SENUR ÜNVER


Suç


Kendi muhteşem başarı hikâyemizi hiçbir şeyi olmayan ve karşımızda iki büklüm oturan insancıklara parlata parlata anlatırken bir an bile düşünmeyiz.

Bencil değilizdir ki bana göre bu kavram yeterince başarılı olamayan insanlar tarafından üretilmiş bahane ve yapmacıktan oluşan bir kelimedir ve her şeyin özünde aslında hiç yoktur.

Böyle bir tutuma sürekli maruz kalan zavallı, bakımsızlıktan çirkin elleri olan, gözleri hevessizlikten içine kaçmış, aldığı nefesi sadece aynı standartlarda yaşamayı sürdürebilmek için kullanan birisi ne yapar?

Berbatlıkları içinde artık gün öldüremeyecek bozulmaya ulaşmış olanlar ne yapar?

Suç mu işler?

Nadiren ve kimi zaman da yetersiz düşünce yetisinden, bireysel masumiyetiyle belki de kitlesel hatalar yapar. Çoğu zaman ise kimseye dokunmayacak küçük şeylerdir bunlar. Felaketlerden korunmak için bencilliğin yakalandığı bir olgu olan küçük suçlar.

Tabi ki bunun tek sebebi art arda maruz kalınan aşağılık duygusu olmamakla beraber yine de önemli bir etken olabilir. Bu durumda söz gelimi bir insan her gün aynı pis ve karanlık sokaktan seçtiği kaldırımlara basarak geçmekten bıkmışsa onu nasıl suçlayabiliriz?

Özellikle de her gün konuştuğu insanlar asla o berbat sokağa dalmayıp şık giyimli lüzumsuz işlere sahip olanların sabahın erken saatlerinde dışarı döküldüğü, balkonlarında çiçeklerin eksik olmadığı ve kimsenin birbirini tanımadığı ancak aynı sosyoekonomik düzeyde olduklarını hissettikleri için doğal hak olarak tanıdıkları saygı duyusuyla dolu bir caddeden geçiyorsa?

İşte o zaman tüm yöntem yanlışlığına rağmen, suçun masumiyeti buradadır. Ancak şu an içinde bulunduğumuz zaman diliminde bunu düşünmeye ve düzeltmeye nasıl vaktimiz olabilir?

Dahası bu bizim işimiz midir?

Bu nokta da eğer herkes eşit nesnelere ve itibara sahip olsaydı yine de bu davranışların devam edeceğini bilmek sıradan bir kimse için bile basit bir önsezidir, ancak yabana atılamayacak bir azalma olması da muhtemeldir.

Suçluların bazı şeyleri daha cüretkârca hatta terbiyesizce istedikleri doğrudur. Onlar bir nevi sevgi, saygı ya da benzer soyutlukları nesneleştirip bağırarak bunu bana ver demektedirler.

Peki ya her şey olup bittiğinde yapılan yanlışın teslim edildiği kurumlar onu yok mu ederler?

Yoksa zaman hapsine çarptırıp orada öylece kendi kendine büyüyüp beslenmesine göz yummaktan başka bir şey yaparlar mı?

Bir kere zarar vermiş eylemin tek sonucu tekrarını önleyip varlığını ve yaydığı çöküşü bu şekilde devam ettirmek midir?

Elbette ki bu bir çözüm değildir ancak her konuda mükemmel bir hızla ilerleyen beyinlerimiz şimdilik hapis kavramıyla bu yaralara kabuk tutturmaktan başka bir çözüm yoluna ulaşamadı.

Yine de öyle iyimseriz ki, bu da elbette işimize gelir, belki bir gün bu yüzden yakayı sıyıracağız.

  • Cuma 23.2 ° / 11.5 ° Güneşli
  • Cumartesi 23.2 ° / 8.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazar 19.8 ° / 6.7 ° Güneşli