OSMAN ÖCAL


Paylaşılamayan Tunceli ve Çevresi -II-

Paylaşılamayan Tunceli ve Çevresi -II-


Bölge hakkında araştırmalar yapan ve hakkında yazı yazan yazarçizeri yukarıda belirttiğim gibi dört gruba ayırırsak bir görüşe göre tarihi akış içerisinde sayısal olarak azalmış bile olsa Tunceli halkının bir kısmını Alevileşmiş veya az da olsa Sünnileşmiş Ermeni sayanlar var. Ki görüş savunucusuna ait.

Bir görüşe göre ise sadece Kürt, bir görüşe göre sadece Zaza, bir görüşe göre ise ağırlıklı olarak Türk sayılması gerekir. Bu arada yörenin Alevi inanç ve kültür kimliğini de hesaba katmak gerekiyor ki: Tokatlı ve yöre hakkında araştırmalar yapan Rıza Zelyut şöyle demektedir:

“Dersim`in nüfusuyla ilgili ilk ciddi bilgi; ‘Asya Türkiye’si Muharriri’ diye bilinen Vitali Genet`in 1885 yılında verdiği rakamdır. Buna göre Dersim sancağında 15.460 Müslüman, 27.830 Kızılbaş, 12.000 Kürt, 8.170 Ermeni yaşamaktadır. Buradaki 63 bin nüfusun içindeki Müslüman nüfus, Sünni Türkleri göstermektedir. Genet`in; Kürtleri ayrı göstererek Kızılbaş saymaması üzerinde önemle durulacak bir konudur. Dersim`de 19. yüzyılın sonlarında; Kürtlerle Aleviler ayrı ayrı varlıklar olarak görülmektedirler. Bu durum bile Dersim`deki Kızılbaş nüfusun Kürt olmadığını anlamak için yeterlidir.

Devletin, Dersim nüfusuyla ilgili resmî tespitini 1935 yılında Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya TBMM`de dile getirmiştir. 25.12.1935 tarihli oturumda konuşan İçişleri Bakanı Kaya; ‘Dersim (...) sakinleri 65–70 bin nüfustan ibarettir. Aslen Türk unsuruna mensup bir kitledir.’ diyerek önemli bir gerçeği vurgulamıştır…

 ‘EKRAD’ TERİMİMİNİN SOSYOLOJİK TANIMI Şeyh Hasanlı ve Dersimli aşiret grupları anlatılırken; Osmanlı belgelerinde ‘Ekrad’ terimi geçmektedir. Bu kelime; bu aşiretlerin ‘Kürtler’ olarak nitelendiğini göstermektedir. Hâlbuki; Tunceli bölgesinin tarihi ve kültürü Kürtlerinkinden farklı; özellikle bulunduğu nokta; Kürtlerin yaşadığı alanın dışındadır. Kürtlere çok yakınlık gösteren, hatta 1915`te yazdığı Kürtler isimli makalede; Kürtleri açıkça kışkırtan Rus diplomat Minorski, sonradan yazdığı Kürtlerle ilgili ayrıntılı makalede; Dersim bölgesinde bulunan Zazaları; kesinlikle Kürtlerden ayrı göstermekte ve İran kökenli saymaktadır.

 ‘20. asırda Kürtler arasında bu kavme mensup olmayan bir İrani unsurun (Guran-Zaza zümresi) mevcudiyeti ortaya çıkarılmıştır. Şu saptama da aynı gerçeği başka biçimde tekrar etmektedir: ‘Bugün Kürtlerin büyük ekseriyeti Şafii`dir. (...) Bununla beraber az veya çok Şii vasfı gösteren müfritlik, daha ziyade Kürdistan’ın gerçek Kürt olmayan İran kabileleri arasında taraftar bulmaktadır. Görüldüğü üzere; Minorski; Tunceli bölgesindeki Zazaları Kürt saymamaktadır.

Doğu Anadolu aşiretleri ile ilgili olarak görülen belgelerde; Ekrad sözcüğü, etnik bir terim olarak Kürtleri ifade ettiği gibi; sosyal bir terim olarak göçebe yaşayan bölge aşiretlerini de anlatır. Osmanlılar da ekrad tanımlamasını konar-göçer aşiretler için kullanmışlardır. Yavuz Selim zamanında tutulmaya başlanan tahrir defterlerinde ekrad tabiri, Türk olduğu kesin olan birçok konar-göçer Türk aşireti için kullanılmıştır. Sadece birkaç örnek olmak üzere, konar-göçer Kılıçlı, Döger, Avşar, İğirmidörtlü aşiretleri sayılabilir… Mesela Bozuluş Türkmenlerinden İzzeddünlü Cemaati deniliyor; zira başında İzzettin Bey var. İzzettinli cemaatinin bir bölümü Kilis yöresinde yaşıyor. Orada Türkmen taifesinden gösterilirken, Osmanlı Devleti tarafından ok yapmakla görevlendirilince dağlık alanlara gitmek zorunda kalıyorlar. Çünkü oku ancak dağlık alanlardaki ağaçlardan yapabilirler. Onlar dağlık alanlara çıkınca, kendilerine `Ekrad-ı Okçu İzzeddinlü ` denmeye başlıyor. Bu sadece çok açık seçik örneklerden birisidir ama buna benzer pek çok örnek bulunmaktadır… Mesela bu bölgelerde `Ekrad-ı Türkmenan` ibaresi de çok sık olarak kayıtlarda geçmektedir. Ne demektir: Türkmenlerin Kürtleri... Burada yine yukarıdaki örnekle aynı anlamda, Türkmenlerin dağda yaşayan grupları anlatılmaya çalışılıyor…

Araştırmalarım, beni, Kurmancı denen ve Kürtler olarak tanınan insanlar arasında kalmaya götürdü. Töreleri; Orta Asya`ya kadar uzanan Türk töreleri idi. Ölümle ilgili adetler; yeni doğanları ve yeni lohusaları basan insan yiyici cin (demone), Al inanışı; şubat ayında, gerçekte, Türklerin 12 Hayvanlı Takvimleri’ne göre eski ‘yeni yıl bayramları’ olan Hızır Bayramı`nın kutlanması, vb... 16. yüzyıl arşiv kayıtlarını inceleyen Osman Türkay`ın saptağı oymak, aşiret ve cemaatler içinde; ‘Türkmen Ekradı Yörükan taifesinden’ veya ‘konar-göçer Türkmen Ekradı taifesinden’ gibi oymak veya aşiretlere işaret ediliyor. Yukarıda geçen ‘Türkmen Kürtleri Yörükleri’ veya ‘Türkmen Kürtleri’ terimleri; etnik anlamda düşünüldüğünde çok saçma gelir. Çünkü ‘Türk Kürtlerinin Yörük kolu’ gibi bir anlam ortaya çıkar ki tarihte hem Türk olup hem de Kürt olan Yörük olmamıştır; bir kişinin tek kökeni olacağından böyle bir durum olamaz da. Bu yüzden; buradaki anlam; sosyal niteliklidir.’’(3) DEVAMI GELECEK

  • Cuma 23.2 ° / 11.5 ° Güneşli
  • Cumartesi 23.2 ° / 8.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazar 19.8 ° / 6.7 ° Güneşli