ÖZNUR ÖZDER BAZ


YİNE YİNE

YİNE YİNE


Yine 10 yıl öncesine gittim.
Hiç görmediğim, güneşin doğduğu topraklara doğru yol alıyordum.
Gittiğim yerlerde güneş nasıl doğar, nasıl batar bilemiyordum. Beni oralara götüren tek şey sevdiğim adamdı.
Hani sevdiğin yerlerden ayrılmanın bir amacı vardır ya..
Çalışmak, okumak ve sevdiklerin için uzaklara gidersin.
İlk defa İç Anadolu sınırlarının ötesine gidiyordum. Hakkari`ye, Türkiye`nin öbür ucuna şarka doğru yol almıştım. Ben baba ocağından ayrılıp kendi evimi ilk kuracağım topraklara doğru heyecanla gittim. Benim için fark etmez dedim. Oraların da kendine ait güzelliklerini yakalamaktı önemli olan.
 Van-Hakkari arası olan yolculuklarımızda benim anımsadığım otlu peynir kokusu değildi.
Ne yazık ki.
Ünlü şovmen Yılmaz Erdoğan`ın dediği gibi.  Her an bir hain pusuyla karşılaşabilir miyizdi? O uzun süren yolculuklarda gözümü kapatamazdım. Neden dağların arasından virajlı yolları, uçurumun kıyısından aşağıya baktığınızda gördüğünüz zap suyunu izlemek yerine, benim aklımdan geçenler elbet deki bambaşkaydı. Ardı arkası kesilmeyen hainliklerin ardından başka türlü düşünemezdim ki. Ama düşünmeyi isterdim.
 Nasıl ki Trakya ya Ege ye giderken sadece yoldaki güzellikleri izliyorsam, bir başka sınırda da doğu sınırında da aynı güzellikleri izlemek isterdim.
Ben böyle istiyorum. Kargaşa istemiyorum ama anladığım kadarı ile oradaki halk kavgadan memnun.
Hak aradıklarını iddia edenlere bakın.
Hakkari maceramı anlatıyordum ya. Her yeni gün nefes alacağım topraklara gelmiştim. İlk evimizin kapısını açtık eksiklerimizin için alışverişe gittik. Neyse aradan 3 gün geçti, eşime göreve gideceksin bir hafta yoksun dediler. Bir anda yalnız kaldım kimseyi tanımıyordum. Bir hafta boyunca evden kapı dışarı çıkamadım ve aileme de söylemedim endişelenmesinler diye. Tek arkadaşım televizyondu.
İşte o zaman anladım Öznur sen asker eşisin bu yalnızlıklara alışmak zorundasın.
Çukurca diyorlar, Hakkari diyorlar ya her defasında gözlerim dolu dolu oluyor.
Haberlerde izlediğim olaylar sanki daha önceden de yaşanmıştı.
Bundan 5 yıl kadar önceydi. Trakya da olduğumuz yıllarda komşunun kapısını üniformalı subaylar kapıyı çaldı ve kelimeler kifayetsiz kaldı. Kadın taş kesilmişti. Herkes nasıl böyle durabiliyor diye merak ediyordu.
Ne yapabilirdi ki çocuklarının yanında dimdik duruyordu.
Hani çocuk anlamaz diyoruz ya öyle bir anlıyor ki el kadar 4 yaşındaki çocuk, al bayrağa sarılı  şehidine, babasına öyle bir el sallayışı vardı ki. Annesinin kucağında ağlayarak babasına son vedasında el sallıyordu Utku ve iki yanında ablaları.
Hepimizin bir hikayesi var. Ama bazı hikayeler birbirinin aynı.
Son günlerde yaşanan hain terörün yaşattıklarına baktığımızda benim canımı sıkan zamanın geçmesine karşı hiç bir şey yapılamayışı yaşanan olayların tekrarları insanın içini yakıyor.
Yaşam denen oyun sahnesinde bu kadar tekerrür fazla değil mi?
HAFTANIN KİTABI:    TURGUT ÖZAKMAN ŞU ÇILGIN TÜRKLER
  • Cumartesi 26.1 ° / 9.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazar 28.9 ° / 10.4 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Pazartesi 25 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu