellerinden almıştır. Sıkıyönetim döneminden sonra pek çok hükümet değiştiği halde, hiçbir iktidar TÖB-DER`in mallarını geri vermek istememiş, bunun için girişimde bile bulunmamıştır?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

?????????????

 

KESK Kırıkkale Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Eğitim Sen Şube Başkanı Yüksel Şahin

12 Eylül Darbe Anayasası Kaldırılsın! Eşitlikçi, Özgürlükçü, Demokratik Temel Hak ve Özgürlükleri Güvence Altına Alan Anayasa Yapılsın! 12 Eylül 2010?da yapılan Referandum sonrasında yürütülen tartışmalarda, Türkiye`nin askeri darbe koşullarında hazırlanan 12 Eylül Anayasası yerine sivil, hak ve özgürlükleri güvence altına alan, eşitlikçi ve özgürlükçü bir anayasa talebi ön plana çıkmıştır. 12 Eylül Anayasasında yer alan ve 12 Eylül zihniyetinin izlerini taşıyan yasa ve kurumların varlığını sürdürüyor olması, özellikle referandum sonucunda toplumun çeşitli kesimlerince Türkiye`nin darbenin izlerini tamamen silen demokratik ve özgürlükçü bir anayasaya olan ihtiyacını daha yüksek sesle dillendirmesini gündeme getirmiştir. 

 

12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden, 31 yıl geçti. 12 Eylül`ün tarifi zor acıları, o yılları yaşamış milyonlarca insanın hafızalarında uzun yıllar silinemeyecek izler bırakmıştır. 12 Eylül`ü hazırlayan ve gerçekleşmesine neden olan koşullar, toplumun büyük bölümü açısından uzun yıllar sürecek karanlık dönemin haberciliğini yapmış ve dünyanın en kanlı darbelerinden birisi 12 Eylül 1980`de Türkiye`de yaşanmıştır.

 

Türkiye`deki sermaye sınıfı, o günlerde IMF ve Dünya Bankası ile birlikte hazırladığı ve aslında yabancı sermayenin ülkeyi dizginsizce talanı anlamına gelen 24 Ocak 1980 kararlarını hayata geçirebilmesi, sermayenin bir askeri baskı rejimine ihtiyaç duymasını beraberinde getirmiştir. 12 Eylül 1980 askeri darbesini izleyen günlerde sendikal haklar büyük ölçüde kısıtlanmış, grevler yasaklanmış, tüm toplu sözleşmeler "askıya" alınırken birçok konfederasyon ve üye sendikaları kapatılmıştır. 12 Eylül, her konuda olduğu gibi eğitim emekçileri hareketini de derinden etkilemiştir. Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER), 12 Eylül ile birlikte kapatılmıştır. Kapatılan ilk büyük örgütün, öğretmenlerin örgütü olması anlamlıdır. Sıkıyönetim mahkemeleri, 200 bin üyeli örgütü yasaları hiçe sayıp "gizli örgüt" sayıp kapatmıştır. 7?8 ay içerisinde temyiz süreci de tamamlanmak üzere TÖB-DER yok edilmiş, öğretmenlerin, bin bir zorlukla ve yetmiş yılda alın terleriyle biriktirip aldıkları malları ellerinden alınmıştır. 12 Eylül, öğretmenlerin örgütlerini kapatmakla kalmamış tüm birikimlerini ellerinden almıştır. Sıkıyönetim döneminden sonra pek çok hükümet değiştiği halde, hiçbir iktidar TÖB-DER`in mallarını geri vermek istememiş, bunun için girişimde bile bulunmamıştır. 12 Eylül`ün üzerinden 31 yıl geçmiş olmasına rağmen Türkiye hâlâ darbe yasalarıyla yönetilen, düşünceyi ifade ve örgütlenme özgürlüğünün olmadığı, karakolda ve sokakta işkencenin, gözaltında ölümlerin devam ettiği bir ülke olmanın utancını yaşamaktadır. 12 Eylül darbesinin yasal ve fiili bütün uygulamaları ve sonuçlarının ortadan kaldırılması uzun yıllardır Türkiye`de demokrasi mücadelesinin en önemli unsurlarından birisi olmuştur. Ancak Anayasa`dan çalışma yasalarına kadar birçok alanda 12 Eylül`ün antidemokratik hükümleri bugün de varlığını ve etkisini sürdürmektedir. Temel hak ve özgürlüklerden, düşünce ve örgütlenme özgürlüğüne, siyasi partiler yasasından, seçim yasalarına kadar 12 Eylül zihniyeti, 31. yılında da egemenliğini her alanda sürdürmektedir.

 

Türkiye`de, çalışma yaşamı başta olma üzere pek çok alanda örgütlenme hakkına yönelik yasal ve fiili uygulamalardan kaynaklı engeller hala varlığını sürdürmektedir. 12 Eylül Anayasasının özünü oluşturan yasakçı, statükocu ve dışlayıcı yaklaşımlar, örgütlü ve bilinçli bir toplum yaratma çabalarının önünde ciddi birer engel olarak varlığını sürdürmektedir. Örgütlü toplum hareketinin oluşumunu tamamen reddeden 12 Eylül anlayışı, toplumun ve bireylerin örgütlü mücadelesinin önüne yeni engeller çıkararak devam etmektedir.

            31. yılında Türkiye`nin en karanlık dönemini ifade eden 12 Eylül ve onun yarattıkları ile hesaplaşmak, 12 Eylül düzeni karşısında gerçek anlamda bağımsız, demokratik bir Türkiye`yi savunmak, onun için mücadele etmek anlamına gelmektedir. 12 Eylül ile hesaplaşmak, her türden gericiliğe, ırkçılığa ve emperyalizme karşı eşitliğin, özgürlüğün, barış ve kardeşlik düşüncelerinin toplumda yaygınlaştırılmasından geçmektedir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —