(Kırıkkale’nin sanat adına yapılmaya çalışılan zerre miktarlı çalışması olan Rahmi Pehlivanlı Sanat Konağı’nın ortadan kaldırılmasına dair bir Pehlivanlı’nın kaleminden damlayanlar!!!)
***
Derdim ne ikbal, de de siyaset…
Öyle bir niyetle alsaydım elime kalemi,
Şimdi Kırıkkale’nin en gözde adamı olurdum…
Adamı!
Adamın adamı…
Birilerinin adamı…
Emin olun bir yerlerde de olurdum…
Cebimde tomarla param da olurdu!
Lakin bir tek şey olamazdım:
Adam!!!
***
Sen tut beş senedir dişinle tırnağınla kazıya kazıya bir Sanat Konağı çıkar ortaya…
Onca “Pehlivanlı soyadını taşıyan” varken,
Ankara’da, İstanbul’da Rahmi Pehlivanlı’nın birinci derece akrabaları varken
Ve bu insanlar Rahmi Pehlivanlı’nın “maddi” sefasını sürerken,
Tut,
Kırıkkale’de bir konak, bir sanat kulübü ortaya at!
Hem de Rahmi Pehlivanlı adına…
Hem de Kırıkkale denilince akla gelen tek tük sanatçı şahsiyetlerin üstadı adına…
Hem de hiç kimseden bir kuruş menfaat beklemeden…
Hem de mekânın sahibi Kırıkkale Belediyesi tarafından beş senedir baskı altında tutularak…
Hem de her an kapı dışarı edilme riskini göze alarak!..
Hatta bununla da kalma,
Git,
Rahmi Pehlivanlı’nın Keskin’de yaşadığı konağın restore edilmesi için yıllarca çırpın…
Bununla da yetinme,
Kendi akrabalarının bile bilmediği ölüm yıldönümlerinde programlar düzenle…
Git Keskin’e,
Onlarca ressamı, heykeltıraşı doldur oraya,
Sırf Rahmi Pehlivanlı’nın hatırına…
Sonunda “farkındalık yarat”!
Ve konak onarılsın!
Tabi kim sahip çıkar?
Eeee… Sen, ben kim oluyoruz ki?
***
“Sana mı kaldı kardeşim Rahmi Pehlivanlı’ya sahip çıkmak?”
Yok mu senden başka bir “enayi(!)”?
Yoookkk yok…
Çok yanlış yaptın be Nazmi kardeş
Çooookkk çok!
***
Haaa…
Sende suç yok mu?
Olmaz mıııııı?
Olur olmaz insanları doldurdun kulübe…
İnsanlara çay, kahve ikram ettin…
Birileri gibi oradan rant elde edip bunu da birileriyle paylaşsaydın ya!
Bak o zaman ne kadar kıymetli olurdun!
Senin asıl hatan ne biliyor musun?
Bunu hak edene de yaptın,
Hak etmeyene de!..
Olur olmaz insanları doldurup kendini de üzdürdün,
Bizi de!..
***
Sana mı kaldı Rahmi Pehlivanlı adını yaşatmak?
Neymiş efendim…
Sen oraya düğün fotoğrafı çekmeye gelen fotoğrafçılardan gelir elde ediyormuşsun!
Bak seeeennn…
Onun için mi bugüne kadar bir araba bile alamadın da,
Ta Osman Gazi Mahallesinden Celal Bayar Parkına yaz kış, gece gündüz, her gün bisikletle gelip gidiyorsun?
Hem o konağı ticarethaneye çevirdiğin dedikoduları yayılıyormuş Kırıkkale’ye…
Kardeş, söylesene kaç ev, kaç araba aldın Allah aşkına?
***
Yanlış yaptın Nazmi kardeş,
Çooookkkk yanlış!
O tabela o mekândan indi ya…
Helal olsun sana da, Kırıkkalelilere de!
En başta da bana, kendime ve tüm Pehlivanlı sülalesine!..
Helal olsun(!)
Bu nasıl bir kin ola ki,
Soyadı Pehlivanlı olan, dünyaca ünlü bir ressamımızın adının Kırıkkale’de “kıytırık” bir kulübede dahi bulunmasına tahammül edilemiyor!
Nedir bu Pehlivanlı soyadıyla alıp veremediğiniz?
***
Başta da ifade ettim…
Benim siyaset yapmak gibi bir niyetim yok!
Ama şunu da itiraf etmeden geçemeyeceğim,
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, seçim öncesinde internette dolaşan ses kaydına göre, Kırıkkale için “kıytırık” dediği iddiası vardı ya…
Başta çok kızmıştım ama
Ne kadar da haklıymış Sayın Bakan aslında!
Bir Rahmi Pehlivanlı’nın adına sahip çıkamayan,
Nazmi Çaykara,
Sen de kıytırıksın!
Soyadını taşıyan başta ben olmak üzere tüm Pehlivanlılar,
Biz de kıytırığız!
Kırıkkale’nin en önemli sanat değerine sahip çıkamayan Kırıkkale halkı,
Hepimiz kıytırığız!
***
“Yaşaaaaaa…. Var oooooollll… Kıytırıkkaleeeeeeeeeeee!”
