Ha bugün ha yarın derken geldi çattı seçim günü…
Allah nasip ederse iki gün sonra (30 Mart), 1923 yılında kurulan cumhuriyetimizin var oluş gereklerinden birisi olan seçme görevimizi yerine getireceğiz.
Seçeceğimiz kişiler beş yıllığına mahallî idarecilerimiz olacak ve bizi, bizim adımıza yönetecekler.
Mahallemizin ya da köyümüzün muhtarından, belediyede bize hizmet verecek belediye meclisine, bir nevi mahallî meclislerimizin üyeleri olan il genel meclisinden (mahallî) en üst kademe idarecimiz olan belediye başkanına kadar bu seçimle belirlenecek.
31 Mart sabahı ülkemizin 81 ilinde birçok yeni ya da devam eden yönetici bizleri bekliyor olacak.
Hepsi için şimdiden hayırlı olsun.
Sevelim ya da sevmeyelim, isteyelim ya da istemeyelim çoğulcu demokrasinin gereğidir;
Bir oy farkla bile olsa kazanan kazanmış, kaybeden kaybetmiştir.
Saygı duymak zorundayız.
Ancak!
Hiç düşündük mü acaba, “Kimi niçin seçiyoruz?” ya da seçeceğiz?..
Cevabın çok basit olduğunu falan düşünmeyin.
Gerçekten o kadar “çok bilinmeyenli bir denklem” var ki ortada!
Şimdi birlikte bakalım:
Muhtar seçecek miyiz?
Evet…
Peki, bir önceki muhtarı tanıyor muyuz?..
Tanıyorsak ve tasvip ediyorsak, yeniden aday mı?..
Yok değilse, yeni muhtarlardan hangisini tanıyoruz, ya da iş yapacağını düşünüyoruz?..
Geçelim muhtarı…
İl Genel Meclisi seçiminde neye göre oy vereceğiz?
Partiye mi, adaya mı?..
Partilerden hangisi size en yakın fikre sahip?
Peki, adaylar arasında akraba eş dost var mı?
Yoksa siz de mi bu kez arkadaş hatırına oy vereceklerdensiniz?!.
Yalnız şunu unutmayalım ki, partiler İl Genel’de alınan sonuçları bir tür milletvekili seçimi gibi kabul edip, durumlarını ona göre ölçüyor biçiyor, bir sonraki milletvekili genel seçimine ona göre hazırlanıyorlar…
(Devamı Yarın)
