HABİLHAN PEHLİVANLI


Öğretmenler bu akılla giderse?


Adamın birisi ölür ve cehenneme düşer.

Cehennemin girişinde kendisini karşılayan bir zebani, adamı yanına katarak,

?Gel? der, ?Sana cehennemi gezdireyim??

Başlarlar gezmeye?

Zebani de cehennemi karış karış tanıtmaktadır yeni ölen adama:

?Bak şurası şu bölge, burası bu bölge??

Derken gayya kuyularının olduğu bölgeye gelince yeni ölü merak edip zebaniye sorar:

- Burası neresi?

- Burası da kuyular bölgesi? Gayya kuyuları? Mesleklere göre ayrılmıştır? Bak mesela şu kuyu müteahhitlere ait? Şuradaki kuyu avukatların, ilerideki doktorların, berideki mühendislerin, sağdaki din adamlarının, soldaki siyasetçilerin?

Şeklinde hepsini sayar.

- Haaaaa!!! Peki, o kuyuların başlarında ellerinde balyozlarla bekleyenler kim?

- Onlar mı? Onlar bizim zebani arkadaşlar. Eğer kuyudan kafasını dışarı çıkartmak isteyen olursa indiriyorlar balyozu!

- Hımmmm? İyiymiş yaaa? Aaaaa? Ama şu kuyu, bak bak şu ileride görünen kuyu, onun başında neden hiç zebani yok?

- Bakayım? Şu ileridekini mi diyorsun? Haaaaaaa? Hahahahahaaaa? O kuyu öğretmenlerin. Onlar zaten birbirlerinin üstüne basmaktan kimse kafasını dışarı çıkartamaz ki!!!

***

Aslında bu fıkrayı gülmeniz için değil, özellikle öğretmenlerin başlarını ellerinin arasına alıp acı acı düşünmeleri için anlattım. Çünkü bu fıkranın hikâyesi daha da trajikomik!

Hakan Yusuf Güner´in Kırıkkale Valisi olduğu dönemde bir proje başlatmıştı. Hafta sonları il içindeki bölgelerden belirlenen okullarda, bölgedeki tüm okullardan başarılı ama ihtiyaç sahibi öğrencilere devlet tarafından ücretsiz dershane hizmeti veriliyordu. (Projenin amacına ulaşıp ulaşmadığı konusuna girmeyeceğim, nitekim o başka bir yazının konusudur.)

Ben de başvurumu yaptım ve Yenimahalle´deki Mustafa Özbek İlköğretim Okulunda derslerime başladım. O dönem yine Yenimahalle´de bulunan Mustafa Kemal İlköğretim Okulunda çalışıyordum ve mahallenin sosyolojik yapısına oldukça hâkimdim. Ancak bizim okulla kıyaslanınca kapısı penceresi kırık dökük olan Mustafa Özbek İlköğretim Okulunun bu hali beni ziyadesiyle üzmüştü.

Konuyu ilettiğim dönemin müdür yardımcılarından bir tanesi, konuya gayet lakayt bir yaklaşım geliştirerek, ?Buranın öğrencisi bu duruma alışık, sen fazla kafana takma? dedi. Canım sıkıldı sıkılmasına ama ?Zaten kış gelmek üzere, nasıl olsa tamir ederler? diye düşünüp işime baktım.

***

Kışın gelmesi çok uzun sürmedi.

31 Aralık Cumartesi sabahı eksi 3-5 derecedeki soğukta, kar atıştıran bir havada okula güç bela ulaştım. Okuldan içeri bir girdim. Neredeyse dışarısı içeriden daha sıcak! Öğretmenler Odasına geçtim, öğretmen arkadaşlar tir tir titreyerek oturuyor, bir kısmı da içinde çay bile olmayan çay makinesine biraz su koyup çalıştırmış, onun buharıyla ısınmaya çalışıyor!

Manzarayı görünce asabım bozuldu:

- Arkadaşlar, bu ne hal? Kalorifer sistemi mi bozuk?

- Yooooo!!!

- Peki, bu okul neden bu kadar soğuk? Bu halde nasıl ders yapacağız? Çocuklar donar! Biz titremekten ders anlatamayız!

- !!!???

Taştan, kayadan, duvardan gelen ses bizim öğretmen milletinden fısıltı olarak bile gelmiyordu.

Yalnızca içlerinden bir bayan öğretmen tuzu kuru bir ifadeyle,

- Ben zaten bu okulda öğretmenim. Dersleri kendi sınıfımda yapıyorum. Orada elektrikli sobam var, teneffüs bitince nasıl olsa ısınırım!

Bu cevap karşısında önce bir irkildim. Sonra düşündüm, ben ya henüz uyunmadım ve bir kâbus görüyorum. Ya da soğuktan hipotermi belirtileriyle ufaktan bilincimi kaybetmeye başladım. Yoksa, bir öğretmen böyle ciddi bir konuda bu cevabı neden versin ki, değil mi???

Değil!!! Cevap, kişi, okul, saat, soğuk, elektrikli soba? Emin olun hepsi de doğruydu!

Şaşkınlığımı, çalan zil böldü. O sinir bozukluğuyla, iyiden iyiye montuma ?bürünerek? sınıfa çıktım. Kapı pencere hâlâ kırık. Dışarıda kar yağıyor ve sıcaklık eksi 3-5 civarı. Saat sabahın 8.30´u. Tarih 31 Aralık. Öğrencilerin diş şakırtılarını duyuyorum adeta.

Dayanamayarak bir öğrenci çağırdım yanıma, malum müdür yardımcısına gidip konuyu iletmesini, benim isteğim olduğunu, en azından kombinin ısı derecesini biraz yükseltmesini istediğimi söyledim. Birinci çocuk benden af diledi. Kendisinin bu okulda öğrenci olduğunu ve böyle bir istekle o müdür yardımcısının yanına gitmesi halinde dayak yiyeceğini ifade etti!

Çocuğu hoş gördüm ve sınıftan bu iş için istekli bir öğrenci olup olmadığını sordum. Bir kız öğrenci geldi yanıma. Aynı şeyleri ona da anlatıp yolladım?

Aradan iki dakika geçmeden kızcağız geldi? Ve müdür yardımcısının o tarihi cevabını iletti:

?Habilhan Hocana selam söyle. Biz öyle keyif yapmaya kalksaydık evin yolunu bulamazdık. İşine baksın!!!?

Tabi, öyle ya, biz sınıfta çalgı çengi eğlence yapıyoruz. Zaten sınıf da hamam gibi. Ama ben şımarıklık yapıp biraz daha ısının artırılmasın istiyorum!!!

Şöyle derinden bir tövbe çekip yutkundum ve teneffüsü beklemeye koyuldum.

Ders bitti, zil çaldı. Öğretmenler Odasına gittim, acaba biraz ısınmış mıdır ya da bizim öğretmen milletinde en ufak bir tepki var mıdır diye kafamı uzattım? Iııhhh? Tık yok!

Az önce cevabın mealini öğrenmek üzere müdür yardımcısının odasına gittim. Kapıyı tıklattım, ses yok. Kapıyı açtım. Kendisi yok. Fakat içerisi öyle sıcak ki, siz deyin hamam, ben diyeyim sauna?

Isının kaynağını anlamak için merakla içeri girdim. Aaaa? Aaaaa? Aaaaaaa? Bir de ne göreyim? Biraz önce bana keyif yapmaktan dem vuran beyefendinin masasının altında kocaman bir elektrikli soba!..

Vücudumdaki sinirler titremeye başladı ve bir hışımla müdür yardımcısını aramaya koyuldum. Kime sorsam bilmiyor. Fakat bize çay yapan hizmetli de yok ortalıkta. Derken koridorda ağır bir sucuk kokusu burnuma geldi. Zaten kahvaltı yapmadan geldiğim için kokunun kaynağını bulmam zor olmadı.

Veeeee, ikinci sürpriiiiizzzz!

Okul Müdürü, malum müdür yardımcısı ve hizmetli, müdür odasında öyle hummalı bir kahvaltı yapıyorlar ki? Klima son derecesine kadar açılmış. Televizyonda hafta sonu magazin programı bangırdıyor ve iki idareci bir de hizmetli bayan bildiğiniz ?Brunch? keyfinde!

Derin bir tövbe istiğfar zikrinin ardından soğuk meselesini söylediğimde üçü birden tek bir cevap verdi:

- ANCA BU KADAR ISINIYOR!!!

Ben kapıyı çarpıp çıkarken gayet yüzsüz tavırlarla beni de kahvaltıya davet ediyorlardı.

***

Öğretmenler Odasına gidip sinirle müdür yardımcısının gelmesini beklemeye koyuldum. Zil çaldı. Dersim başladığı halde derse çıkmadım. Bu sırada öğretmenler odasında benim haricimde bir genç bir de yaşlıca iki arkadaş kaldı. Onların dersi boştu ve beni sakinleştirmek için çabalıyorlardı.

Yaşlı olan öğretmen arkadaş işte size yukarıda aktardığım fıkrayı anlattı. Öğretmenlerin birbirine sahip çıkmadığından, hiçbir konuda yeterince tepki göstermediğinden filan dem vurmaya başladı.

Tam da bu sırada malum müdür yardımcısı öğretmenler odasına girdi:

- Habilhan Hocam, senin dersin yok mu? Daha ne duruyorsun burada?

Sinirim biraz yatıştığı için gayet imalı bir ses tonuyla derdimi anlattım:

- M? Hocam, odanızdaki sobayı verirseniz ben de derse çıkacağım. Kombinin ısı derecesini yükseltmeniz için öğrenci gönderdim, dalga geçtiniz. Zaten bende kronik bronşit var. O soğukta ders filan yapılmıyor. Sobanızı verin gideyim!

- Amma da problemlisiniz Habilhan Hocam. Şu okulda herkes ısınıyor bir tek seni ısıtamadım. Bak, kimsenin sesi çıkmıyor. Demek ki sen işin keyfi yanındasın!!!

Hayatımda katil olmaktan son anda döndüğüm anlardan birisidir!

Fakat daha komik olan kısım ise, biraz önce bana o yukarıdaki aktardığım fıkrayı anlatıp öğretmenlerin birbirine destek olmasından dem vuran yaşlı öğretmenin bir anda odadan yok olmasıydı. Diğeri ise hiç durmadan ?Boşver? muhabbeti yapıyordu!!!

***

Daha bitmedi?

Konuyu, aynen burada aktardığım gibi bir şikâyet ve istifa dilekçesi olarak projeyi yürüten dönemin Halk Eğitim Müdürüne ilettim.

Dilekçemin tek bir satırına bile bakmadan,

?Yani, sen şimdi bırakmak mı istiyorsun? Tamam, bırak ama sana bir daha Halk Eğitimden de ders vermem? gibi garip bir tavırla yolladı beni. Anlayacağınız, ?yılların tecrübesi? bu Halk Eğitim Müdürü benim anlattıklarımdan, sebepsiz yere kursu bırakmak istediğim sonucunu çıkarmış!

***

Geçen hafta İzmir´de öğrenci okul müdürünü çekip vurdu. Allah rahmet eylesin. Hepimizin başına gelebilecek menfur bir olay?

Ne garip değil mi? Öğrencinin okula silahla, tüfekle girmesini ?Hepimizin başına gelebilecek? şeklinde ?doğal? karşılıyorum!

Öyle ama?

Öğretmen öğretmenin kuyusunu kazarsa?

Öğretmenler birbirine yalnızca sendikal ya da siyasi görüşlerine göre yakınlık gösterirse?

Öğretmenler, derste öğrencinin yanında, birbirleri hakkında mesnetsiz itham ve iftiralarla dolu dedikodular yaparsa?

Dün öğretmenken bugün ?dayılarının? desteğiyle yönetici olup, geldiği odayı, sınıfı ve arkadaşlarını bir anda unutup, onları potansiyel birer düşman gözüyle görürse?

Kendisine o koltuğu bahşeden ?dayılarının? emirlerini yerine getirirken bu emirler arasında öğretmen arkadaşlarını kıyım kıyım kıymak bile varsa, bunu yaparken gözünü bile kırpmazsa?

Yöneticilik vasfına sahip olmadığı halde, o görevlere getirildiği anda, ?kolluk bende kıllık bende? anlayışıyla her türlü insani ve vicdani melekelerini kaybedip öğretmene her türlü psikolojik baskı ve zulmü reva görürse?

Öğrencinin yanında, ortamında; törende bile öğretmenlik mesleğinin her türlü mahremiyetini devirip dökmeyi âdet edinerek öğretmenlere tehditler savurursa ve bu tavırlarını her türlü toplantıda da sürdürürse?

Okulda iş yaptıramadığı hizmetlinin işini de öğretmene yaptırmaya kalkarsa?

Öğrenciye ?DERS SIRASINDA ÖĞRETMENİN TAVIR VE DAVRANIŞLARIYLA? ilgili ?MUHBİRLİK? yaptırırsa?

Okulun iş ve iç huzurunu bozarsa?

Yönetemediği her türlü krizin faturasını öğretmene çıkarırsa?

Bakanlıktan okul müdürlüklerine kadar, öğretmene ?PROBLEMİN KAYNAĞI? gözüyle bakılırsa?

Öğretmene itibarı iade edilmezse?

Öğretmenin maaşı eşdeğerindeki memurların çok altında kalmaya devam ederse?

Öğretmene YIPRANMA PAYI düzenlemesi yapılmazsa?

Öğretmene karşı -veli, öğrenci, yönetici hiç fark etmez- şiddet kimden ve hangi türde gelirse gelsin, yeterli yaptırımlar uygulanmazsa? 

Ve elbette tüm bunlara kayıtsız kalan öğretmenler, yaşanılan olayları ?BİREYSEL? olarak görüp, ?BANA DEĞMEYEN YILAN BİN YAŞASIN? derse?

Uzun lafın kısası

ÖĞRETMENLER BU AKILLA GİDERSE?

Acı ama gerçek,

Allah korusun, bu tarz olaylar daha çoooookkk yaşanır!!!

 

  • Cuma 23.2 ° / 11.5 ° Güneşli
  • Cumartesi 23.2 ° / 8.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazar 19.8 ° / 6.7 ° Güneşli