HABİLHAN PEHLİVANLI


Türkiye´nin Kanayan Yarası: Doğu ve Güneydoğu Anadolu-2


II- 1990 YILINDAN SONRAKİ RAPORLARA GÖRE MESELELER VE ÇÖZÜMLER

A) EĞİTİM, ÖĞRETİM VE KÜLTÜR

a) MESELELER

1. Eğitim hizmetleri sayı ve nitelik olarak Türkiye ortalamasının altındadır. GAP bölgesinde altı ve yukarı yaşlarda yaklaşık 1,5 milyon kişi okuryazar değildir. Doğu ve Güneydoğu bir bütün olarak dikkate alındığında okuryazar olmayan nüfusun 3 milyonu aştığı tahmin edilmektedir. 1987´de Türkiye´de okuma yazma oranı %77 iken GAP bölgesinde bu oran %43´tür. (1)

2. Bölgede 4.131 okul kapalıdır. Açık olanlarda da öğretmen açığı had safhadadır. Bu yüzden eğitim ve öğretim aksamaktadır. (2)

3. Bölge insanının bir bölümünün Türkçe bilmemesi yüzünden sosyal yönden iletişim kurulması imkânı yoktur. (3)

4. Gençleri sosyal ve sportif yönden meşgul edecek, program ve tesisler yeterli değildir. Amatör sporu teşvik edip geliştirici düzenlemeler ya hiç yoktur veya çok cılız ve yetersizdir. (4)

b) ÇÖZÜMLER

1. Eğitim yetersiz olan köy ve kasaba okulları yerine ?yatılı bölge okullarının? açılması bölge gençlerine büyük fayda sağlayacaktır. (5)

2. Eğitim seviyesinin düşüklüğü göz önüne alınarak üniversiteye girişte özel kontenjan uygulanmalıdır. Yurt imkânları artırılmalı, meslekî teknik öğretim imkânları sağlayacak tedbirler alınmalıdır. Eğitim kadroları güçlendirilmelidir. (6)

3. Bölgedeki kültürel varlıklar titizlikle araştırılmalıdır. (7)

4. Amatör sporun geliştirilmesi ve devamını sağlayacak her türlü destek sağlanmalıdır. (8)

B- SOSYOEKONOMİK DURUM

a) MESELELER

1. Terör dolayısıyla küçük yerleşim birimlerinden büyük yerleşim birimlerine göç olmaktadır. Bu ise şehirlerin güvenliğini tehdit eden bir durum olduğu gibi zaten çarpık bir kentleşmenin devam ettiği bölgede meseleleri daha da içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Devlet elektrik, su parasını tahsil edememektedir. Bankalar çiftçiye, köylüye verdiği kredileri tahsil edememekte, tahsili için de korkularından icraya verememektedirler. İşsizlik had safhadadır. Ellerinde satacak bir şeyi kalmayan ve büyük kentlere göçen insanların ellerindeki para bitince asıl mesele başlayacaktır. Sosyolojik olarak bu insanlar terör örgütleri için hazır bir topluluk oluşturmaktadırlar. (9)

2. Bölgede yaylacılık yolu kapanmış, hayvancılık yok denecek kadar azalmıştır. (10)

3. Şırnak ve Silopi kömür ocaklarının kapalı oluşundan dolayı halk kışlık kömürlerini temin edememektedir. Bölge kalkınmasında önemli bir kaynak oluşturacak olan teşvik kredilerinin isabetli ve sağlıklı verilmediği, daha çok siyasî tercihlere dayalı dağıtıldığı dolayısıyla yatırımların aksadığı görülmüştür. Özel sektörün yatırım yapmadığı istekli olmadığı ve yapmadığı görülmektedir. Sınır ticaretinin kapalı olması sonucu bölgedeki işsizliğin ve ticarî hayatın felce uğradığı tespit edilmiştir. (11)

4. Bölgede hizmet veren kamu görevlileri ailelerini yöreye getirmediğinden, bölgede sosyal bir aktivite yaratmaları mümkün değildir. (12)

5. Bölgede Türkiye ortalamasının üstünde artış hızı gösteren nüfusa karşı aile plânlaması çalışmalarının yapılmadığı, bu hızla devam ederse zaten işsizliğin had safhada olduğu bölgede işsizlik daha da artacak ve ufak tefek yapılan yatırımlar da bir işe yaramayacaktır. (13)

6. Kullanılabilir kredi faizlerinin çok yüksek olduğu, dolayısıyla sistemin tefecilerin lehine işlediği görülmektedir. (14)

7. Entegre bir bölge kalkınma plânı olan GAP´ın 1993 yılı yatırımları 78 trilyon Türk Lirası olarak gerçekleşecektir. Projenin temrin programı süresi içinde bitirilmesi halinde bölgede devamlı hizmetlerin ve yeni iş alanlarının doğmasına vesile teşkil edeceği bilinmesine rağmen programın bitirilmesine hız kazandırılmadığı görülmüştür. (15)

8. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi´ndeki 24 ilde bazı nedenlerle işletilmeyen 116 sorunlu tesis bulunduğunun bilinmesine rağmen, bunlar bölge ekonomisine kazandırılmamakta ve yaklaşık üç bin kişiyi istihdam edecek bu işletmelerin ıslahı cihetine gidilmemektedir. (16)

9. Bölgenin toprak dağılımında büyük adaletsizlikler vardır. Yıllardır toprak reformu gerçekleştirilmediği için toprak dağılımında adalet sağlanamamıştır. (Örneğin GAP bölgesindeki çiftçi ailelerin %38´i topraksızdır.) (17)

b) ÇÖZÜMLER

1. Göçmek mecburiyetinde kalan vatandaşlara devlet gerekli yardımı sağlamalıdır. Belediyelere alt yapı tesislerini gerçekleştirmeleri için gerekli maddî yardım yapılmalıdır. Bölge sanayicilerinin kullandığı akaryakıt ve elektrik enerjisini daha ucuza sağlanması gereklidir. Besicilik kredileri gerçek ihtiyaç sahiplerine verilmeli ve hayvancılık ıslah edilmelidir. (18)

2. Sınır ticareti yeniden başlatılmalıdır. (19)

3. İşsizliği azaltacak yatırımlar yapılmalıdır. GAP projesi bir an evvel bitirilmelidir. (20)

4. Küçük yerleşim birimleri birleştirilerek toplu yerleşim birimleri kurulmalı ve buralara devlet imkânları daha çok ulaştırılmalı ve birleştirilerek toplu yerleşim birimleri kurulmalı ve buralara devlet imkânları daha çok ulaştırılmalı ve örnek köylerle halk özendirilmelidir. (21)

5. Programda yer alan yatırımlara ait ödenekler zamanında bölgeye ulaştırılmalıdır. Teşvik primi uygulamalarına işlerlik kazandırılmalı ve teşvikler yüzde yüze çıkarılmalıdır.

6. Yöredeki organize sanayi ve sanayi sitelerinin alt yapı sorunlarının çözümlenmesinde devlet desteği sağlanmalıdır. (22)

7. İşsizliğin önlenmesinde önemli rol oynayacak yarım kalmış yatırımlara ödenek ayrılmalı ve bitirilmiş olup da henüz işletmeye açılmamış faaliyetlere işletme kredisi verilmesinde öncelik tanınmalı ve yarım kalmış teşvik belgeli yatırımların iyileştirilmelerine özen gösterilmelidir. (23)

8. Toprak reformu yapılmalıdır. (24)

C- İDARÎ YAPI

a) MESELELER

1. Bölgeye, liyakate dayalı olmayan politik atamalar vatandaşta devletin partizanlık yaptığı duygusunu uyandırmaktadır. (25)

2. Batıda yer edinememiş veya cezalı memurlar bölgeye sürgün olarak gönderildikleri kanaatini taşımakta, hıncını vatandaştan çıkarmakta ve verimli çalışmamaktadırlar. Halkı devletten soğutucu davranışlar içerisinde bulunmaktadırlar. Çoğu kaymakamlıklar baş komiser yardımcılarınca idare edilmektedir.

3. İdarî makamların çoğu vekâletle yürütülmektedir. Aynı zamanda bu kişiler genç ve tecrübesizdirler. Ne kadar iyi niyetli ve istekli de olsa yeterli tecrübeye sahip olmadıklarından devletin işleyişinde ve otoritesinde zafiyet doğmasına sebep olmaktadırlar. Kamu görevlerinde hâkim olan görüş bölgenin sürgün yeri olduğu ve kendilerinin de sürgün olduğu yönündedir. Bölgedeki memurların büyük bir kesimi mecburî hizmet yükümlülüğü olan tecrübesiz, bölgenin özelliğini bilmeyen memurlardan oluşmaktadır. Bu personelin tek amacı da bir an önce hizmet süresini tamamlayıp bölgeden uzaklaşmaktır. (26)

4. Bölgede öncelikle devletin kurum ve kuruluşlarının yeniden organize edilmesi gerekmektedir. Kamu kurum ve kuruluşları çok dağınık ya da birbiri içerisinde hizmet vermeye çalışmaktadırlar. Devlet kuruluşları arasında organizasyonun ve bağlantının bozuk olduğu her şeyden belli olmaktadır. (27)

5. Kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan tayin ve nakillerde güvenlik açısından bölgeye gelinmek istenmediğinden bir kısım hizmet vekâletle yürütülmekte, bu ise işlerin sürüncemede kalmasına sebebiyet vermektedir. Yörenin yapısal özelliklerini bilmeyen görevlilerin yöreye atanmasıyla bölgedeki kamu hizmetlerine etkinlik ve verimlilik kazandırılmaması, vatandaşın istek ve şikâyetlerinin sürüncemede kalmadan çözümünü zorlaştırmaktadır. (28)

b) ÇÖZÜMLER

1. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği sistemi uygun zamanda kaldırılmalıdır. Terörle mücadelede boşluk doğmaması için il valilerine yetki verilmelidir. Valiliklerin kamu kurum ve kuruluşları üzerindeki yetki ve sorumlulukları artırılmalıdır. Buna bağlı olarak mülkî idarecilerin özlük hakları iyileştirmelidir. (29)

2. Geçici köy koruculuğu sistemi gözden geçilerek aksayan yönleri ıslah edilmelidir. Terörün etkilerinin azalmasına paralel olarak köy koruculuğu sisteminin zaman içerisinde kaldırılması, korucuların bölgede kalkınmasına yönelik yapılacak yeni projelerde istihdam edilmeleri uygun olacaktır. (30)

3. Bölge sürgün yeri olmaktan çıkarılmalıdır. İdarî reform çerçevesinde bölgede görevlendirilecek yönetici ve personelin iyi yetişmiş, tecrübeli ve liyakatli kişilerden seçilmesi, uygun kişilik ve meslek özelliklerine sahip olmaları esastır. Bölgede vekâletle yönetim sistemine son verilmelidir. Tecrübeli ve kalifiye elemanların bölgeye gitmesi sağlanmalıdır. Bunun için özendirici, Özlük hakları ve diğer sosyal haklar bakımından tedbirler alınmalıdır. Bölgeye tayin olunan memurlar halka ters gelen davranışlardan kaçınmalıdır. (31)

4. Yerel yönetimlerin araç, gereç, kalifiye personel ve alt yapı sorunlarının bulunması yanında parasal kaynaklar yönünden sıkıntı içinde oldukları görülmektedir. Büyük bir kitleyi ilgilendiren yerel yönetimlerin mevcut mevzuatla işlerinin çözülmesi mümkün değildir. Mevzuat değişikliği yapılarak ihtiyaçların giderilmesi gerekmektedir. (32)

5. Olağanüstü Hal uygulanan illere tahsis edilen kadroların, âdil bir şekilde ve öncelikle güvenlik nedenleriyle boşaltılan yerleşim birimlerine ağırlık verilerek her aileye en fazla bir kadro vermek suretiyle doldurulması sağlanmalıdır. (33)

D- ADLÎ DURUM

a) MESELELER

1. Adalet teşkilâtı yeniden mezun hâkim ve savcılarla yürütülmeye çalışılmaktadır. Adalet mekanizması bu bölgede bunlar üzerine inşa edilmek istenmektedir. İdealist, fakat tecrübesiz olan bu insanların yasa dışı örgütle olan mücadelede yetkilerini tam olarak kullanamamalarından kaynaklanan bir sıkıntı vardır. Ayrıca olağanüstü hal uygulanan bu bölgede adlî tatil uygulaması manasızdır. (34)

2. Adlî makamların işleyememesinden doğan boşluktan bazı yasadışı oluşumlar ortaya çıkmaktadır. Cezaevlerinde görevlilerden çok mahkûmlar duruma hâkimdir. Görevliler cezaevi dışında can güvenliklerinin olmayışı yüzünden hakkıyla görev yapamamaktadırlar. (35)

b) ÇÖZÜMLER

1. Bu kadroların hızla doldurulmaması, sıkça tekrarlanan yer değiştirmeler ve daha başka mazeretler nedeniyle yargı hizmetlerinde gecikmeler olmaktadır. Terör yüzünden davalara katılım az olmakta, tanıklar gördüklerini ve bildiklerini söylememektedir. Bu durum ve ayrıca emniyet ve jandarma sorgulamalarındaki kopukluk dolayısıyla gözaltı süreleri uzamaktadır. Bu sebeple yargı sisteminin yavaş işlemesine sebep olan uygulamaların kaldırılması ve böylece terör odaklarının ?artık vatandaşlar ihtilâflarını bağımsız yargı organlarına götürmemektedir? şeklindeki propagandalarına mâni olunmalıdır. (36)

2. Cezaevlerinin bugünkü koğuş düzeninde eğitim merkezi olma fonksiyonları son bulmalıdır. Adalet mekanizmasını hızlandıracak hukuk reformu yapılmalıdır. (37)

3. Teröristlerin teslim olmaları ve silâhların susmasıyla pek çok sorunun çözülebilme imkânı da kendiliğinden gelecektir. Bu safhadan sonraki bir ?af? ülke genelinde bir sevgi ortamı ve barışı getirecektir. Ayrıca siyasî sığınmacı olarak yurt dışında bulunanların yurda dönüş yapabilmelerini sağlayacak gerekli düzenlemelerin yapılması faydalı olacaktır. Bu insanların bir kısmının iş bulabilmek amacıyla bu ülkelere sığındığı da gerçektir. Propaganda malzemesi olabilecek uygulamalarla karşı tarafa koz verilmemelidir. (38)

4. Adalet mekanizmasında sürat ve etkinlik sağlayacak yeni birimler oluşturulmalı ve yeni düzenlemeler yapılmalıdır. Bölgedeki hâkim ve savcı açığının kapatılması için tecrübeli personel atanmalıdır. (39)

 E- GÜVENLİK VE ASAYİŞ

a) MESELELER

1. Bölgede görev yapan bir kısım polislerin yeni olduğu ve bir kısmının silâh dahi doğru dürüst kullanmayı bilmedikleri görülmüştür. Emniyet (polis) güçlerinin araç ve eğitilmiş insan yetersizliği göze çarpmaktadır. (40)

2. Halk, devletle PKK arasında sıkışıp kalmıştır. Vatandaş köyüne gelen örgüt mensuplarına korkudan yardım etmektedir. Bu defa da güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınmaktadır. Dolayısıyla devletle PKK arasında kalan vatandaş ne yapacağını şaşırmıştır durumdadır. Yani halk kimi güçlü görüyorsa onun yanında yer almaktadır. Bölge halkının en önemli ihtiyacı ve devletten beklentisi can ve mal güvenliğinin sağlanmasıdır. Bölgedeki vatandaş, devletin can ve mal güvenliğini yeterince koruyamadığı endişesini taşımaktadır. Bu gün için bölge halkamızın en büyük sıkıntısı can güvenliğidir. 19 Temmuz 1987´den 31 Ekim 1993´e kadar OHAL Bölgesinde 7150 terör olayı meydana gelmiştir. Bu dönemde 9151 adet uzun namlulu silâh ve tabanca bulunmuştur. 1984´ten 31 Ekim 1993´e kadar 2034 vatandaşımız teröristlerce öldürülmüştür, 1049 vatandaş yaralanmıştır. Aynı dönemde 3355 terörist ölü, 131 terörist yaralı, 1191 terörist sağ ele geçirilmiş, 669 terörist ise kendiliğinden teslim olmuştur. Bu tarihler arasında güvenlik kuvvetlerinden 1266 subay, astsubay, erbaş ve er; 95 polis, 375 geçici köy korucusu olmak üzere 1736 şehit, 2562 subay, astsubay, erbaş, er, 320 polis ve 522 geçici köy korucusu olmak üzere 3404 personel yaralanmıştır. Halk, çocuklarının PKK´ya asker vermeye zorlandığını, vermezlerse karşılığında para aldığını bildirmektedir. (41)

3. Güvenlik güçleri arazi yapısının özellikleri, dağınık yerleşim birimlerinin çokluğu nedeniyle vatandaşın can ve mal güvenliğini aynı anda ve tam anlamda sağlamakta güçlük çekmektedir. PKK bundan azamî ölçüde istifade etmektedir. Bu faaliyetler sırasında can ve mal güvenliği sağlanırken vatandaşın canı istemeyerek de olsa bazen yanmakta ve istenmeyen olaylar meydana gelmektedir. (42)

b) ÇÖZÜMLER

1. İstihbarat güçlendirilmelidir. Bunu temin için de görevlilere her türlü imkân, bilhassa malî imkânlar sağlanmalıdır. Bürokratik engeller kaldırılmalıdır. Parasızlık yüzünden istihbarat kaynaklarından olan muhbir kullanmada güçlüklerle karşılaşılmaktadır. (43)

2. İstihbarat alanında yeni bir yapılanmaya gidilmeli ve çeşitli kurumlara ait birimler arasındaki koordinasyon eksikliği giderilmelidir. İstihbarat tek elde toplanmalı ve değerlendirilmelidir. Terörle mücadelede koordinasyon ve dolayısıyla etkinliği artırmak için ?İç Güvenlik Müsteşarlığı? kurulmalıdır. (44)

3. Polis Özel Timleri yeniden organize edilmelidir. Tecrübeli insanlardan teşekkül ettirilmelidir. Profesyonel nitelikli Özel Harekât Timlerinin miktarlarının arttırılması, birliklerin kış koşullarında kara ve hava operasyon imkân ve kabiliyetlerinin arttırılması sağlanmalıdır. (45)

4. Sınır güvenliğinin sağlanması için modern teknolojiden istifade edilmelidir. Sınır güvenliği tamamen kara kuvvetlerine bırakılmalıdır. Sınırlardan uyuşturucu, silâh, mühimmat geçirilmemesi için her türlü tedbir alınmalıdır. (46)

5. Güvenlik tedbirleri uygulanırken vatandaşla teröristin ayırt edilmesi vatandaşın can ve mal güvenliğinin zedelenmemesi gerekmektedir. (47)

6. Yol güvenliğinin sağlanması ve terör örgütünün yolları ikmal ve destek için kullanmalarının önüne geçilmesi için yol kontrollerinin sıklaştırılması sağlanmalıdır. (48)

7. Toplu birlik yerine, sınır güvenliği ve çevre koruma maksadıyla kurulan karakolların yapımına devam edilmelidir. (49)

8. Terör örgütünün faaliyet alanında bulunan köy ve mahallerde seri ve sürekli pusu, devriye, gözetleme, arama ve operasyonların yapılması, hassas tesislerin korunması ve örgüt yanlılarının sindirilip, yeni oluşumların önüne geçilmesi ve örgütle ilişkilerinin ortaya çıkarılması sağlanmalıdır. (50)?

F- DIŞ-İÇ TAHRİK VE MENFİ PROPAGANDA

a) MESELELER

1. Bölgede yabancı ajanlar güya uzaktan kontrol ediliyormuş gibi ortaklıkta cirit atmaktadırlar. (51)

2. PKK geniş halk kitlelerini etkilemeye çalışmakta ve sonuçta halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirerek halkı sıcak çatışma içerisine çekmeyi hedeflemektedir. (52)

3. Terörün kaynağını PKK oluşturmaktadır. Dış destekli silahlı bir mücadeledir. Anîden ortaya çıkmış bir olay değildir. Yıllar öncesinden stratejisi belirlenmiş, sistemli ve dış destekli olaylar manzumesinden olup, bu gün de aynı karakterini muhafaza etmektedir. (53)

4. PKK bölgedeki işsizliği kendi lehine propaganda malzemesi yapmaktadır. Tecrübesiz gençleri böylece yandaşı veya sempatizanı yapmaya çalışmaktadır. (54)

5. Bölücü terör başta Suriye olmak üzere bazı komşu ülkeler tarafından açıkça desteklenmekte, bazı dost ülkelerde ise yasal faaliyet olanağına varan bir hoşgörüyle karşılanmaktadır. Destek veren ülkelerin nedenleri farklı olmakla birlikte bugün bölücü terörün arkasında çok uluslu bir desteğin varlığı kesindir. (55)

6. Bölücü terör örgütü ve onun arkasındaki dış güçler sadece terör yoluyla hedeflerine ulaşmanın mümkün olmadığını bilmektedirler. Terörle devleti yıkmanın örneği yoktur. Asıl amaç devlete güveni ortadan kaldırmak, propaganda, tehdit ve sindirme yoluyla bölge halkını yanlarına çekerek devlete karşı ayaklanmaya zorlamaktır. (56)

b) ÇÖZÜMLER

1. Bölge yabancı ajanlardan mutlaka temizlenmelidir. (57)

2. Terör başından beri dış güçlerce desteklenmektedir. Dış politikamızın özellikle komşu ülkelerle ilişkilerimizin behemehâl gözden geçirilmesi gereklidir. PKK´ya verilen dış desteğin ortadan kaldırılması için gereken yapılmalıdır. Terör örgütünü destekleyen ülkelerle kesin netice verecek girişimlerde bulunulmalıdır. Terörle mücadelede de diğer ülkelerle iş birliği yapılmalı ve terörist eylemlere karşı kesin ve kararlı tavır takınılmalıdır. PKK´nın Türkiye aleyhine olacak her türlü faaliyet için komşularımızın üs olarak kullanılmasını önlemek için diplomatik teşebbüslerde bulunulmalıdır. (58)

3. Teröre destek veren ülkelere karşı bu güne kadar yapılan diplomatik girişimler sonuçsuz kalmıştır. Bu durumun devam etmesi halinde bu ülkeleri caydırıcı tüm tedbirler değerlendirilmeli ve zaman içinde uygulamaya konulmalıdır. Yasadışı örgütleri destekleyen, eğiten, onlara her türlü desteği sağlayan ülkeler ve komşularımız uyarılmalıdır. (59)

4. İstihbarat konusunda diğer ülkelerle sıkı işbirliği yapılarak elde edilen bilgi ve belgeler ilgili ülkelere karşılıklı olarak aktarılmalıdır. (60)

5. Terörle mücadele konusunda ülkeler arasında eğitim, işbirliği ve her türlü teknik malzeme ve personel imkânlarından karşılıklı faydalanılmalıdır. (61)

G- SAĞLIK

a) MESELELER

1. Sağlık hizmetlerinin yetersizliği yanında sağlık personeli, yataklı sağlık kurumlan ve yatak sayıları açısından da bölgede dengesiz bir dağılım vardır. (62)

2. Bölgede çok küçük yerleşim birimlerinin bulunması yurttaşların istenilen düzeyde sağlık hizmeti görmesini engellemektedir. (63)

3. Doğu ve Güneydoğu bölgesi bir bütün olarak dikkate alındığında sağlık hizmetleriyle ilgili göstergelerin Türkiye ortalamasının altında olduğu görülmektedir. (64)

b) ÇÖZÜMLER

1. Bölgedeki sağlık sektörünün durumu gözden geçirilerek, Van ve Diyarbakır´da bulunan hastaneler başta olmak üzere bölgedeki diğer hastanelerin ve sağlık tesislerinin araç, gereç, tıbbî ve medikal donanımlarının ve uzman hekimler başta olmak üzere personel eksikliklerinin giderilmesi, koruyucu hekimlik faaliyetlerine de gerekli önem verilerek çalışmaların aksatılmadan yapılması sağlanmalıdır. (65)

2. Sağlık kadroları güçlendirilmeli ve tecrübeli elemanlar gönderilmelidir. (66)

 

DİPNOTLAR

(1) SHP´nin Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakışı ve Çözüm Önerileri, Türkiye ve Güneydoğu, Türkiye´nin Sorunları Dizisİ-3, Yeni Yüzyıl Gazetesi Yayınları, (baskı yeri ve tarihi yok.) s. 4.

(2) Balıkesir Milletvekili Ömer Lütfi Coşkun Başkanlığında kurulan 10/116 Esas Numaralı Araştırma Komisyonu Raporu, s. 14; Refah Partisi TBMM Grup Başkan Vekili Şevket Kazan in 24.8.1994 tarihli basın toplantısı, s. 3.

(3) a.g.r., s. 14.

(4) a.g.r., s. 14.

(5) a.g.r., s. 14.

(6) a.g.r., s. 21.

(7) a.g.r., s. 19.

(8) a.g.r., s. 22.

(9) TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No: 10/90, Sayı No. A. 01.1.GEÇ/raporu, 4. Bl., s. 1; Refah Partisi TBMM Grup Başkanvekili Şevket Kazan´ın 24.8.1994 tarihli basın toplantısı, s. 1-2; 10/116 Es. Num. Ar. Kom. Rap., s. 3; TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun 9.8.1993 tarih ve Es. No. A. 01. 1 GEÇ. Raporu, s. 6-7.

(10) Şevket Kazan´ın basın toplantısı, s. 2.

(11) 10/116 Es. Num. Ar. Kom. Rap., s. 12- 13, TBMM, FMSC. Ar. Kom. Rap., s. 12-13, TBMM, FMSC. Ar. Kom. Rap (9.8.1993 Tarihli) s. 7; ANAP Gn. Bşk. Mesut Yılmaz´ın 19 Kasım 1994 tarihli basın toplantısı yazılı metni, s. 5-6.

(12) 10-116 Es. Num. Ar. Kom. Rap., s. 14.

(13) a.g.r., s. 14.

(14) a.g.r., s. 13.

(15) a.g.r., s. 15.

(16) a.g.r., s. 15.

(17) SHP´nin Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakışı ve Çözüm Önerileri, Türkiye ve Güneydoğu, Türkiye´nin Sorunları Dizisi 3, Yeni Yüzyıl Gazetesi Yayınları, s. 38. (baskı yeri ve tarihi yok.)

(18) Mesut Yılmaz, a. g. bas. top., s. 5-6.; 21-22.; Şevket Kazan, a. g. bas. top., s. 3.

(19) Mesut Yılmaz, a. g. bas. top., s. 6.; a.g.r., s. 22.

(20) a.g.r., s. 15-22.

(21) a.g.r., s. 22.; SHP´nin Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakışı ve Çözüm Önerileri, Türkiye ve Güneydoğu, Türkiye´nin Sorunları Dizisi-3, Yeni Yüzyıl Gazetesi Yayınları, s. 63-64.

(22) a.g.r., s. 22.

(23) a.g.r., s. 23.

(24) a.g.r., s. 19.

(25) TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No: 10/90, Sayı No. A. 01. 1 GEÇ/ raporu, 4. Bl. s. 2.

(26) TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No: 10/90, Sayı No. A. 01.1.GEÇ/raporu, 4. Bl., s. 2, 15.; TBMM FMSC. Ar. Kom. Rap. (9.8.1993 tarihli) s. 5, 9.; 10/116 Es. Num. Ar. Kom. Rap. , s. 12,16.

(27) TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No: 10/90, Sayı No. A. 01. 1 GEÇ. Raporu, 4. Bl.,s. 17.; TBMM FMSC. Ar. Kom. Rap. (9.8.1993 tarihli) s. 6.; 10/116 Es. Num. Ar. Kom. Rap., s. 14.

(28) a.g.r., s. 16.

(29) Mesut Yılmaz, a. g. bas. top., s. 5; Şevket Kazan, a. g. bas. top., s. 2. ; SHP´nin Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakışı ve Çözüm Önerileri, a.g.e., s. 64.; TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No: 10/90, Sayı No. A. 01. 1GEÇ/ raporu, 4. Bl., s. 8, 19., 8. Bl, s. 6.; TBMM FMSC. Ar. Kom. Rap. (9.8.1993 tarihli) s. 10.

(30) Mesut Yılmaz, a. g. bas. top., s. 5.; SHP´nin Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakışı ve Çözüm Önerileri, TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No: 10/90, Sayı No. A. 01. 1 GEÇ. Raporu, 4. Bl., s. 24, 8. Bl, s. 6.; TBMM FMSC. Ar. Kom. Rap. (9.8.1993 tarihli) s. 10.; 10/116 Es. Num. Ar. Kom. Rap., s. 18.

(31) Mesut Yılmaz, a. g. bas. top., s. 7.; SHP´nin Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakışı ve Çözüm Önerileri, TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No: 10/90, Sayı No. A. 01. 1 GEÇ. Raporu, 4. Bl., s. 15, 8. Bl, s. 6-7.; TBMM FMSC. Ar. Kom. Rap. (9.8.1993 tarihli) s. 11.; 10/116 Es. Num. Ar. Kom. Rap., s. 18.

(32) a.g.r., s. 17, 19.; Şevket Kazan, a. g. bas. top., s. 3.

(33) a.g.r., s. 19.

(34) TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No: 10/90, Sayı No. A. 01. 1 GEÇ. Raporu, 4. Bl., s. 2.; TBMM FMSC. Ar. Kom. Rap. (9.8.1993 tarihli) s. 5.

(35) TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No: 10/90, Sayı No. A. 01. 1 GEÇ. Raporu, 4. Bl., s. 3, 34.; Mesut Yılmaz, a. g. bas. top., s. 7.

(36) 10/116 Es. Num. Ar. Kom. Rap., s. 8, 9.

(37) TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No: 10/90, Sayı No. A. 01. 1 GEÇ. Raporu, 4. Bl., s. 34. ; Mesut Yılmaz; a. g. bas. top. s. 5.

(38) 10/116 Es. Num. Ar. Kom. Rap., s. 5, 11.

(39) a.g.r., s. 19.

(40) TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No; 10/90, Sayı No. A. 01. 1 GEÇ. Raporu, 4. Bl., s. 4, 16.

(41) TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No; 10/90, Sayı No. A. 01. 1 GEÇ. Raporu, 4. Bl., s. 4.; TBMM FMSC. Ar. Kom. Rap. (9.8.1993 tarihli) s. 6, 11.; Mesut Yılmaz; a. g. bas. top. s. 5.; 10/116 Es. Num. Ar. Kom. Rap., s. 5, 6, 12.

(42) 10/116 Es. Num. Ar. Kom. Rap., s. 6.

(43) TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No: 10/90, Sayı No. A. 01. 1 GEÇ. Raporu, 4. Bl., s. 16.; TBMM FMSC. Ar. Kom. Rap. (9.8.1993 tarihli) s. 11.

(44) TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No: 10/90, Sayı No. A. 01. 1 GEÇ. Raporu, 4. Bl., s. 38.; Mesut Yılmaz, a. g. bas. top., s.5.; 10/116 Esas Num. Ar. Kom. Rap. s. 21.; SHP´nin Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakışı ve Çözüm Önerileri, a.g.e., s. 64.

(45) TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No: 10/90, Sayı No. A. 01. 1 GEÇ. Raporu, 8. Bl., s. 7.; 10/116 Es. Num. Ar. Kom. Rap., s. 20.

(46) SHP´nin Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakışı ve Çözüm Önerileri, a.g.e., s. 64.; 10/116 Es. Num. Ar. Kom. Rap., s. 21.

(47) a.g.r., s. 7.

(48) a.g.r., s. 20.

(49) a.g.r., s. 20.

(50) a.g.r., s. 20.

(51) Refah Partisi TBMM Grup Başkanvekili Şevket Kazan´ın 24.8.1994 tarihli basın toplantısı, s. 2.

(52) a.g.r., s. 4.

(53) a.g.r., s. 3.

(54) a.g.r., s. 15.

(55) Mesut Yılmaz, a. g. bas. top., s. 4.

(56) Mesut Yılmaz, a. g. bas. top., s. 4.

(57) Şevket Kazan´ın 24.8.1994 tarihli basın toplantısı, s. 2.

(58) SHP´nin Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakışı ve Çözüm Önerileri, a.g.e., s. 65.; 10/116 Es. Num. Ar. Kom. Rap., s. 11, 23, 65.

(59) Mesut Yılmaz, a. g. bas. top.; TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´nun Esas No: 10/90, Sayı No. A. 01. 1 GEÇ. Raporu, 8. Bl., s. 8.

(60) 10/116 Es. Num. Ar. Kom. Rap., s. 23.

(61) a.g.r., s. 23.

(62) SHP´nin Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakışı ve Çözüm Önerileri, a.g.e., s. 41, 42.

(63) a.g.e., s. 42.

(64) a.g.e., s. 42, 43.

(65) 10/116 Es. Num. Ar. Kom. Rap., s. 21.

(66) Şevket Kazan´ın 24.8.1994 tarihli basın toplantısı, s. 2.

 

SONUÇ

Bölgenin temel meselelerinde gerek 1925-1938 döneminde, gerekse 1990´dan sonra yazılan araştırma raporlarında çok farklılık olmadığı açık bir şekilde dikkat çekmektedir. Aradan geçen uzun zamana rağmen öğretmen kalitesinde, istihdam politikasında yanlışlıklar olduğu, yatırımların yeterli olmadığı, doğru dürüst vergi toplanamadığı, bölgedeki aşiret düzeninin devam ettiği, halkın kültür seviyesinin düşük olduğu, memurların görevlerini tam yapmadıkları, bölgenin sürgün yeri gibi görüldüğü, rüşvet ve iltimasın önlenemediği, idarî mevzuatın yetersiz olduğu, adliyenin mevzuat ve kadro noksanlığı dolayısıyla gerekli hızda çalışamadığı, adaletin zaman zaman yerine gelmediği, asayiş ve güvenliğin sağlanmasında birtakım noksanlıklar olduğu, bölge halkının dış tahrike ve propagandaya maruz kaldığı, bölgeye yabancı ajanların giriş ve çıkışlarının engellenemediği gibi temel meselelerde birçok benzerlikler söz konusudur. Yani eski ve yeni raporlarda dile getirilen meselelerin hemen hemen aynı olması, insanı düşündürmektedir. Devletin yeni kurulduğu zamanlarda bölgenin bu problemlerinin olması ve raporlara aksetmesi gayet tabiîdir. İmparatorluktan ve uzun yıllar süren harplerden kalan birtakım meselelerin yeni devleti uğraştırması da gayet normaldir. Ancak 70 yıl aradan sonra bölgenin hâlâ devletin en önemli meselesi olması ve problemlerinin de 70 yıl önceki problemlerle hemen hemen benzerlikler göstermesi üzerinde durulması gereken önemli bir husustur. Bu durumda bölgeyle ilgili eğitim, idare, adliye ve sağlık sistemlerinde birtakım reformların yapılması, işlemeyen, aksayan yönlerin düzeltilmesi gerekmektedir. Reformlarla beraber ekonomik yatırımların da birlikte yapılması verimli neticelerin alınmasına yardımcı olacaktır. Yani reformlar ve yatırımlar paralel olarak aynı zamanda uygulamaya konulursa meselelerin çözümü kolaylaşacaktır.

Eski ve yeni raporlarda bölgenin meselelerinin iç içe girmiş ve devletin bütününü ilgilendirdiği açıkça görülmektedir. Yani devlet çarkı içerisinde yer alan birçok bakanlığın, kamu kuruluşunun problemlerin çözümünde birinci derecede sorumlu olduklarını görüyoruz. Eğitim, kültür, bayındırlık, adalet, sağlık, içişleri, istihbarat ve güvenlik birimleri gibi. Yeri gelmişken bir konu üzerinde özellikle durmak istiyorum. Doğu ve Güneydoğu denildiği zaman birinci plânda güvenlik güçleri öne çıkarılmaktadır. Bölgenin meselelerinin birinci sorumlusu olarak âdeta güvenlik güçleri takdim edilmektedir. Meselelerin çözümünde başarısızlık onların hanesine kaydedilmektedir. Araştırma raporları eskiler olsun, yeniler olsun incelenip karşılaştırıldığında, birçok kamu kurum ve kuruluşuyla bakanlıkların uygulamalarından bahsedilmektedir. Ama ne hikmetse günah keçisi olarak hep güvenlik güçleri seçilmektedir. Zannediyorum temel yanlışlık buradan başlamaktadır. Haksız yere bir kısım görevler gerçek muhataplara değil, ama memleket meselelerinde duyarlı olanlara yüklenmektedir. Bir kısım, görevi olduğu halde görevden kaçarken, bir kısmı da görevi olmadığı halde ortada kalan meselelere sahip çıkmak zorunda bırakılmaktadır. Bu ise sanırım meselelerin çözümünü güçleştirmekte ve 70 yıl evvelki problemlerin 70 sene sonra da raporlarda dile getirilmesine sebep olmaktadır. Her dönemde güvenlik güçleri üzerlerine düşenleri yapmışlardır. Toplumsal olayların çözümünde güvenlik güçlerinin etkin rolü matematiksel olarak ifade edilecek olursa %25´ten fazla değildir. Sadece bölgede olayları engellemek ve diğer tedbirleri alacak devlet görevlilerine kamu kurum ve kuruluşlarına sakin bir ortam sağlamakla görevlidirler. Bundan sonraki işler siyasî, sosyal, ekonomik, kültürel, idarî, adlî vs. tedbirleri, reformları uygulamak, aksayan uygulamaları düzeltmek, yeni tedbirler geliştirmek, siyasî otoritenin, icra makamı olan bakanlıkların ve bağlı kuruluşlarının görevidir.

Yukarıdan beri anlatılanların neticesinde düşüncelerimizi şöyle sıralayabiliriz:

1- Raporlarda problemler ve çözümleri daha çok genel manada ifade edilmeye çalışılmıştır. Bu bakımdan yapılacak olan iş, meseleleri en ince ayrıntılarına kadar araştırmak ve çözümler üretmektir.

2- Meselelerin çözümünde çok başlılığı ve koordine noksanlığını gidermelidir. Bunun için özel birimler kurulmalı ve işler tek elden yürütülmelidir.

3- Doğu ve Güneydoğu´nun meseleleri sadece bürokratların çözebileceği bir mesele değildir. Bu bakımdan bu zamana kadar kurulmayan araştırma enstitüleri kurulmalıdır. Bu enstitülerde her alanda ihtisas sahibi, objektif, ilim namusunu her şeyin üstünde tutan, mesleğine bağlı ilim adamları görev yapmalıdır. Bürokratlar bu ilmî neticelere göre strateji belirlemeli ve uygulamalıdır. Böylece olayların görünüşüne göre karar verilip, raporlar tanzim edilmesi, her siyasî iktidara göre değişen politikalar uygulanması önlenmiş olacaktır. Siyasî yönü ağır basan düşünce ve uygulamalar yerine siyaset üstü, doğru, gerçekçi politikalar üretilerek bir ?devlet politikası? ortaya konulmalı ve bu politikanın uygulanmasında taviz verilmemelidir. Statükoculuktan kurtulmak için zaman içerisinde teferruatta meydana gelen değişiklikler günü gününe takip edilerek uygulanacak politikada da anında değişiklikler yapılmalıdır.

4- Olaylara mutlaka ve mutlaka tarihî gelişimleri göz önüne alınarak bakılmalıdır. Yoksa olayların bugün ulaştığı noktaları tartışmak sebeplerden çok sonuçları tartışmak olacaktır. Bu yüzden de doğru neticeler elde edilmesi güçleşecektir. Olayların bugün ulaştığı nokta önemli olmakla beraber asıl önemlisi bu noktaya nasıl gelinmiştir? Hangi yanlışlıklar, eksik uygulamalar bu günkü sonuçları doğurmuştur? Yani doğru çözümler, ancak doğru tespitlerle mümkündür.

5- Bu konuyla ilgili yapılacak araştırma ve değerlendirmelerde objektifliği elden bırakmamak lâzımdır. Bazı uç örnekleri genellemek yanlış olduğu gibi, gerçekten samimiyetle yapılan tenkitleri de bir müesseseye, bir gruba veya bazı insanlara yapılmış olarak da kabul etmemek lâzımdır. Tenkit eden de edilende işi hissiyata dökerlerse ortaya bir karmaşanın çıkacağı aşikârdır. Dolayısıyla meselelerin çözümünden de uzaklaşılmış olur. Meselelerin çözümü ise samimiyette, hoşgörüde ve olayların enine boyuna incelenerek tartışılmasındadır.

6- Bölgedeki halkın art niyetli insanların eline düşmemesi için acilen sistemdeki aksaklıklar giderilmeli ve devlet varlığını bilhassa hizmetleriyle hissettirmelidir. Raporlarda tespit edilen ve yeni araştırmalarla ortaya çıkarılacak olan noksanlıklar mutlaka giderilmelidir. Bu meyanda en kısa zamanda adlî, idarî, eğitim ve kültür alanlarında reformlar yapılmalı, ekonomik yatırımlar plânlı bir şekilde devam ettirilmelidir.

7- Doğu ve Güneydoğu meselesinin çözümünü, bölge halkına ?etnik? ve ?kültürel kimlik? haklarının verilmesinde görenler büyük bir bilgisizlik, peşin hükümlülük, hatta bir kısmı art niyet içerisindedir. Bölgenin meseleleri incelendiğinde etnik ve kültürel kimlikten ziyade halkı yukarıda bahsettiğimiz eğitim, sağlık, adlî, ekonomik problemler daha çok ilgilendirmektedir. Çok küçük yüzdelerle ifade edilen etnik kimlik iddiasındakilerin ise bölgenin gerçek sahibi, temsilcisi, problemlerle iç içe yaşayan sade vatandaş olmadığı açıktır. Bu iddia sahiplerinin bölgeden çok zaman evvel ayrılmış, büyük şehirlerde oturarak kendine meşgale arayan, dış bağlantılı, doğu ve güneydoğuyu tanımayan insanlar olduğu açıktır. Bir diğer kesim ise Kürtlerle uzaktan yakından ilgisi olmayan, ancak Türkiye düşmanı, Türkiye´nin gelişmesini, büyümesini istemeyen dış mihrakların işbirlikçisi insanlar olduğu artık bilinmektedir. Bir başka ifadeyle kendi ideolojisini gerçekleştirmek için birçok konuyu istismar eden kişi ve kuruluşların temsilcileridir. Halkın kültürel ve etnik kimlik konusunda bir sıkıntısı yoktur. O asırlar içerisinde Türk milletiyle özdeşleşmiştir. Kimlik problemi kalmamıştır. Kürt kimliği veya etnik kimlik konusunda problemi olanlar Ankara´da, İstanbul´da, Avrupa´da, Amerika´da oturan, gelir seviyesi oldukça iyi, kendine meşgale arayan bölge halkını doğru dürüst tanımayan, onun duygularını, düşüncelerini, yoksulluğunu, acılarını, inançlarını paylaşmayan, ama istismar eden, halka rağmen ?Kürde rağmen Kürtçülük? iddiasında bulunan, kendini halkın yerine koyan, eline tutuşturulan kâğıtlardakini okuyan veya kulağına fısıldananları seslendiren kişilerdir. Yoksa bölge halkı iş istemekte, kapalı olan okulunun açılmasını, çalışma sisteminde ve uygulamalarında noksanlıkları bulunan adliyenin, diğer devlet dairelerinin problemlerinin çözülmesini, can güvenliğinin sağlanmasını, uğradığı bazı haksızlıkların giderilmesini istemektedir.

8- Devlet İstatistik Enstitüsü ve DPT raporları incelendiğinde devletin bölgeye trilyonlarca lira aktardığı görülmektedir. Buna rağmen bölgedeki gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşılamadığı da açıktır. O halde harcanan paraların, verilen yatırım teşviklerinin hesabı mutlaka sorulmalı arzu edilen hedeflere ulaşılıp, ulaşılmadığının kontrolünü sağlayacak bir sistem kurulmalıdır. Böylece bölge halkıyla devlet arasına giren ve gönderilen paraları sünger gibi çekenler ortadan kalkacaktır. Dolayısıyla bölgeye devletin yaptığı harcamalardan doğrudan istifade edemeyen, devlete kırgın olan büyük halk kitlelerinin devletle bütünleşmesi ve gerçekleri görmesi sağlanacaktır. Böyle yapıldığı takdirde terör örgütleri ve art niyetli bazı kimselerin halkı istismarı önlenecektir.

9- Yukarıda raporları tarayarak yedi genel başlık altında topladığımız meseleler sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu´nun meseleleri değildir. Umumî olarak, hemen Türkiye´nin her yerinde aşağı yukarı benzeri problemler mevcuttur. Esasen bu olgu kalkınmakta olan bütün ülkelere has bir olgudur. Ancak, kalkınmakta olan Türkiye´nin diğer yerlerinde de rastlanan bu ve benzeri problemler maksatlı olarak bazıları tarafından çarpılmaktadır. Türkiye´nin bu bölgelerinin özellikle bu halde bırakıldığı şeklinde kasıtlı bir propaganda yürütülmektedir. Bu bakımdan bölge halkının istismar edilmesini ve Türkiye´yi bölmek isteyenlerin amaçlarına ulaşmalarını önlemek için yetkililerce bölgede istismar edilen konuların çözümünde gerekli hassasiyet gösterilmelidir.

10- Türkiye´nin coğrafyasından ve tarihten bu güne devam eden bazı sebeplerden dolayı Doğu ve Güneydoğusunda bir takım meseleleri vardır. Bu durum öncelikle bölgelerarası kalkınmışlık farklarından doğan meselelerdir. Bu da gayet tabiîdir. Ancak, Türkiye düşmanı yabancılar ve yerli işbirlikçileri tarafından sunî olarak bir ?Kürt Meselesi? ortaya çıkarılmaya çalışılmaktadır. Art niyetli bu kişi ve kuruluşlar masumane rollere bürünerek esasında Türkiye´nin hemen her yerinde rastlanabilen problemleri asıl amaçlarına ulaşmada istismar unsuru olarak kullanmaya çalışmaktadırlar. Bu bakımdan yapılacak en önemli iş bu ve benzeri faaliyetleri boşa çıkaracak, bu sinsi oyunları bozacak tedbirleri daha önce uygulamaya konulan tedbirlerle birlikte yeniden gözden geçirerek daha etkin bir biçimde uygulamaya koymaktır.

  • Perşembe 29.3 ° / 13.5 ° false
  • Cuma 27 ° / 10.3 ° Güneşli
  • Cumartesi 26.1 ° / 9.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı