Kapitalizmin yavaş yavaş ulus-devletleri dalgası altında ezip, bloklaşmaların hat safhaya çıkacağı yeni bir döneme girmekteyiz. Beden işçiliğinin azalıp yerine bilgi işçiliğinin getirilmesiyle küreselleşmeye katkı sağlayan hali hazırda yeni gelişen alanlara karşı ülkemiz bugün ne derece üretken bunu sormamız lazım.
Başlangıçta bilinçli bir şekilde yarattığımız ekonomik düzen için devlet sistemine geçerken, artık daha fazla bu modelde sıkışıp kalamayacak kadar büyümüş bir serbest piyasa ortamı var. Dahası bu önlemez yükselişteki durum ülkelerin içişleri de dâhil olmak üzere her anlamda karar yetisine sahiplik konumuna geldi.
Artık buğday ekmekten tutun yerli araba üretmeye kadar hiçbir şey bizi kurtaramayacak, ayak uydurmamız için bilişim teknolojilerine gereken önemi vermemiz gerek. Bunun için de özgür düşünce ortamında gençlerimize lazım olan motivasyonu ve desteği sağlanmalı, gözlerini açık tutmalıyız. Yeni kazanç alanlarında yeterli gelişmeyi sağlamak ilk önceliğimiz olmakla beraber bunu doğru bir politikayla taçlandırmak da son derece önemli olacaktır.
Tüm dünyaya pazarlanabilecek bir teknolojinin üreticisi olmak yeterli imkân verilirse bu toplumun zeki gençlerinin yapamayacağı bir şey değildir. Başlayan bu yeniçağda kaybolup gitmek dahası sömürülmek istemiyorsak bir an önce harekete geçmeli, eğitim sisteminden başlayarak taşları yerine oturtmalıyız.
Ne yazık ki sürekli değişen ülke gündemimiz, varoluşumuzdan beri süre gelen seçim hali gibi meseleler mecburen bizi şu anda tutarken geleceğe götüremiyor. Siyaset bilime harcanması gereken zamandan fazlasıyla çalarken kafamızı çalıştırıp üretime odaklanmamız oldukça zor gözüküyor. Bugünün kaygısı ile yarından eksilmemek ümidiyle kalın, aydınlık bir gelecek dileğiyle?
