Yüksek enflasyon nedeniyle büyük alım gücü kaybı yaşayan işçiler şimdi de vergi dilimleri marifetiyle yoksullaştırılıyor.
Çarşıya pazara markete her gittiğimizde fiyatlar artıyor, evimize gelen her fatura bir öncekinden yüksek oluyor ama işçilerin artması gereken ücretleri, vergi dilimleri nedeniyle yıl içerisinde düşüyor.
Gelir eşitsizliği yetmezmiş gibi vergi adaletsizliği ile de ekmeği çalınıyor. Çalışanlar sanki çok zenginlermiş gibi, nisan ve mayıs aylarında yüzde 20’lik ikinci vergi tarife dilimine, eylül ayında ise yüzde 27’lik üçüncü tarife dilimine girerek gelirlerinin büyük bölümünü vergi olarak devlete ödüyor. Örneğin ocak ayında 637 TL vergi ödeyen bir çalışan, Eylül ayında 2.342 TL vergi ödüyor. Zamlar nedeniyle zaten geçim zorluğu çeken işçilerin cebine hükümet bir de vergi yoluyla el uzatıyor!
Ücretliler yılbaşında toplam kazancının beşte birini vergi ve kesintilere öderken, bugün neredeyse üçte birini ödüyorlar. Başka bir ifadeyle sene başında çalışılan her beş saatin birini devlete çalışırken, bugün çalıştığımız her üç saatin birinde vergi daireleri ve SGK için çalışıyor.
Hayat pahalılığı yetmezmiş gibi, çocuğunun beslenmesinden kısıp vergi ödüyor. Hükümet , robin hood’u tersten okuyunca ortaya , fakirden al zengine ver , politikası çıkıyor . Hazine garantili projelere dolar üzerinden ödemeler ve kur korumalı mevduat ile bir avuç insana yüz milyarlarla ifade edilen dolarlar aktarılmaktadır. Bu sistemler , çalışanların vergileri ile finanse edilmekte. Gelmiş geçmiş en başarılı bir yönetim şeklini ortaya koyan Akp iktidarı çalışanları , emeklileri , küçük bir azınlığa ezdirirken , çalışanların oylarını almayı da beceriyor, bu sayede 20 yıldır iktidar da kalabiliyor. Tabi tüm bunları anlatırken tüm başarıyı Akp ye bırakmamak gerekiyor, muhalefetin dağınıklığı , zihinsel bulanıklığı , neyi nasıl yapacağını tam olarak anlatamaması veya anlattığını uygulamakla ilgili inandırma sorunu gibi bir çok nedenleride sıralarsak sonuca varırız . Ayrıca , sivil toplum örgütleri temsil ettiği kesimlerin çıkarları için değilde , kendi ikballeri için , bulundukları makamlarda daha fazla kalma hesaplarını da eklersek vs uzayıp gidecek , kısaca orta kesim çalışan üreten , emekli ve küçük esnaf da kendi haline bırakılmış , örgütsüz bir yapı içerisinde Yok olmakla karşı ,karşıya . Ayrıca bu kesimler ekonomi nin dişlilerini döndürürken ülkeninde geleceğini hazırlıyor . Şimdi önümüzdeki süreçte iki kesimli bir Türkiye bizi bekliyor, en altdakiler yoksullar , en üsteki zenginler, parababaları sistem bu iki kesimi hızla birbirinden itiyor, yani birisinin kaybettiği bir sistem diğerine kazandırıyor . İşin kötüsü en alttakiler oylarıyla bu vahşi kapitalizm i destekliyor, besliyor . Böyle gelmiş olabilir böyle gitmemeli diyorum...
