SERDAR BOZDOĞAN


Üst Aklın Gayrimeşru Çocukları


Dünyayı bölen ve parçalayan (üst akıl) güç odağının en güzide silahı fitne çıkarıp görüş ve düşünce kavramları arasında zıt kutuplar inşa ederek Habil ve Kabil arasında olduğu gibi tarafların birbiri ile çatışmasını sağlayarak küslüklerden ve kızgınlıktan oluşan kavgaların hızını tetiklemek olmuştur.

Nitekim böyle bir hamle üzerine harekete geçilen zümre, toplum, millet kavramları arasında uzun vadeli kırgınlıklar meydana getirilerek yine bu yapı öncülüğünde işlevsel bir politika zemini oluşturup müttefik kisvesi adı altında destek oluyormuşçasına kendi çıkar odaklı emellerini hiç yorulmadan zaman ve masraf kaybetmeden her iki tarafa da danışmanlık hizmeti adı altında iblisliği temin etmektedirler.

Savaşlara alt zemin hazırlayarak bütün fitne sistemini şeytandan aldıkları akıl ile bir merkezden yürütmektedirler. Bu şeytani merkezin adıdır üst akıl.

Dünya´nın aslında çok kutuplu olduğu beyazperdede sergilenerek insanlara aktarılan pembe bir yalandır.

Nitekim son devrin yiğit devleti Osmanlı´nın beli bükülmeden önce dünya tek kutuplu değil çift kutupluydu.

Çıkar odaklı ve soykırımların gani gani yaşandığı, adına demokrasi getiriyor dedikleri yalanlar üzerine kurulan batı medeniyeti?

Karşısında Kuran ahlakı ile irfan erdemine erişmeyi arzulayan İslam hukuku içerisinde işlevsellik gösteren adil düzenin sembolü Osmanlı devleti bulunmaktaydı?

Osmanlının parçalanarak bölünmesine sebep olan devrin (üst akıl) düzenbazları bu emelleri uğruna İslam coğrafyasında kapanması çok zor büyük yaralar açmasına müteakip Osmanlı devleti dünyadaki bütün azılı kan emici yapıların kontrolünü tek bir güç odağının eline geçirdiğini görünce bir müddet sırra bürünüp istirahate çekilirken yeni düzene yeni yöntemlerle birlikte mücadele ederek vakti zamanı geldiğinde zülüm gidişatına dur diyecek İslam âleminin sesine kulak verecek Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulmuştur.

Osmanlı yıkılmadan önce başlayan ve Türkiye cumhuriyetinin kurulduğundan bu güne kadar tehlike olarak gören ve daima dost görünüp düşmanca sinsi hamleler sergileyen tek kutuplu dünyanın anası İngiltere tarafından yönetilmektedir.

Bu yapıya karşı gerçekleşen oluşumlar, aslında derin İngiltere´ye ve anası kraliçeye değil, kraliçe ve çocuklarının himayesinde gerçekleştirilen konsorsiyumlara karşıdır.

Bu konsorsiyum oluşumlarından bütün katılımcı ülkelerin otlanarak beslenmesi hasebi ile atılan bütün karşı taşları direkten üstüne aldıklarından sergiledikleri tavır ve mücadele tutumu karşısında elde ettikleri başarı yapıyı eleştirenleri bertaraf edip etkisizleştirdiği için yapının mimarı ve sistemin anası ve çocukları köşesinde kadeh tokuşturup sessiz sedasız zahmet harcamadan elde ettikleri başarıları kutlamaktadırlar.

Bu emele eriştiren yegâne stratejileri ise terörizm olmuştur.

Bugün dünyadaki bütün terör örgütlerinin merkezinde akıl öncüsü ve strateji sahibi olarak bu yapıların anası bulunmaktadır. Sözüm ona batıda hâsıl olup dünyaya sunmak istedikleri demokrasi ve barış yalanı ile kuluçkaya yatarak erken doğumla gayri meşru bir fert meydana getirip adını da NATO koymuşlardır. Böylelikle dünyanın her tarafında sorgusuz sualsiz at koşturup kendi emelleri doğrultusunda plan ve programlar uygulamaya önem ve özen göstermişler ve göstermektedirler.

Hem terör örgütü kuruluşuna doktrin sahipliği yapacaksın aynı zamanda uluslararası arenada bu oluşumlarla yani terörle mücadele ile ilgili stratejik işbirliğine gideceksin.

Hiç düşündünüz mü?

Neden bu terör faaliyetleri Ortadoğu ve Müslüman coğrafyasındadır diye?

Neden batıda değil, neden ABD kıtasında değil.

Çünkü hiçbir köpek sahibini ısırmaz da ondan.

Daha çok yakın bir zaman diliminde PKK siyasal hareket olarak bölgeye de hâkim olma edasına bürünüp temsilcileri sırtlarını bir yerlere dayadığını ima edercesine aslında kimin kucağına oturduklarını izah edip, bu cenah üzerinden hızını alamayan birkaç soytarı tükürüğünü Nil nehri kadar büyük görüp küstahça nara atma eşekliğini sergilediği zaman diliminde, Türk devleti birkaç ay içinde bu cibilliyetsizlerin dişlerini sökülüp, kulaklarına küpe takıp haddini bildirmiş ve Kandil boşaltılmış, şehirlerin hâkimiyetine devlet gücünü teyit ederek almış, bölgedeki vatansever halkı PKK boyunduruğundan kurtararak özgür iradesinin teyidi ve koruyuculuğunu ispatlamış...

Nitekim üst akılın çocuklarının planları geciktikçe gecikiyor; PYD´ ye Suriye´de sancılı anlar yaşatılıyor, Türkmen Dağındaki yiğitlerin gücü ve kuvveti bil hassa imanlı kudreti tüm dünyada duyulmaya başlıyor, gece gündüz bombalanmasına rağmen Halep direniyor düşmüyor...

İşte tam bu sırada üst akılın gayri meşru çocuklarının harekete geçmesiyle birlikte gerçekleşen 15 Temmuz FETÖ-PDY darbe girişimi ile Ortadoğu ve İslam coğrafyasında at koşturduklarını sananlar sırtlarındaki semerlere cukka doldurmayı hedeflemişlerdir.

Kasa ve öz bir ifade ile 15 Temmuz bir NATO operasyonudur.

Bunu anlamak için darbenin neden ve nereden planlandığına bakmak yeterlidir. Hiç kuşkusuz, 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat gibi, 15 Temmuzda NATO tarafından planlanarak NATO görevindeki FETÖ´cü vatan hainleri üzerinden planlanarak yürütülmüş, yer yer bizzat yabancı NATO komuta unsurları devreye girmiş, hatta NATO üslerinden darbe aktif olarak bizzat desteklenmiştir.

Her şeye rağmen sultan ikinci Abdülhamit´ ten beri sinede bekleyen derin milletin tokadı ile şamara dönüp, altın nallı atlar teneke semerli merkebe çevrilip kuyrukları ağızlarına verilerek geldikleri yere gönderilmiştir.

Eğer bizim ülkemizin, tarih ve medeniyetimizin, devletimiz ve milletimizin çıkarlarına şerh düşercesine hareket etmeye devam edecekse bir sonraki tokat gayri meşru çocuklarına terbiye ve telkin aşılayamadığı için üst akılın anasına ders vermek adına NATO ya atılmalıdır.

Düşünün bir mikrop eğer vücuda iştigal etmiş ise görevimiz sağlık ve sıhhatimize hakım olmak için tedavi olup o mikroptan ve yaydığı hastalıktan kurtulmak olmalıdır. Bugün ülkemizdeki mikrobun adı terördür. Bunun ötesi yoktur. Fakat bizi bu terör mikrobundan ve terörizm hastalığından kurtarmak isteyen sözde müttefiklerimizde mikropludur. Hatta bilakis salgıları ile gittiği her yeri zehirleyen mikrobun çocuklarıdır.

Lütfen artık neden eve sahip olamadın diye evin reisini suçlamak yerine, hırsız kim, nereden geldi, kim gönderdi, nasıl geldi gibi arayışlar içerisinde sorunları çözerek nihai milli hedefe ulaşacak mekanizmalar icra edilsin.

Merhum Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN hocanın meşhur deyimi üzere; Banane Amerika´dan, banane NATO´dan diyerek yel değirmenleri ile birlikte Donkişotları artık ülkemizden, devletimizden ve milletimizin yakasından def etme vakti gelmiştir.

  • Salı 23.7 ° / 10.8 ° false
  • Çarşamba 29.4 ° / 15.1 ° false
  • Perşembe 29.3 ° / 13.5 ° false