Tarih: 26.06.2013 12:29

Taksim Olayları”nda Süreç Yönetilemedi

Facebook Twitter Linked-in

Özsoy ile yapılan röportajı aynen yayınlıyoruz:

HABİLHAN PEHLİVANLI: Süreç doğru yönetilseydi, Taksim Gezi Parkı olayları iktidara ve Başbakana karşı bu çapta toplumsal bir öfkeye ve direnişe dönüşüp yaygınlaşır mıydı?

ŞEVKET ÖZSOY: 31 Mayıs sabahından başlayarak olayları doğru değerlendiremeyen, Başbakan Yardımcısı Sayın Beşir Atalay’ın ifadesiyle “algılama hatası” yapan basiretsiz, hesapsız, hissi bir tutum sergileyen yönetim tarzıyla, yerel bir mesele hızla büyüdü, birkaç saat içerisinde ülke geneline yayıldı; uluslararası bir mahiyet kazandı.

Sonuç olarak iktidar gelişmeleri doğru yönlendirerek toplum psikolojisini kontrol altına almayı, süreci yönetmeyi, tansiyonu düşürmeyi başaramadı.

HABİLHAN PEHLİVANLI: Olayların siyasal ve ideolojik bir tabanı var mıdır, sol örgütlerin rolü ve etkileri nedir?

ŞEVKET ÖZSOY: Taksim Gezi Parkı’ndaki eylemcilerle yapılan bazı anketlerden de anlaşıldığı gibi bu olaylar ülkemizde şimdiye kadar görülenlerden farklı bir karaktere sahiptir; homojen bir katılım yoktur. Eylemcilerin çoğunluğunu 25 yaş ortalamasındaki gençler oluştursa da, daha yaşlı kesimlerden birçok insan meydanlara gelmiştir. Kadın katılımcılar hayli fazladır.

Eylemcilerin %70’e yakını CHP taraftarı olduklarını ancak organik bir bağlantılarının bulunmadığını belirtmişlerdir. İlk saatlerden itibaren bilinen legal ve illegal bütün sol örgütler, partiler olayların içindedirler. BDP Apo posterleri ve parti afişleriyle eylemleri desteklediğini ortaya koymuştur. Kendilerini doktor gibi gösteren beyaz önlüklü 3 kişinin de sabıkalı militanlar oldukları açıklandı. Asılan afiş ve pankartlarda, yazılan yazılarda bilinen radikal sol sloganların, örgüt isimlerinin yoğun şekilde kullanılması bu kesimlerin baştan itibaren rol kapma yarışında olduklarını, kontrolü ele almaya çalıştıklarını göstermektedir.

HABİLHAN PEHLİVANLI: Eylemlerde yer alan binlerce gencin sosyolojik, psikolojik ve ideolojik görünümü ne anlatıyor?

ŞEVKET ÖZSOY: 17 gün boyunca ortaya çıkan tablo bütün yönleriyle doğru okunmalıdır. 25 yaş ortalamasındaki bu insanlar, buluğ çağlarından itibaren 13 yıldır AKP iktidarının yürüttüğü eğitim politikalarına göre işleyen okullarda yetiştiler. Sayın Başbakan ve kurmayları miting alanlarında önümüzdeki seçimlerde sandığa getirmek üzere seçmen derlemeye çalışmadan önce, serinkanlılıkla bir durum değerlendirmesi yapmalıdır. Gerçekler olduğu gibi görülmeli eğitim hayatımızın ilkokuldan üniversitelere kadar, nasıl bir çıkmaz içerisinde bocalamakta olduğu fark edilmelidir.

13 yıl boyunca yükseköğrenim meselesinde ciddi bir adım atamazsanız ancak yüksek lise seviyesinde sayılabilecek onlarca üniversite açmayı bilim adına başarı sayarsanız, yeni YÖK Kanunu’nu bir türlü çıkaramazsanız, zorunlu eğitim sisteminde reform yapıyorum derken sorunları daha da ağırlaştırırsanız kısacası doğru bir eğitim ve kültür politikanız bulunmazsa bu kurumlardan yetişen gençler size sorarlar: “Bizim gibi üç çocuk daha ister misiniz?”

HABİLHAN PEHLİVANLI: Olaylarda dış faktörlerin rolü ve etkileri nedir?

ŞEVKET ÖZSOY: Başta kendi ülkeleri olmak üzere Dünya’nın her tarafında hemen her gün yaşanan toplumsal gerginlikleri, facialara yol açan çatışmaları çoğu kere görmeyen, gündemine almayan ABD ve Avrupa medyası, günlerce Taksim’den canlı yayın yaptı. CNN televizyonu yayın tarihinde savaşlar dışında hiç yapmadığı şekilde saatlerce Taksim’den canlı yayın yaptı. Ekonomist ve New York Times gibi Yahudi sermayesinin kontrolündeki gazetelerde hemen her gün  Türkiye’nin imajını zedelemeye yönelik yazılar yayınlandı.

Burada önemli nokta iktidarın dışarıdan her an için bu tarz olumsuz dalgalara muhatap olunacağını bilerek gerekli tedbirleri zamanında almamış olması, hatta dış politikada gereksiz bazı söylemlerle ve girişimlerle bu merkezlerin düşmanlığını artırıcı vesileler hazırlamasıdır.

HABİLHAN PEHLİVANLI:  Bu olaylar Türkiye ekonomisini nasıl etkileyecektir?

ŞEVKET ÖZSOY: Taksim olaylarının ekonomimizdeki olumsuz etkilerinin bilançosu henüz tam olarak ortaya çıkmadı. Faizlerin yükselme eğilimine girmesi söylendiği gibi, faiz lobisine kazandırmıyor; kredi kullanarak yatırım yapma durumunda olan girişimciler giderek ağırlaşan yüklerle karşı karşıya kalıyorlar. Sonuçta yatırım yapma eğilimi azalıyor.

En büyük gelir kaynaklarımızdan biri olan turizmde İstanbul’dan başlayarak sıkıntılar hızla artıyor. Yaz aylarında İstanbul’a binlerce yabancının gelmesine yol açacak uluslararası kongreler, konserler, festivaller, toplantılar art arda iptal ediliyor yahut erteleniyor. Lokantalar geceleri artık müşteri bulamıyor. Ankara’da Atatürk Bulvarı üzerindeki işyerleri günlerdir kan ağlıyor. Göstericilerin zarar verdikleri kamu malları ve binaların bilançosu ise ayrı bir dert.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —