HABİLHAN PEHLİVANLI


Toplum kanserini yayan diziler

Toplum kanserini yayan diziler


Toplum olabilmenin ve belli ortak paydalarla bir arada olabilmenin temel şartı “aile” kavramının varlığıdır. Bir grup insana önce toplum, sonra millet sıfatını, ancak aile kavramının varlığı halinde yakıştırabiliriz.

Aile kavramının yok olduğu milletlerde önce millî bilinç, sonra da bir arada yaşama ihtiyacı yok olur. Bu yüzden “aile”, toplumun hücresidir diyebiliriz. Çünkü hücre, bir maddenin temel taşıdır.

***

Batı toplumlarındaki çözülmenin en temel sebebi, aile bilincini kaybetmeleridir.

Toplumun hücresi olarak adlandırabileceğimiz aile kurumunun zarar görmesi, hücrenin zarar görmesi, hastalanması demektir. Hastalıklı hücrenin de kanser olmaması için hiçbir sebep yoktur. Öyleyse yok edilmek istenen bir toplumun hücresini, yani aile kurumunu hasta etmeniz yeterlidir. Kanserli bir bedenin yaşama şansı çok fazla yoktur.

***

1980’den önce Sosyalizmin katılığından kurtulan ve özellikle Sovyet Sosyalizminin nimetlerinden(!) olan “ailesiz toplum” belasından kıl payı yırtan ülkemiz, ne yazık ki 1980’den sonra Serbest Piyasa Ekonomisi’ni benimseyerek bu kez de Kapitalizmin “sınırsız özgürlükçü” düşünce yapısıyla tanıştı. Bir de teknolojik gelişmeler buna eklenince yıllarca “komünizmin” yapamadığını “kapitalizm” kısa bir sürede başarmış(!) oldu.

***

Teknolojik anlamda, özellikle “medya” aracını kendileri açısından iyi kullananlar, Türk milletine “Toplum kanserini” bulaştırarak yavaş yavaş öldürmenin çaresine bakmaktadırlar.

Son yıllardaki kimi TV programlarının ve dizilerinin senaryo ve yönetim kadrosundakiler toplum kanserini yaymak için gençlere enjektörleri çevirmişlerdir.

Çarpık ilişkilerin doğal gösterildiği, aile içi sıfatların kalmadığı, saygı ve sevginin menfaatlerden ibaret olduğu, anti-Türk ve anti-Müslüman her türlü âdetin mubah olduğu(hatta teşvik edildiği) bu diziler ve TV programları toplum kanseri mikrobunu içinde barındıran enjektörlerden farksızdır.

***

Belki şu anda üniversitelerin sosyoloji ve psikoloji bölümlerinde “kötü örnek” olarak ders haline getirilebilecek bu programların ve özellikle de dizilerin normalmiş gibi gösterilmesi ve “prime-time” da reyting savaşlarının malzemesi olarak kullanılması, yapımcılarının ne kadar art niyetli olduklarının en bariz göstergesidir.

RTÜK Yetkilileri, Kemal Sunal filmlerinin birkaç “masum” eş… eşeğini “biplemek” peşinde koşacaklarına daha vahim durumdaki bu dizilere el atsalar daha hayırlı bir iş yapmış olurlar. Zira her bölümünde toplumsal bir “didaktizmi” barındıran Kemal Sunal filmlerinin küfürlü sahneleri, bahsettiğim dizilerin toplumu zehirleyen konularının yanında ne kadar masum kalır, kararını siz verin, yorumunu siz yapın artık.

  • Cuma 19.5 ° / 7.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 22 ° / 7.5 ° Güneşli
  • Pazar 24.3 ° / 9.1 ° Güneşli