Sene 1991.
Lise hazırlık sınıfı öğrencisiyim.
O zamanlar MKE Lojmanlarında oturuyoruz.
Bir gün hem okuldan hem de mahalleden arkadaşım Yıldıray ile birlikte çarşıya gidiyoruz. Tam Çınardibi Büfe?nin yanından geçerken mahalleden arkadaşımız Ahmet ile karşılaştık. Hoş beş derken,
-?Hayırdır Ahmet, nerden böyle?? dedim.
-?Mustafa Sandal?ın yeni kaseti çıkmış da onu aldım, eve gidiyorum? dedi?
İsim bana garip gelmişti.
Tarkanların, Tayfunların, Yoncimiklerin havada uçuştuğu; sanatçıların(!) mantar gibi bir gecede ortaya çıkıp ertesi gece kaybolduğu o yıllarda Mustafa Sandal ismi bana biraz ?avam? ve ?banal? gelmişti açıkçası. Güldüm:
-? Hadi oradan yaa? Dalga geçme adamla! Öyle bir sanatçı mı varmış??
-? Bilmiyor musun? Yeni çıktı!..?
-?!!!???!!!?
***
Ahmet?in yanından ayrıldıktan sonra bu ismi konuşmaya başladık Yıldıray ile? Hem de dalga geçerek. Ve aklıma bir muziplik geldi?
Çarşıya varır varmaz önümüze çıkan ilk kasetçiye girdik:
-?Abi, Habilhan Pehlivanlı?nın kaseti geldi mi??
Kasetçi abi ismi ikinci kez sorma ya da düşünme gereği duymadan hemen cevapladı:
-?Çıktı!!! Yalnız, muhtemelen yarın gelir. Yarın bir uğrayın!?
-? J J J ??? !!! J J J?
***
Eeee? O yıllarda öyleydi.
Her gün yeni bir kaset, yeni bir isim derken kasetçi ne yapsın?
***
Aslında ne kadar da o yıllara benziyor bu günler!
Kasetler havada uçuşuyor.
Yalnız tek bir farkla?
O yıllarda bugünlerde havada uçuşan türden bel altı kasetler bizim mahallede bir tek Olcay Abi?de vardı. O da herkese vermezdi!..
?
Mahremiyet!
Özel hayata saygı!
Kişilik hakları!
?
Daha çok saygı vardı üstadım, daha çok saygı!!!
