Bir MKE işçisi; sorumlu olduğu bir tezgâhta o günkü gerekli imalatı yaptı mı-yapmadı mı diye, her gün-her gün denetime tabi tutulurken, bir memur işe devamsızlık yaptığında ya da işi savsakladığında nasıl hakkında rapor tutuluyorsa, İl Müdürlerimizin başarısı ya da başarısızlığının kıstası ve bunlara verilen somut karşılık nedir sorusunun cevabını birçok insanımızın da merak ettiği düşüncesindeyim.
İlimizde değişik birimlere ait makamlarda oturan İl müdürleri, onlarca yardımcıları, yüzlerce elemanı olan, makam araçları, sekreterleri, özel kalem müdürleri olan sayın İl müdürleri görevini hakkıyla yapar mı-yapmaz mı, hangi kıstaslara göre değerlendirilirler tam bilemiyorum.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ya da Memurların Disiplin Yönetmeliğine göre memurlar için: Uyarma, Kınama, Aylıktan kesme, Kademe ilerlemesinin durdurulması gibi cezai müeyyideler var elbette.
Kamuda müdür olabilmek için her ne kadar görevde yükselme sınavı gibi bazı kıstaslar olsa da müdür adaylarının öncelikle siyasetçi desteğine müracaat ettiği çoğunluğun malumudur.
Yine müdür olabilmek için adayların birbirleriyle zaman-zaman kıyasıya rekabete girdiği, mücadeleye girdiği bir gerçek. Hiç kimse o makamlara o müdürleri zoraki getirmiyor (istisnalar olabilir tabi ki).
Evet. Bir kıstas olmalı.
MKE’de çalışan her işçi her gün şefine yaptığı imalat konusunda nasıl hesap veriyorsa, bir banka memuru nasıl ki her akşam şefine, müdürüne hesap veriyorsa, Müdürlük makamına gelmek için yarışa, rekabete girmiş Müdürlerinde günlük olmuyorsa bile aylık ve yıllık olarak değerlendirildiği başarısının ÖDÜLLENDİRİLDİĞİ, başarısızlığının veya yetersizliğinin de CEZALANDIRILDIĞI bir mekanizma olmalı.
Kırıkkale’nin bakandan torpilli ya da vekilden torpilli ya da idare-i maslahatçı müdürlere tahammülünün ve ihtiyacının olmadığını düşünüyorum.
Temelden başlayarak mesleğinde basamak-basamak yükselmiş, kapasiteli, tecrübeli, çalıştığı kurumuna yeni kaynaklar ve imkanlar sağlamak için sürekli projeler yapan- yaptıran müdürleri tenzih ediyorum elbette.
Yaklaşık 25 tane İl Müdürlüğü ve bunlara bağlı müdür yardımcıları, şube müdürleri, bu müdürlük bünyesinde çalışan işçi ve memurlar ve İl müdürlerine bağlı 8 tane İlçe müdürü ile yine ilçe müdürlüğü bünyesinde çalışan memur ve işçilerin toplamı internet kaynaklarında verilmediği için tam net rakamı söyleyemiyoruz ama sanırım bu müdürlükler bünyesinde çalışan 6-7 bin kişiden söz edebiliriz.
Bu müdürlüklerin ve çalışanların halkımızın geneline yaptıkları hizmetlerle ulaşıyor olmasından dolayı bu KURUMLARIN MÜDÜRLERİNİN VE BÜNYESİNDEKİ PERSONELİN BAŞARISI YA DA BAŞARISIZLIĞI KIRIKKALE HALKINI ETKİLİYOR.
Çobanın biri köye yaklaşırken öyle bir ıslık çalıyormuş ki köy meydanında oturanların kulakları çın-çın ediyormuş. Getirdiği sürüde bir hayli fazla toz çıkardığından göğü bir toz bulutu kaplamış. Köy meydanındaki köylüler bir toz bulutuna bakmışlar birde çobanın sürekli ıslık seslerine ve bağırmasına bakmışlar herhalde demişler (BU ÇOBAN EN AZ BİN KOYUN GETİRİYOR). Çoban gele-gele gelse ki 10 tane koyunu var. Köylü:” Ulan oğlum çaldığın ıslığa kaldırdığın toza baktık herhalde bu çoban 1000 koyun getiriyor zannettik” demiş.
Sözün özü:
Kırıkkale’nin çalışıyor MUŞ gibi yapan siyasetçilere, müdürlere, işçilere, memurlara ihtiyacı ve tahammülü yoktur. Testiyi kıranla testiyi getirenin, ağaç gölgesinde yatanlarla güneş altında koşturanların ayrıştığı, bir tutulmadığı ve bu ayrışmayı da herkesin görebileceği TEKDİR ve TAKDİR mekanizması bir an evvel kurulmalıdır. Bu sistem böyle gelip böyle gitmemeli.
